Bir Aygün gitmez Bin Aygün gelir
Başbakan Erdoğan; PKK’lılara taziyeye giden, PKK’lı katillerin fotoğrafları önünde poz veren CHP milletvekili Hüseyin Aygün’le Kılıçdaroğlu’nun aynı düşünce dünyasına sahip olduklarını söyledi dün il başkanları toplantısında.
Ben de önceki gün; “Emin olun hiçbir şey olmaz. Kılıçdaroğlu, Aygün’ü koruyacaktır. Bu durum partinin oylarına darbe vursa bile koruyacaktır. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun değer kriterleri Aygün’le aynı. PKK’lılara bakışı da dahil buna.” cümleleriyle konuya dikkat çekmeye çalışmıştım.
Erdoğan konuyu bir adım daha ileri taşıdı ve Kılıçdaroğlu’nun “gizli bir ajandası” olduğundan bahsetti.
Bazı konuları açık yazmak sıkıntılı ama bilinmesi önemli…
Erdoğan’ın vurgusu da bu nedenle üstü kapalı yapılmış gözüküyor.
Kılıçdaroğlu’nun gizli ajandasında olan şey “Aygün zihniyetlileri” CHP’ye doldurmak, partide ve iktidar olursa devlette yükseltmekten ibaret.
Kılıçdaroğlu’nun sırtını dayadığı güç için önem sıralamasının başında “kadrolaşma” vardır.
Zekî olan, liderlik yeteneği olana destek vermez bu güç. Kadrolaşana destek verir.
Nitekim Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemindeki kadrolaşmadaki biçim ve başarısı onu bu güç için vazgeçilmez ve değerli biri yapmıştı.
Sonrasında önünün nasıl açıldığı ortada.
Seyfi Oktay gibi liderlik yetenekleri açısından sıfır birinin, o güç açısından çok önemli olmasının altında da bu “kadrolaşma” başarısı yatar.
Kılıçdaroğlu, önem sıralamasında “liderlik yetenekleri ve başarı”nın değil “kadrolaşma”nın olduğunu bilir ve bu nedenle yer yerinden oynasa Aygün’e dokunmaz, dokundurtmaz.
PKK’yla kucaklaşmaktan daha sıkı ilişkiler kurması, Kurtuluş Savaşı’nı “Rumlara etnik temizlik yaptılar” diye nitelemesi fark etmez. Aygün yukarıda özetlediğim nedenle dokunulmazdır Kılıçdaroğlu için.
Ve Aygün’lerin sayısı CHP’de her dönemeçte artacaktır. Ta ki bütün CHP, Aygün’lerden ibaret oluncaya dek. Bir Aygün gitmeyecek, aksine bin Aygün gelecektir.
Kılıçdaroğlu’nun önündeki muhtemel seçim başarısızlıklarında ayakta kalmasının teminatı budur çünkü.
Baykal pusuda beklerken, parti içinde kendisinden daha fazla liderlik potansiyeli taşıyan insanlar varken, seçim başarısızlıklarında Kılıçdaroğlu’nu ayakta tutacak tek güç, bugüne kadar dayandığı malum güçtür. O güç, seçim başarısızlıkları üst üste gelse de Kılıçdaroğlu’nun arkasında kale gibi duracak, delegeyi zapturapt altına alacak, organizasyon ve lobi başarılarını son noktasına kadar kullanacak ve Kılıçdaroğlu’nu partinin başında tutacaktır. Yeter ki Kılıçdaroğlu kadrolaşmaktan vazgeçmesin.
Yazı İşleri Müdürümüz Ali İhsan Karahasanoğlu Ağabey haklı bir soru sordu:
“Tunceli’de PKK’lılar tarafından ensesine sıkılan bir kurşunla şehit edilen Savcı Murat Uzun’un bebeğiyle gözü yaşlı kalan eşine taziye ziyaretinde bulunmuş mudur Hüseyin Aygün...”
“Tunceli’de PKK’lılar tarafından ensesine sıkılan bir kurşunla şehit edilen Savcı Murat Uzun’un bebeğiyle gözü yaşlı kalan eşine taziye ziyaretinde bulunmuş mudur Hüseyin Aygün...”
“Öldükten sonra herkes insandır, o artık bir ölüdür terörist değil” modası başlamış ya keşke Aygün bu modayı herkese uygulasa…
“Soykırımcı TC’nin düşman savcısı” olarak gördüğü Murat Uzun’un taziyesine de giderdi belki.
Ama Erdoğan olayı çözmüş.
Onlarda bu “gizli ajanda” oldukça, kalpleri her terörist öldüğünde burkulur, her savcı şehit düştüğünde mesrur olur.
Durduğun yer kişiliğini gösterir. Aygün bunun farkında. Taziye için devletin savcısını değil teröristi seçmesi duruşunun eseridir.
İnsani duygularla alakası yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.