CHP AYRIŞMALI MI?
Dikkat ederseniz Türkiye barış sürecini konuşmuyor şu sıralarda. Varsa yoksa Birgül Ayman Güler’in yaptığı konuşma ile bunun CHP’de meydana getirdiği veya getireceği sarsıntı ile meşgul. Partide ulusalcıların veya açılımcıların ağırlıkları, bunlardan hangi grubun partiden ayrılacağı vs. Bundan ayrı olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir tavır takınacağı!.. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık!.. Böyle bir durum karşısında Kılıçdaroğlu değil, feriştahı gelse gene de yapacağı bir şey yok!..
Bunun manası şudur: Türkiye’nin geçirmekte olduğu dönüşüm, çoğu kurumları olduğu gibi, CHP’yi de halden hale sokuyor. Bölüyor ve ayrıştırıyor. Başı sonu gelmez iç tartışmalar arasında, CHP gibi bir partiyi bile işlevsiz hale getiriyor. İşte bunun içindir ki CHP, içinden çıkamadığı bu sorun karşısında, nasıl bir tutum takınması gerektiğini il başkanları ile müzakereye hazırlanıyor. Dikkat edin, Merkez Yönetim Kurulunda değil, onların da katılacağı il başkanları toplantısında!..
Kuşkusuz o toplantıdan sadra şifa bir sonuç çıkmaz. Herkes konuşur, birlik ve beraberlikten dem vurur, aradan fazla bir zaman geçmeden de yara tekrar depreşir. İşte burdan da gide gide CHP tabanlarında ve il yönetimlerinde, bu yolun Kılıçdaroğlu’nun liderliği ile yürünemeyeceği gibi bir sonuca ulaşılır. Biraz daha sağduyulu, Türkiye’nin aldığı yeni şekil ve muhtevayı içine sindirmiş, muhalefetini de bu şartlara göre bina etmiş, daha yeni bir CHP!.. Ayrıca onu da ifade edelim ki böyle bir geçiş, hem CHP için, hem de yeni Türkiye açısından daha sağlıklı bir gelişme olur.
Fakat piyasada bunun tam aksi görüşler söz konusu.
Birgül Ayman Güler’in konuşmasının ardından yapılan CHP haberlerine bakılırsa, bunu görmek ve anlamak hiç de zor değil!.. Çünkü belli bir merkez tarafından kurgulandığı anlaşılan CHP haberleri, bunun ilk işareti!.. Güya CHP’deki ulusalcılar, blok halinde İşçi Partisi’ne geçeceklermiş!.. Bu haber yalanlansa bile; haberi üreten ve imal eden merkeze dikkatinizi çekmek isterim. Doğan medyası ve Akşam gazetesi!.. Bu tür haberlerin genelde hem kaynağı meçhul, hem de yazıcıları!.. Demek ki belli merkezler ilgili haberi, paket halinde servise sokmuşlar demektir. Öyleyse düşünelim: Bu haberin maksadı ne o zaman? CHP’yi ayrıştırmak değil de nedir bu?
İlgili merkezlerin piyasaya sürdüğü, fısıltı niteliğinde bir başka haber de şöyle idi: Partide ulusalcılar kalacak, buna karşılık da doğulu milletvekilleri ayrılacak!.. Böyle bir gelişme olduğu takdirde de, anayasa değişikliği sürecindeki AK Parti’nin eli rahatlamış olacak. Gerçi bu teze ilişkin haberler basında fazla yer almasa bile, onu işleyen ve savunmaya dönüştüren yazıcılar gene de az olmadı.
İşte CHP İl Başkanları toplantısı, bu tür haber ve gelişmelerin ardından gerçekleşiyor. Dediğimiz gibi de orada hangi tartışma yaşanırsa yaşansın, CHP’nin geleceğini zora sokacak bir ayrışma beklenemez. Birlik beraberlik nutukları atılır, her iki tutumu birden okşayan açıklamalar yapılır. Fakat mevcut iç yara, derinden derine de kaynamaya devam eder. Varacağı nokta ise bizzat Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin tartışılır hale gelmesidir. Hem ulusalcılar, hem açılımcılar nezdinde saygınlığını yitirmesidir. Daha açık ifade edelim, Kılıçdaroğlu’na açılmış kredilerin sonuna doğru hızla yaklaşmaktayız.
Dolayısıyla bundan böyle CHP’yi bu açıdan takip gerekir.
Fakat bizim üzerinde durmak istediğimiz husus o değil. Tam tersine CHP’de, şöyle veya böyle yaşanacak bir ayrışmadır.
Kaldı ki CHP’de yaşanacak ulusalcı-açılımcı ayrışmasına çanak tutan, böyle bir gelişme karşısında etekleri zil çalan sınıflar az değil. Bunlardan kimi, CHP’ye dönük nefretleri dolayısıyla bu beklentilere kucak açıyor. Kimi de Şişli Belediye başkanına imkân sağlamak maksadıyla.
Fakat CHP’nin yaşayacağı muhtemel bir ayrışma, şu günkü günde, Türkiye kamuoyunu aylar süren bir iç tartışmaya sürükler ki, bu da içine girdiğimiz barış sürecini dinamitlemekten başka bir sonuç doğurmaz. Malûm basının ilgili tartışmayı kamuoyuna maletmek istediği, bunu kademe kademe Kürt-Türk ayrışmasına doğru sürüklemeye çalıştığı ortada değil mi? Nitekim son gelişmelerin barış sürecini durağan bir havaya soktuğu ortadadır.
Hatırlayalım, önce Paris’teki suikast vuku buldu. Onun sorumluluğunu Türkiye’nin üzerine atmaya kalktılar. Neredeyse bir aya yakın o konuyu tartıştık. Çok şükür problemi aştık derken, şimdi de Birgül Ayman Güler’in konuşması!.. Fakat özellikle Doğan Medya grubu, ilgili konuşmayı, kendi sınırları dışına taşırarak Türk-Kürt meselesine, oradan da CHP üzerinden sürdürülebilir görünen bir iç tartışmaya aktarmak peşinde.
CHP tartışmasını bu seviyeden sürdürmek, toplumsal tabanları aşırı derecede tedirgin edebilir, ayrıca ajite de eder. Daha açık ifade edelim, barış sürecini tehlikeye sokma istidadı vardır bu tür yaklaşımların. Dolayısıyla CHP gibi bir partide bile bir arada barınamayacak Türkler ve Kürtlerin, nasıl birlikte yaşayabilecekleri, dahası bunun mümkün olup olmadığı devamlı konuşulur hale gelir, veya getirilir. Tehlikeli olan da burasıdır.
Onun için konunun CHP’nin zafiyetinden ziyade, içine girdiğimiz müzakere sürecini dinamitleme, tehir ettirme boyutu daha bir önem kazanmaktadır denilebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.