Fransa Tunus’u yeniden işgale mi hazırlanıyor?
Devrim öncesi ve devrim sonrası Tunus’a defalarca gittim. Ziyaretlerimde ‘Yasemin Devrimi’ diye anılan süreci yerinde görme ve inceleme fırsatı bulmuştum. Çok değer verdiğim ve görüşlerinden çokça istifade ettiğim En Nahda Hareketi’nin lideri Şeyh Raşid el Gannuşi ve yakın çevresini iyi tanırım. En Nahda Hareketi ve iktidar ortağı partilerin de ülkelerine hizmet etme yolundaki demokrasi mücadelelerine bizzat şahidim.
En Nahda Hareketi 2011 Ekim’indeki seçimlerle kitlesel kabul görmüş ve sandıktan % 42 oranıyla birinci çıkmıştı. Bu sonuca göre bir parti ile koalisyon kurma şansı olmuş olmasına rağmen bu geciş sürecinde daha geniş tabanlı olması adına El Nahda Hareketi; Cumhurbaşkanı Munsif Marzuki’nin lideri olduğu “Merkez Solcu Demokrasi için Kongre Partisi” ve Mustafa Bin Cafer’in lideri olduğu laik ve solcu “Tekettul partisi” ile koalisyon kurdu.
Cumhurbaşkanı Sayın Marzuki, sol görüşlü olduğu halde, daha özgür ve demokratik bir Tunus için İslamcı Hamadi Cibali Başbakanlığındaki hükümetle uyum içinde çalışıyordu. Namuslu solcularla siyasal İslamcı akımların birlikte ülkeyi yönetmeleri İslam dünyasında ayrıca bir örnek teşkil ediyordu.
Bu gelişmeleri içine sindiremeyen ‘Egemen dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri olan Tunus’un Ergenekon’u kabul edilen o gizli çeteler; koalisyon ortakları arasına fitne soktu ve hükümetin çalışmalarını zayıflattılar.
Bu dış destekli fitnenin başında sömürgeci Fransa gelmektedir. Fransa, Osmanlı sonrasından devrimin yapıldığı Ocak 2011 tarihine kadar ya bilfiil işgalci olarak veya Habib Burgiba ve Zeynelabidin bin Ali gibi işbirlikçileri aracılığıyla Tunus’u asırlarca yönetmiş ve yönlendirmiştir. Habib Burgiba ve Zenelabidin bin Ali, Bakanlar Kurulu listesini Paris’e sunar ve onay beklerdi. Paris’in onayı sonrasında Tunus’ta Bakanlar Kurulu ilan edilirdi. Devrimden sonra Tunus’tan dışlanan Fransa, Afrika kıtasında kaybettiği sömürge ülkelerine yeniden nüfuz etmeye çalışırken Tunus’un içişlerine müdahale etmekten de geri durmuyor.
Başını Fransa’nın çektiği egemen güçlerin siyasi ve ekonomik baskı ve oyunları sonucu hükümet bunalımı tartışmaları devam ederken, Yurtsever Demokratlar Hareketi lideri Şükrü Belayd’in öldürülmesiyle Tunus yeniden sarsıldı. Bu siyasi cinayet, Fransa destekli diktatör Bin Ali döneminin İçişleri Bakanlığı’ndaki kalıntılarından oluşan ‘Tunus Ergenekon’unun işi olduğuna inanılıyor.
Fransa İçişleri Bakanı Manuel Walls’in “Tunus ve Kuzey Afrika’daki olaylar “İslam Faşizmi” yansımalarıdır” şeklinde açıklamaları büyük tepki çekmiş ve Tunus hükümeti Fransa’yı protesto etmişti. Başbakan Cibali ve Dışişleri Bakanı Refik Abdüsselam; Fransa İçişleri Bakanı Manuel Walls’e; ellerinde Fransa’nın Tunus’un içişlerine karıştığını gösteren çok sayıda bilgi ve belge olduğunu belirterek uyarılarda bulundular.
Fransa, bu cinayeti iktidarın en büyük ortağı En Nahda Hareketi’ne yıkarak ülkeyi karıştırmayı hesaplamış ancak Tunus halkı bu cinayetin arkasında Fransa’nın olduğuna inanıyor.
Elbette Fransa’nın Tunus’u yeniden işgal etmesi mümkün değil… Ancak Fransa, Tunus’ta işgal öncesi olduğu gibi şimdi de, yerli işbirlikçi yönetim istiyor. Diğer bir ifadeyle Fransa: Tunus’ta elinden kaçırdığı ipleri yeniden ele geçirebilmeyi amaçlıyor.
Fransa’nın asıl hedefi; Fransızların işbirlikçiliğini kabul etmeyen Fransa karşıtı hükümetin halk gözünde güven kaybederek iktidardan düşmesidir. Fransa bir sonraki seçimlerde işbirlikçi partilerin Tunus’ta iktidara gelmesini istiyor.
Kısacası Fransa Tunus’ta fiili değil ruhi işgalin yollarını arıyor…
En Nahda hareketi tarafından düzenlenen devrimi sahiplenme ve demokratikleşmeye destek amaçlı mitinge bir milyon kişi katıldı.
Bu katılım çok anlamlıydı ve En Nahda Hareketine duyulan güvenin bir ifadesiydi. Çok şükür Tunus’ta devlet kurumları işlevliğini sürdürüyor ve süreci yönetmeye muktedir kadrolar mevcut.
Fransa başta olmak üzere egemen güçler bilsinler ki; “Tunus’ta asla eski karanlık günlere dönüş olmayacaktır”. Bu görüş: şeyh Raşid El Gannuşi’nin liderliğindeki En Nahda Hareketi’nin çağrısına uyarak mitinge katılan bir milyonu aşkın Tunuslunun görüşüdür.
Bu halk desteği ile şimdi sıra, var olan siyasi istikrarsızlığın kısa zaman içinde giderilerek hükümetin kurulmasıdır...
Ve herkes bilsin ki: Tunus Tunuslularındır ve de öyle olmaya devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.