Bir bardak suda kopartılmak istenen fırtına
Önce habere bir bakalım: “Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar; Trakya gezisi kapsamında uğradığı Edirne’de, kanser tedavisi gören ve kendisinden ilaçlarının temini için yardım isteyen üniversite öğrencisi genç kızın cebine para koyup, ilaçları kendisinin almasını istedi ve ‘parayı düşürme’ diye uyardı. Kendisine dilenci muamelesi yapıldığını söyleyerek alınan üniversiteli kız Selimiye Camii’nde namazını kılıp çıkan Bakan Bayraktar’a giderek, “Ben dilenci değilim, tedavim için yardım istedim” dedi ve cebine konulan parayı Bayraktar’ın eline tutuşturup ağlayarak uzaklaştı” ajansların geçtiği haber bu.
İktidar karşıtı malum çevrelerin sesi bir kısım yazılı ve görsel medya ile onların sanal alemdeki uzantıları; “Bakan’ı Utandırdı”, “Bakan’ın parasına itibar etmedi” , “Bakan kanserli kızı ağlattı”, “Dilenci değilim” şeklinde başlıklarıyla manşetlerine taşıdılar.
İtirazım habere değil, haberin eleştirel yorumlar eşliğinde bir karalama kampanyasına dönüştürülmek istenmesinedir. Kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçların Türkiye’de bulunamaması yüzünden acziyet içindeki bir kanser hastası genç kızımızın durumu ve duygularının bu çevrelerce istismar ederek kirli emellerine alet edilmesi hem ayıp hem de utanç vericidir.
Şimdiye kadar niceleri dertlerine çare bulmak için siyasilere ve bakanlara yaklaşmaya çalışmış ancak, kimileri hiç ulaşamamış, kimileri ulaştığı halde bir daha hatırlanmamıştır. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, kendisine ulaşmaya çalışan genç kızı fark edince güvenlikçilere ve korumalarına seslenerek genç kızın kendisine kadar gelerek derdini anlatmasını sağlamıştır.
Sayın Bakan genç kızı o kalabalıkta dinlemiş, “en kısa yoldan ilk olarak ne yapabilirim, bir katkım olsun” düşüncesinden hareketle Sayın Bakan; o anda genç kızımıza destek mahiyetinde yapılabileceklerden birini yapmıştır. Fakat genç kız hem hasta olması hem de çaresizliğin verdiği ıstırapla kendisine dilenci muamelesi yapıldığını sanmıştır.
Bakanın, genç kıza, kızmak şöyle dursun tam aksine, ikna edemediği kızın acılarını ve çaresizliğini yanındaki danışmana ve il valisine hatırlatarak “O’nu bulun ve çaresizliğini gidermek için yapılacak ne varsa yapalım” talimatını vermiştir. Nitekim, Bakanın talimatıyla lenf kanseri tedavisi gören üniversite öğrencisi Dilek Özçelik’in tedavisine başlandı.
PARA SADECE DİLENCİYE VERİLMEZ
Para sadece dilenciye verilmez. Bazen birilerini sevindirmek için harçlık olarak bazen ise yardım için de verilir. Burada, ‘küçümseme veya dilenci görme’ gibi bir tavır ve davranış söz konusu değildir. Burada yanlış olan; malum medya’nın yorumlu haberinde Sayın Bakan’ın onurunu incitici bir tavır sergilediği imasında bulunmasıdır
Ayrıca; kemoterapi gören bu genç kızın bu davranışı yanlış anlaması hastalığının veya acizliğinin bir neticesi olabilir, bunun siyasi istismar konusu edilmiş olması ise siyasi ahlak bakımında yüz kızartıcıdır.
Sosyal medya paylaşımlarında milyonlarca insan yanlış bilgilendirilmiş olduğu için ayrıca suç işlenmiştir.
Sayın Bakanı bilenler bilir, tanıyanlar tanır. Birileri mert olur cömert olmaz, birileri ise cömert olur mert olmaz. Ancak Sayın Bakan, hem mert olup aynı zamanda da, cömert olanlardandır. TBMM’de vicdan, yardım ve merhamet konusunda en son eleştirileceklerden birisidir.
Çünkü Sayın Bayraktar, yalnızlık ve acılarla bebekken tanımıştır. O, henüz 6 aylık bir bebekken babasını kaybetmiş bir yetimdir. Yalnızlığını ve çaresizliğini kılcal damarlarına kadar hissetmiş ve bu durumun ıstırabını yaşayarak büyümüştür.
Sayın Bakanı savunmak bana düşmez, ancak “bir bardak su da koparılan fırtına” misali vicdansızca ve insafsızca, yapılan yorumlarda; yıpratma ve itibarsızlaştırma kampanyaları gerçekten tiksindirici buluyorum.
Çünkü onlar, bu yorumları o genç kızımıza sahip çıkmak amacıyla yapmıyorlar. Onların amacı çamur atmak ve karalamaktır.
Eleştiriler elbette olacaktır. Ancak bu eleştirilerin makbulü yapıcı olanlardır. Toplumu doğru bilgilendirmek biz gazetecilerin asli görevidir. Fakat çıkarları için başkalarını karalamaya kalkanlara gazeteci değil, satılmış kalemler denir…
Onlar, kendi çıkarları için ikbal beşinde koşarken, her yolu mubah sayanlardandırlar.
Sayın Bakan Bayraktar’ı birileri planlı bir şekilde eleştire dursun, onu bilen ve tanıyanların hayır duaları her zaman onunla olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.