Köşk ve yüksek yargı
Yeni yıla girdiğimiz şu safhada Cumhurbaşkanlığı Köşkünde önemli bir buluşma gerçekleştirildi. Dün öğle saatlerinde vuku bulan toplantının katılımcıları, alışıldığı şekilde Başbakan, Genelkurmay Başkanı veya yabancı ülke temsilcileri değildi. Bu sefer orada alışık olmadığımız isimler görüyoruz: Anayasa Mahkemesi Başkanı; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanları, bundan ayrı olarak Yüksek Hakimler Kurulu Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı ve yüksek askeri mahkemenin temsilcileri!..
Geçen yılda böyle bir toplantı yapılmış olabilir. Fakat o kadar emin değilim. Demek ki zihnimizde bu tür bir toplantının izleri bulunmuyor.
Meclis başkanının, Başbakanın ve Genelkurmay Başkanının; devlet başkanını bilgilendirmek amacıyla yaptıkları haftalık ziyaretlerin önemi büyüktür. İdare aygıtının hiyerarşik bütünlüğünü ortaya koyması bakımından, bu tür ziyaret ve buluşmalar ayrıca önemlidir. Eğer bu tür ziyaret ve buluşmalar da olmasa, devlet dediğimiz olguyu toplumun algılaması kolay kolay mümkün olmayacak.
Belki bu noktada Milli Güvenlik Kurulu istisna teşkil edebilir. Orada hükümet ve askeri kanat, cumhurbaşkanının riyasetinde bir araya geliyor, yerine göre istihbarat ve güvenlik bürokrasisi temsilcileri de iştirak ederek, o aya veya zamana müteallik önemli istişareler gerçekleştiriliyor. Geçmiş yıllarda hükümetlerin tepesinde boza pişiren MGKnın, şimdi nasıl çalıştığını kuşkusuz bilmiyoruz. Herhalde önemli bir rahatsızlık kalmamış olmalıdır. Fakat bu arada MGKnın, anayasal bir kuruluş olmaktan çıkartılması yolunda arayışlar bulunduğunu da kaydedelim.
Kaldı ki işin bu noktası tâli bir husustur. Ayrıca bu tür pürüzlerin halli de bir mesele değildir. Yarın ileride Türkiye Başkanlık sistemine geçtiği takdirde, bu sorunların hiçbiri kalmaz. Dolayısıyla burada önemli olan, yerine göre iç, yerine göre dış sorunların müzakere edileceği, böyle bir platforma ihtiyaç bulunup bulunmadığıdır. Ayrıca unutmayalım ki çağdaş devletler yasal zemini olmasa bile, üstü örtülü biçimde bu tür yapıları rahat rahat oluşturabilmektedir.
Bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz husus ise bu değil, Köşkün yargı organları ile yaptığı rutin dışı buluşmadır. Daha doğrusu da vuku bulan buluşmanın, takvime bağlanarak yıl içinde tekerrürüne işarettir. Bizde hukuk kurumları ne kadar bağımsız olursa olsun, onların belirli periyotlarla, devlet başkanı ile bir takvime bağlı olarak görüşmeleri kadar tabii bir şey olamaz. Özellikle de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi aşamasına geçildikten sonra!..
Biliyorsunuz bizde yasama, yargı ve icra, birbirinden bağımsız kuvvetler olarak devleti müştereken şekillendirirler. Nazarî planda birbirinin alanına müdahale edemezler. İşin tabiatı da zaten bunu gerektirmektedir. Fakat iktidar partilerinin meclis grubu, parlamentoya da hakim olduğu için, yasama bundan ziyadesiyle etkilenmekte, daha doğrusu da yasama kuvvetinin bağımsızlığı su götürür hale gelmektedir.
İşte bu iç içe geçmişliğe karşılık, icra organı hükümet ile yasama organının ilişkisizliği garip bir tezat teşkil etmektedir. Bu tesbitimizle kuşkusuz, yargının da icra ile iç içe geçmesini arzuluyor değiliz. Dolayısıyla yasama ile icra arasında kısmi bir mesafe oluşturulurken, buna karşılık icra ile yargı arasındaki ilişkilerde de legal, makul bir zemin yaratılması lüzumu o kadar ortadadır.
Sistemin mantığına olan aykırılığı bilerek söylüyoruz bütün bunları. Sadece ve sadece iki erk arasındaki karanlık boşluğun, geçmişte nelere mal olduğunu hatırlatmak bakımından!..
İşte bu boşluğun telâfisi için, devleti yürütme ve koordinasyon sorumluluğu bulunan Köşkün, bu ihtiyaç ile attığı yeni bir adımla karşı karşıyayız şimdi. Dolayısıyla icranın yargı ile ilişkisi hükümet vasıtası ile değil de, doğrudan Köşk tarafından sağlanmaya çalışılmaktadır gibi bir mantık.
Bu deneme ilk olarak geçen yıl yapılmış olsa bile, bu ikincisi daha bir anlamlı kaçmaktadır. Kaldı ki devletin birliğini temsil eden ve farklı erkler arasındaki koordinasyonu sağlamakla görevli bulunan Cumhurbaşkanının, böyle bir role soyunması o kadar yerinde bir davranış olmuştur.
Hatırlamak gerekir: Türkiye son yıllarda baş döndürücü değişimler, kırılmalar yaşıyor. Şuuru açılıyor, bölgesel ve küresel gelişmelere maruz kalıyor, yerine göre de son derece atak hareketler gerçekleştiriyor. PKKya veya Kuzey Iraka, Suriyeye dönüş önemli gelişmeler bekleniyor. Düşünün ki Türkiye bu tür gelişmeler karşısında, kendi yargı kuvveti ile diyalog ve istişare geliştiremiyor. Onları bilgilendiremiyor. Onların ihtiyaç ve sorunlarını basın yoluyla takip mecburiyetinde kalıyor. Aynı şekilde yüksek yargı da, itilmiş ve ihmal edilmiş gibi bir ruh hali ile, mevcut gelişmeleri uzaktan izlemek durumunda bırakılıyor.
Dolayısıyla mevcut ilişkisizlik, sistem adına tam manasıyla trajiktir.
İşte bu ilişkisizliğe son vermek amacıyla Köşk, konumu itibariyle gayri siyasal kalan Meclis Başkanı ile birlikte önemli bir adım atıyor. Bu görüntü rahatsızlık vermediği gibi, toplumu ziyadesiyle memnun da edecektir. Onun için ilgili buluşmaların, teker teker veya toplu olarak, sürdürülebilir bir takvime tâbi kılınması icabeder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.