Necmettin Türünay

Necmettin Türünay

Cenaze sınavı

Cenaze sınavı

 

Paris’te suikasta maruz kalan üç PKK’lı kadına yönelik spekülasyonlar devam ederken, şimdi de bu üç kadının cenaze töreni tartışılıyor. Cenaze törenlerinin Diyarbakır bölümünün, kontrolsüz eylem ve protestolara sahne olmaması için, elden gelen gayretin gösterildiği anlaşılmıyor değil. Fakat aynı törenlerin Tunceli, Elbistan ve Mersin seansları hakkında, herhangi bir teminata ve öngörü ifadesine şimdiye kadar tesadüf etmiş değiliz.
 
Bu noktayı öne çıkarmamızın sebebi, her üç kadının da Alevi ve Kürt orijinli oluşu!.. Yani PKK içindeki hiyerarşiye tabi olsalar bile o yapıdan kendilerini ayrı mütalea edebilen bir özellik arz ediyorlar. İşte bundan dolayı BDP ve PKK kadroları, Diyarbakır’daki  törenin asayişi hususunda teminat verseler bile bu sözün Tunceli, Elbistan ve Mersin için ne derece kadar geçerli olduğunu ancak yaşayarak görebileceğiz.
 
Bizim burada dikkati çektiğimiz hususun BDP veya PKK bünyesinde de değerlendirildiğini ümit ediyoruz. Çünkü hadisenin bu tarafı, hem Paris suikastının şifrelerini içinde barındırıyor, hem de cenaze törenlerinin akıbeti hususunda BDP’nin sorumluluğunu artırıyor da artırıyor. Eğer sürecin bu safhası arızasız atlatılabilirse, umum kamuoyunun beklentileri daha sağlıklı kanallardan akmaya devam eder diye düşünüyoruz.
Aksi takdirde ise, barış sürecini sekteye uğratmaya çalışan mihrakların ekmeğine yağ sürülmüş olur. Bundan ayrı olarak da bilhassa Avrupalı ülkelerin arzuladığı bir ikilik doğar buradan!.. Dolayısıyla süreci yöneten kadroların üzerinde durmaları gereken hususların başında bu gelmektedir. Hareketi, eylemi ve stratejik kararları irdeleyen itiraz eden ve nihayetinde de ayrı baş çekmeye aday fraksiyonların su yüzüne çıkmaya başlaması!.. Bu bakımdan cenaze töreninde sergilenecek tutum, genel kamuoyunun tatmininin yanı sıra, PKK’nın kendi içinde dil ve uslûp strateji olarak, ayrışma tohumları taşıyıp taşımadığının işaretlerini verecektir.
 
Nitekim Paris’te vuku bulan suikastın izahı hususunda, daha başından beri yaşanan ikilem bunu ortaya koymaktadır. “Örgüt içi infaz” yorumu da, derin devlet izahları da anlamını yitirmiş bulunmaktadır. Ama hadiseyi kurgulayanların barış sürecini sabote etmeyi amaçladıklarını, kavramakta zorlanmadı yerli kamuoyu. Dolayısıyla suikastları sağlam bir temele oturtan böyle bir mantığa ermemiz, hepimiz için lazım gelen bir sağduyu işaretidir.
 
Daha mühimi de bu yorumu kamuoyunda, ortak bir algılamaya dönüştüren BDP cenahının katkısı ihmal edilemez. Çünkü başta Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk olmak üzere, BDP cenahı, ilgili suikastı barış sürecinin dinamitlemek isteyen merkezlerle izahtan geri kalmamışlardır. Her ikisi bu hususta daha da ileri giderek, Türk-Kürt dayanışmasının Ortadoğu’da oynayacağı büyük role bilhassa vurgu yapmış, bundan rahatsız olan iç ve dış merkezlerin varlığına işaret etmişlerdir. Dahası böyle bir yoruma, PKK’nın Avrupa kanadından bazı katkılar yapıldığı da gözden kaçmamıştır. Neticede bu tür sağlıklı bir yaklaşım geçen süre içinde, BDP camiasının ortak kanaati seviyesine de yükselebilmiş gözükmektedir.
 
Haliyle bütün bunlardan çıkarılabilecek sonuç, Türk ve Kürt halkının barış sürecine ilişkin büyük beklentilere kendini kaptırmış olmasıdır. Bu tür bir zihniyet evrilmesinin kademe kademe nasıl olgunlaştığı kalpleri ve ruhları nasıl sardığı, doğrusu gözden kaçırdığımız bir husustur. Böylesine köklü ve müşterek tatminler üreten bir sağduyunun dibine inmek, bu müşterek istikbal tekevvününün mimarlarını tanımak ve bilmek isterdim.
 
Fakat biz görünen manzara ile iktifa edelim isterseniz: Bugün Anadolu halkı, Doğusu ve Batısı ile, barış sürecinin vaad ettiği istikbale gerçekten inanmış görünüyor. Öyleyse bu hal milletimiz açısından derin bir huzur arayışı, şuur açılması değil de nedir? Milletçe ulaşacağımız o huzur ortamında, geleceğin Büyük Türkiyesi’nin imkanlarından beraberce faydalanmak!.. Nitekim kırk yıllık kavga boyunca yer değiştiren Kürt nüfuslar, Anadolu’nun batı uçlarına kadar kaymış, dolayısıyla Kürtlerin yarıdan fazlası ekonominin nabzının attığı büyük metropollerin yerli ahalisi haline gelmişlerdir. Dolayısıyla büyüyen ekonominin şartları ve imkanları onları, Türkiye’nin makro hedefleri ile iç içe düşürmüş bulunmaktadır.
 
Ayrıca Türkler ve Kürtler şunu iyi biliyorlar: Gerçekleşecek barış, Türkiye’nin nüfûzunu güneylere doğru açtıkça açacak, bundan da bir yandan K. Irak Kürtleri, öbür yandan da asıl Türkiye büyük imkanlara kavuşacaktır. Yani İran ve Maliki kıskacı altında bunalmış K. Irak ve Kerkük’ün petrol varlığı, Türkiye’nin güvenli teminatı altına sokulacaktır. İşte istikbale dönük bu ortak rüyayı okuduğunu gördüğümüz BDP heyetinin, cenaze törenleri üzerinde gerekli hassasiyeti göstereceğinden emin olmak istiyoruz. Bu kadarla da sınırlı değil onlardan beklentimiz!.. Barışın diline daha bir vurgu yapmaları, cenazeler üzerinden vuku bulacak bir ayrışmaya da asla fırsat vermemeleri!.. En ziyade de bu husus!..
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Necmettin Türünay Arşivi