Suriye’de egemen güçlerin çıkar hesapları
Suriye resmen bir harabeye döndü...
Şehirleri, kasaba ve köyleri yakılıp yıkıldı. Su şebekeleri, elektrik santralleri devre dışı kalırken alt yapı tamamen çöktü.
Suriye’deki bütün bu fiziki yıkımın yanında insanlık onuru ayaklar altına alınmıştır. Diktatör Esed’in emrindeki Suriye ordusu ve özel timlerin ağır silahlarla saldırıları sonucu savunmasız ve silahsız sivil halk kitlesel bir şekilde katlediliyor. Yaralananlar hastanelerde narkozsuz ameliyata alınıyor, mum ışığında yapılan ameliyatlar sırasında çok sayıda yaralı kan kaybından ölüyor.
Özgür Suriye ordusu ve diktatör Esed’in emrindeki Suriye ordusu arasında yoğun çatışmaların yaşandığı yerleşim yerinde insan kayıplarının yanında açlık ve sefalet diz boyu. Öyle ki son gelen haberlerde, yıkımlar arasında kalanların açlıktan ölmemek için kedi ve köpek eti yemeye başladıkları bildiriliyor.
Tüm bu bilgiler BM insan hakları Suriye Komitesi tarafından dünya başkentlerine bildirildiği halde, bugüne kadar Suriye halkı için hükümet destekli insani yardım kampanyaları düzenleyen tek ülke Türkiye’dir. İnsani yardım kuruluşlarının öncülüğünde hükümet ve sivil Toplum Kuruluşları desteğindeki “Bir battaniye bir ekmek” adlı kampanya sayesinde Suriye’de açlığa ve yokluğa çare bulmak için büyük bir seferberlik yürütülüyor.
SURİYE’DEKİ YIKIM VE VAHŞETİN SORUMLUSU EGEMEN GÜÇLERDİR
İşin doğrusu şu:
Suriye’de yaşanan insanlık faciasının müsebbibi, BM, AB ve Uluslararası Toplum’un yanlış politikalarıdır. Bu politikalar yüzünden BM, AB, NATO ve Uluslararası Toplum güvenilirliğini ve saygınlığını kaybetmiştir. Suriye’ye müdahaleyi önleyen Rusya ve Çin ile Suriye diktatörüne her alanda büyük destek veren İran, bu tutumlarıyla insanlık suçu işlemektedirler.
ABD, Rusya ve Çin ile AB birçok alanda ortak hareket ederken, Suriye konusunda çıkarlar çatışmasını aşıp bir uzlaşmaya varamadıkları için BM Güvenlik konseyinden diktatör Beşşar Esed’in zulmü durduracak bir karar çıkarılamamıştır.
Nitekim, Suriye’de yaşanan insanlık vahşeti, Batılı egemen güçlerin emrindeki Uluslararası toplum kuruluşların umurunda değildir. Onların asıl hedefi Beşşar Esed diktatöründen sonra Suriye pastasındaki paylarıdır. Ayrıca yaşanan iç savaşın bu kadar uzamasının sebeplerinden birisi; bu ülkeye Esed sonrası İslamcı akımlardan oluşan siyasal İslamcı kadroların hakim olacağı endişesi ve korkusudur.
Amerika ve batılı ülkeler bu gerçeği her fırsatta dile getirmişlerdir. Şu günlerde Mısır ve Tunus’ta devrim sonrası iktidar olan siyasal İslamcı kadroları devre dışı bırakmaya çalışan egemen güçler Suriye’de benzer bir sonuçla karşılaşmak istememektedirler.
Ayrıca İsrail’in güvenliği acısından da Suriye’de İslamcı akımların demokratik yoldan da olsa asla iktidara gelmemelidir. Batı başkentlerindeki siyasi kulislerde “Bir yanda ekonomisi çökmüş, diğer yandan yakılıp yıkılan bir ülke olan Suriye, uçurumun kenarındadır.
Bu ülkede Beşşar Esed sonrası kim iktidara gelirse gelsin. Yıkımlar ve sorunlar ülkesi olarak Batılı ülkelerin ekonomik gücüne muhtaç olacaktır. Türkiye bölgede bizim kontrolümüz dışında bir güce ulaşmaması için İran ile rekabet kızışması bakımından Suriye’de iç savaşın sürmesidir” yorumları yapılmaktadır.
Türkiye ile İran’ın bölgesel güç mücadelesinin devam ederek birbirlerini yıpratmaları ayrıca: Suriye’de yıkım ve ekonomik çöküş, egemen güçlerin bu ülkeye iç savaş sonrası hükmetmesi için önemli bir fırsat olarak kabul edilmektedir. Bu değerlendirmeler ve hesaplar yapıldıkça anlaşılan o ki; savaş kısa zamanda bitmedi bitmeyecek.
Esed’in artık gidici olduğu konusunda herkes hem fikir. Ancak, bölge üzerinde hesapları olan egemen güçlerin pastayı paylaşma ve Suriye’nin geleceğindeki gizli pazarlıklarının sonuçlanacağı zamana kadar Esed ve ekibi iktidarda kalıp toplu katliamlarını sürdürecektir.
ÖNEMLİ OLAN İSLAM İNKİLABININ İLKELERİ DEĞİL, İRAN’IN ÇIKARLARIDIR
İran’daki rejimin siyasi kadrolarına göre İslam inkılabının ilkeleri değil, İran’ın Ulusal ve bölgesel çıkarlarıdır. Suriye’de 70 bin Müslüman’ın katledilip bu ülkenin yakılıp yıkılması İran siyasilerinin umurunda bile değil...
Zalim diktatör Esed ve Baas rejimi konusunda İran basınında hiçbir eleştirel yazı yer almamaktadır. İran için asıl olan Suriye halkı değil, İran ile mezhepsel bağlantıları olan zalim ve diktatör Esed’in İran’ın çıkarlarına hizmet etmesidir.
İnsan hakları ve evrensel değerler ile uzlaşma arayışları gibi girişimler; bu çıkar oyunun enstrümanlarıdır. Bu nedenle hesaplar uzun vadeli yapılmalı ve insani yardımlar konusunda daha geniş bir projelerle kampanyalar aralıksız sürdürülmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.