Ceviz kabuğuna sığar, Han kapısına sığmaz!
Hulki Cevizoğlu, televizyon seyircisinin yakından tanıdığı, “Ceviz Kabuğu” programının yapımcı ve sunucusu.
O bir ekran klasiği olarak hafızalarımıza yerleşti. Cevizoğlu yılların gazetecisi ve bu programla da ünlü bir televizyoncu oldu. Doğrusu tam anlamı ile alnının teriyle bu markalaşmayı haketti. Benim seyircilik dışında Ceviz Kabuğu programı ile tanışmam Prof. Yaşar Nuri Öztürk sayesinde gerçekleşti. Bir gün dostlarımdan, Prof. Öztürk’ün Ankara’dan yayın yapan Kıbrıs menşe’li ART Televizyonu’nda yayınlanan Ceviz Kabuğu’nda uzun uzun benim aleyhimde konuştuğunu söylediler. Suçum galiba AKİT gazetesinde çıkan yakın tarihle ilgili yazı serilerimdi. Ankara’da ofisi olan sayın Hulki Cevizoğlu’nu arayıp bu işin doğruluğunu test ettikten sonra sordum:
- Sayın Cevizoğlu, muhatabınıza neden şu anda Fatih Uğurlu burada yok, onun cevap hakkı doğar? demediniz.
Sonradan yakın tanışıklığımız olduğunda hakkaniyetli bir insan olduğunu anladığım Hulki Cevizoğlu sorumu cevapladı:
- Haklısınız, öyle söylemeli idim. Sizi bir programıma çağırıp bu yanlışımızı düzeltebiliriz.
Teklifi memnuniyetle kabul ettim ve bir haziran günü 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin yanılmıyorsam 48. yıldönümünde Ceviz Kabuğu’na davet edildim. Partnerim Sayın Doğu Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek’ti. O da yıllarca Rusya’da kalmış, birkaç dil bilen, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılapları bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyordu. Her konuda fikri olan ünlü Herbokolog Bedri Baykam da Fransa’dan telefonla programa katılacak ve tam 45 dakika makineli tüfek gibi konuşacaktı. Tıp otoriteleri Türkiye’deki en önemli fıtık patlamasının o gece Baykam yüzünden gerçekleştiğini söyleyeceklerdi. Onun dışında keyifli bir yayın olmuştu. Tam 6,5 saat süren keyifli bir yayın oldu. Sonra İstanbul’a dönecek ve deliksiz bir uykuya dalacaktım. Ertesi günü Üsküdar’da 1 hafta boyunca sokaklarda esnafın sitemi ile karşılaştım.
- Valla çok zevkle seyrettik, yalnız bizi uykusuz bıraktınız.
Sitemler hep uykusuzluk üzerine idi.
Sonra AKİT Türkiye’den çekildi ve Ceviz Kabuğu programı İstanbul’da uydudan yayın yapan Karadeniz TV’ye transfer oldu. Sayın Cevizoğlu’ndan 28 Şubat’ı tartışacak bir program için davet alacak ve icabet edecektim. Diğer konuklar Ataol Behramoğlu, Adnan Tanrıverdi Paşa, Bedri Baykam, İçişleri eski bakanlarından Oğuzhan Asiltürk ve bendeniz. Yine göze göz, dişe diş bir program olacak ve sayın Behramoğlu’nun erken ayrılması ile programa 5 saat sonunda son nokta konulacaktı.
Hulki Cevizoğlu’nun tiryakilik yapan programının en büyük özelliği akşam saat 22.00’de başlayıp, zaman tahdidi olmadan sabaha kadar sürmesidir. O daha önce Kanal 6, ATV ve SHOW TV’de aynı programı yapmış, marka olmuş ve yayın saati ile oynandığı anda aldığı çuvalla parayı elinin tersi ile itip, “Haydi eyvallah!” deyip çıkıp gitmiştir. Belki de onu marka yapan bu pervasız tavrıdır. En son Sayın Doğu Perinçek’in Ulusal Kanal’ında yayınlanan Ceviz Kabuğu için davet almıştım. Arada sırada telefonla görüştüğüm sayın Cevizoğlu ile yeniden sohbet imkanı da bulacağım için mutluydum. Konu laiklik ve son dönem siyasi olaylar. Konuklar Maltepe Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılapları Bölümü Başkanı Sayın Orhan Çekiç, emekli Tümamiral Türker Ertürk, Star gazetesi siyasi haberler editörü kadim dostum Muharrem Coşkun ve bendeniz. Normalde Sayın Cevizoğlu’nun programlarında karşıt görüşlüler olur ve fikirlerin çarpışmasından hakikat ortaya çıkarılırdı. Yani seyirciye karar verme şansı tanınırdı. Öyle de oldu. Ama kızılca kıyamet kopuverdi. Program bir rekora imza attı. 6 saat 45 dakika, herkes yerine mıhlandı adeta. Biz de keyif alıyoruz, seyirci de. Ama zaman zaman o meşhur ideolojik körlük devreye girerek Sayın Cevizoğlu için 40 katır mı - 40 satır mı tercihini gündeme getiriverdi.
Sayın Cevizoğlu, gittiği kanala adeta dev bir kumbarada biriktirdiği kendi seyircisini götürüyor. Bu seyirci şüphesiz çok memnun, ammaaa Ulusal Kanal’ın biraz daha dışa kapalı seyircisi, kanalın sahibi sayın Doğu Perinçek’in Silivri’den yazdığı ve o geceyi anlatan yazısı ile birleşince ertesi hafta tepkileri en alt seviyeye indirmek için hemen tek sesli bir Atatürk’ü yüceltme programı hayata geçiriliverdi. 3 aynı düşüncede insan durup durup Atatürk’ü yücelten konuşmalar yaptılar. Öyle ki Atatürk’e çok benzeyen ve filmde onu canlandıran bir sanatçı halkın kendisine olan teveccühünü anlatırken, “Herkes, kurtar bizi Paşam, diye boynuma sarılıyor” diyerek bu hastalıklı zihniyetin şuuraltına dair hepimize fikir verecektir. Tabii geçen haftaki reytingin yanında bu programın nal topladığına eminim. Burada Hulki Cevizoğlu’nun çaresizliğini anlıyorum. Sayın Cevizoğlu, o programa katılanların hepsinin toplamından daha fazla Atatürkçüdür. Ama Cevizoğlu bilir ki dünyaya at gözlüğü ile bakmak kendini kandırmaktır! Kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız, ama topluma açılamazsınız.
Televizyonculuğun kuralları penceresinden bakınca Ulusal Kanal, son hafta kötü bir sınav vermiştir. Bizim katıldığımız karşılıklı olarak fikirlerin çarpıştığı ve seyircinin hakem olduğu programdan adeta pişmanlık duyulan tek sesli ikinci Ceviz Kabuğu’na geçilmiştir. Bu yol fikrinden korkanların tercih ettiği yoldur. Yazımızı cevabını içinde saklayan bilmece ile noktalayalım.
Ceviz Kabuğuna sığar,
Han kapısına sığmaz!