Türk modeli başkanlık sistemi
Erdoğanın Bali Demokrasi Forumundan dönüşü sırasında yaptığı açıklamalar, gazete ve televizyonlarda bayağı geniş yer aldı. Gazeteler (yönetici sınıf) bu açıklamalara geniş yer verirken, ister istemez kendilerini de gündeme getirme fırsatı buluyor. Tabii işin tabiatı biraz da böyle gerektiriyor.
Fakat burada bizim dikkatimizi çeken; Başbakanın terör, açlık grevleri, Arap Baharı, Suriye vs. konusunda yaptığı açıklamaları değil de, bunların arasından cımbızla çekilen başkanlık sistemine ilişkin görüşünün manşetlere taşınması!..
Eğer dikkat ederseniz şu günkü günde, Türkiyenin acil gündemi başkanlık sistemi değil. Belki daha ziyade de açlık grevlerinin sona erdirilmesi!.. Terörle mücadelenin mahiyeti ve bu uğurda verilen şehitler vesairedir. Durum bu olduğu halde de gazetelerin bazıları böyle düşünmüyor ve Başbakanın, başkanlık sistemine ilişkin kurduğu üç-beş cümlelik açıklamayı manşete yükseltiyorlar.
Dolayısıyla burda yatan hâlet-i ruhiyeyi anlamakta güçlük çekiyoruz biz. Ülkenin temel sorunlarını tâli seviyeye indirgemek ve mala-davara zarar vermeyecek tartışma konuları ile sürekli geşt ü güzâr etmek!.. Böyle bir haberciliğin doğuracağı akisleri beklemek ve ardından da kim ne dedi diye beklemeye yatmak!.. Ve belki biraz da Başbakanın hoşuna gider diye hadiseye böyle bakmak!..
Problemlere sırf o ne dedi, bu ne dedi cinsinden yaklaşan sınıfların marifeti, karşılıklı yapılan açıklamaların arasından tenakuz, çelişki üretmekten başka bir şey değil. Halbuki işte önümüzde, tarihî nitelikte bir yasa tasarısı var. Mecliste görüşmeleri devam eden Büyükşehir/Mahalli İdareler Yasa Tasarısı ile ilgili olarak, toplumun bilgilendirilmeye ihtiyacı ortada iken, dikkat ediyor musunuz?.. Gazete ve televizyonlarda tek bir satır yazıya, tek bir cümleye tesadüf olunmuyor. Neden acaba? Müzakere süreci sertleşmedikçe, birbirine atıp tutan konuşmalar yapılmadıkça, bir konunun haber değeri seviyesine yükselmesi mümkün değil de onun için!..
Halbuki durum hiç de öyle değil. İlgili yasa toplumsal ve siyasal hayatın bütününü değiştirecek... Türkiye çapında devrim gibi bir şeyler olacak. Bu yasanın getireceği büyük faydaların yanı sıra, kısmi bazı zararlarına da maruz kalacağız. İşte bu hususlarda toplumun bilgilendirilmeye, onbinlerce mahalli idarenin, hesaba-kitaba gelmez muhtar ve idare heyetlerinin, belediye ve il genel meclisi üyelerinin aydınlatılmaya ihtiyacı ortadadır. Dolayısıyla hadiseye böyle bakınca, bizde basın-televizyon faaliyetinin toplumsal bir hizmet olup olmadığından insan bayağı kuşkuya düşüyor.
Fakat gazeteler, başkanlık sistemine ilişkin cümleleri o kadar önemsediğine göre, ilgili konuda biz de üç beş cümle sarfedelim. O konuşmalarında Tayyip Bey, Türk Modeli Başkanlıktan söz ediyor. Fakat anladığımıza göre de kafasında böyle hazır bir model yok. Tam tersine bir arayış söz konusu!.. Dolayısıyla ilgili cevaplarda eni-konu bir tarife, sınırlandırmaya tesadüf edemiyoruz. Bu bir!..
İkinci bir husus olarak da Başbakan, Meclise verilen AK Parti önergesinin değiştirilebileceğinin, kendimize mahsus bir model arayışının işaretini veriyor. Bunun manası herhalde şöyle değil midir? Muhalefetin de iştirakini ve kabulünü sağlayacak bir tutum arayışı gibi bir şey!..
Fakat daha anlamlısı da şurası!.. Gazeteci soruyor: Eğer başkanlık sistemi Anayasaya girmezse, bu sizin ileriki adımlarınızı etkiler mi? Bunun mânâsı şu: Türkiye başkanlık sistemine geçmezse, yani Anayasada böyle bir değişiklik vuku bulmazsa, siz ne yapacaksınız? O halde dahi cumhurbaşkanlığını düşünür müsünüz? Yoksa şimdiki gibi başbakanlığı mı tercih edersiniz?
Dolayısıyla Başbakana sorulan sorular arasında, bana en anlamlı geleni burası oldu. Fakat Başbakan, bu hususta çok açık konuşmamayı tercih ediyor, ama diyeceğini de diyor sonunda!..
Peki nedir o?
Anayasa Mahkemesine ait yerindelik denetimi hakkını kullanan Cumhurbaşkanı yürütmeye vakit kaybettirir, işini zorlaştırır. Bugün biz Cumhurbaşkanımızla uyum içindeyiz. Ama yarın aynı sıkıntı olmayacağı nereden belli?
Başbakanın bu cümleleri başkanlık sistemine geçilmemesi, Tayyip Beyin cumhurbaşkanlığına aday olmaması, yani görevini başbakan olarak sürdürmesi halindeki görüşü olmalıdır. Yetkileri kısmen biraz daraltılmış gibi bir cumhurbaşkanlığı diyemez miyiz buna?
Öyleyse Sayın Başbakanın bu husustaki görüşleri, şarta bağlı olarak değişkenlik göstermektedir.
Dolayısıyla siyasetçilerin düşünceleri, şartlardan bütünüyle bağımsız olamaz. Aynen siyasetçilerde olduğu gibi, bizim de bazı fikirlerimiz, ideallerimiz bulunur. Ülke ihtiyaçları bakımından önemli bazı tasavvurlarımızın bulunması gibi!.. Fakat bunların gerçekleşmesi her zaman mümkün olmayabiliyor. Dolayısıyla öncelik biçtiğimiz nice tasavvurların sıraya sokulması, mevcut şartlarla kabili telif hale getirilmesi, daha açığı da uygun konjonktürle eşleştirilmeleri icabeder.
Onun için siyasetleri ve hükümet icraatlarını yargılarken ehli insaf olmak, onu-bunu neden yapmıyorlar diye endazesiz eleştirilere başvurmamak şarttır. Tasavvur düzleminde haklı görülebilecek öyle talep ve eleştiriler dile getiriliyor ki, realiteye vurduğun anda, onların çoğu tuzla buz olup çıkıyorlar. Türk Modeli Başkanlık nedir, nasıl olur konusunu ise sırası geldiğinde ayrıca yazacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.