Değerli okuyucularım, hepimiz farkına varmışızdır, hayatımızın zor ve stresli dönemlerinde ya da üzüntülü anlarında, bedenimizde de bir şeyler altüst olur...

Örneğin kimileri stresli dönemlerinde şiddetli baş ağrıları çekerken, kimileri mide rahatsızlıklarından, bulantılardan şikâyetçidir. Bazen hakkımızı savunamadığımızda, kendimizi yeterince ifade edemediğimizde kızgınlıklar boğazımızda düğümlenir kalır; boğaz ağrısı olur, yutkunma zorluğu, ateş olur...

Bu yüzden ben hep danışanlarıma şunu öneririm; “Birisine karşı kırıldığınızda, kızdığınızda duygularınızı beklentilerinizi mutlaka uygun bir söyleme tarzında karşınızdakine iletin. Öfkenizi içinizde yaşayıp, kendi kendinizi hasta etmeyin. Öfkenizi içinizde biriktirmeyin.”

Bedensel hastalıklar, ruhsal hastalıklara nazaran her zaman toplumda kabul gören, daha fazla anlayışla karşılanan bir niteliktedir. Ruhum ağrıyor diyemeyiz de, bedenim ağrıyor deriz. Hastalıklar, içimizde hissettiklerimizin, yaşadıklarımızın; bedenimizde sembolik dışavurumudur aslında. Psikosomatik hastalıkların nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; kayıplar, ayrılıklar, çaresizlik umutsuzluk duyguları ve bunlara eşlik eden kin, kızgınlık, acı, üzüntü, kaygı gibi bastırılmış, çözümlenmemiş duygular somatizasyona neden olan unsurlardır.

Duygu ve düşüncesini dışarıya yansıtmakta zorlanan, hakkını savunamayan, kaygılı ve güvensiz kişilerde somatizasyona daha çok rastlıyoruz. Değerli okuyucular somatizasyon bozukluğu tanısı koyabilmek için aşağıdaki ölçütlerden her biri karşılanmış olmalıdır: l Dört ağrı belirtisi (baş ağrısı, karın ağrısı, kol-bacak ağrısı gibi) l İki sindirim sistemi belirtisi (bulantı, şişkinlik, ishal, kusma gibi) l Bir cinsel işlev veya genital sistem belirtisi (adet düzensizliği, erkekte iktidarsızlık, kadında ve erkekte cinsel isteksizlik gibi) l Bir nörolojik bulgu (denge bozukluğu, yutma güçlüğü, çift görme, sağırlık, körlük gibi) tanı için; tıbbi muayene, laboratuvar incelemeleri ve görüntülemeleri sonucunda saptanan organik bozukluk olmaması gerekir. 35 yaşında, bekar bir bayan danışanım, 1 yıl önce mide bulantısı, 6 aydır da mide bulantısı ve şiddetli baş ağrılarından dolayı merkeze başvurmuştu.

Son 1 haftadır da kalp çarpıntısı çektiğini söylüyor. Bütün tahliller ve tomogrofi sonuçları çok iyi çıkıyor. Gitmediği dahiliyeci ve kalp doktoru kalmamış nerdeyse... Danışanımın babası kolayca sinirlenen, anneye hakaret eden, ezmeye çalışan biri. Annede ise panik atak hastalığı ve depresyon var. Uzun yıllardan beri tedavi görüyor. Danışanıma öncelikle bilinçaltı ruhsal süreçlerini ortaya çıkaran “Rorscach testi” ve “MMPI kişilik testi” uyguladım.

Test sonuçlarına göre ilaç kullanmasını gerektirecek bir sorun yoktu. Danışanımla olan seanslarımda, travmatik yaşantılarının oldukça fazla olduğunu beraber keşfettik. Kendisine birkaç seans “Bilişsel-davranışçı terapi” uyguladıktan sonra beş seans da EMDR terapi tekniği uyguladım. Bir sonraki seansa geldiğinde gözlerinin içi gülüyordu, mide bulantılarının kaybolduğunu, baş ağrılarının da oldukça hafiflediğini anlattı. Değerli okuyucularım stres, psikosomatik hastalıklara davetiye çıkarır. Stresin yol açtığı semptomların başında, genelde kalp atışının ve kan basıncının yükselmesi, kas kasılmalarının artması, sindirim sistemi problemleri sayılmaktadır.

Organizma stresle başa çıkamadığında, strese karşı yenilmiş olur. Bu da psikosomatik hastalıklara yol açar. Stresin yol açtığı hastalıklar; alerji, ülser, yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları, nefrit, şeker hastalığı, kanser, sedef gibi deri hastalıklarıdır. Ruhsal gerginliğin sonucu olarak, vücudun fiziksel anlamda direnci kırılır, beden güçten düşer. Psikosomatik hastalıkların tedavisinde özellikle de travma sonrası stres bozukluğunda EMDR yöntemi çok etkili ve hızlı olumlu sonuçlar alınıyor.

Bu yöntem, travmatik yaşantılara uğrama sonucunda genelde bellekte dağınık biçimde kalan anıları birleştirme, gözden geçirme ve kişinin kendine verdiği değer duygusundaki azalmayı yeniden zihin süzgecinden geçirme olanağını veren yaklaşımdır. Bu yöntem psikodinamik ve davranışsal yöntemleri bir arada kullanır. Ancak, bu tekniklerin hepsinden daha kısa sürede olumlu sonuçlar verir. Dünya sağlık örgütü, EMDR’ın özellikle travma sonrası stres bozukluğunda en etkili terapi tekniği olduğunu kabul etmiştir. Değerli okuyucular, anlaşıldığı üzere her hastalığın başı stres, stres, stres... Demek ki daha az stresli olmak ya da stresin bizi daha az olumusuz yönde etkilemesini öğrenmek gerekiyor. Bunun için neler yapmalıyız?

 ¥ Öncelikle evliyseniz eşinize, sevdiklerinize, çocuklarınıza mutlaka zaman ayırın. Bu süreleri dolu ve kaliteli olarak geçirin. Düzenli aralıklarla büyüklerinizi ziyaret edin. l Ne olursa olsun eve iş getirmeyin. l Her gün çok geç saatlerde olmamak kaydıyla belirli bir saatte yatmayı ve sabahları belli bir saatte kalkmayı alışkanlık haline getirin. Uykunuzu yeterince aldığınıza emin olun. l Haftada en az 3 gün egzersiz yapın, en azından 1 saat yürüyün. Özellikle açık havada yapılan yürüyüş, stresle başa çıkmada etkili olan, hormonların salgılanmasına yardımcı olur.

 İnsanlara gerektiğinden fazla değer vermeyin. “Hayır” demeyi bilin. Unutmayın bir daha dünyaya gelmeyeceksiniz, o yüzden yaşadığınız her anı şükrederek, keyfini çıkararak yaşamaya çalışın. *Kendinizi manevi anlamda güçlendirmeye çalışın. Rabbim biliyorsunuz sevdiği imanlı kuluna sıkıntı, stres, hastalıklar veriyor. Nasıl ağaç budanmadan yeşermez büyümezse, meyve vermez ise, acılar da bizim budanmamız daha olgunlaşmamız için veriliyor.

Bu konuda sizlere Mesnevi’den, benim de çok etkilendiğim bir hikaye aktarmak isterim. Mecnun biliyorsunuz, Leyla’sına çok aşık. Mecnun da Leyla’nın babasının iş yerinde çalışıyor. Leyla sevdiğini görmek için babasının işyerine gidiyor. Leyla işçilere yemek dağıtırken, herkese bol kepçe dağıtırken sıra Mecnun’a geldiğinde çok az yemek veriyor. Mecnun çok seviniyor. Diğer işçiler de soruyor, “Sen çatlak mısın sana çok az yemek verdi” diye...

Mecnun’un cevabı harika; “Bana da sizin gibi mi davransaydı, beni sevdiği için farklı davrandı”. Allah da sevdiği kuluna farklı davranıyor, çünkü onun bu acılara tahammül edip sabredip, O’nu ne kadar sevdiğini ispatlıyacağını biliyor. Her işinizde, davranışınızda Allah ile irtibat halinde olmanız, O’nu her davranışınızda memnun edebilme idrakinde yaşamanız duasıyla...

PSİKOTERAPİST KIVANÇ TIĞLI DNŞ TEL: 0212 503 79 95 -0 506 401 79 91