Çözüm Süreci’nde “baldıran zehri” içme göze alınarak ilerleniyor. Pek çok noktada “kızılcık şerbeti” de deniyor.

Ancak karşılığında BDP cenahının provokatif açıklamaları bitmek bilmiyor.
PKK’nın her gün Fıratnews üzerinden yaptığı psikolojik harp de cabası.
Hiç operasyon yapılmadığı halde “Türk ordusu saldırdı” vurgusuyla her gün Güneydoğu’nun başka bir alanına ait uydurma haberler servis ediyorlar. Demirtaş ve Kışanak’ın “barış” dili yerine “zafer” diliyle yaptıkları açıklamalarla belli bir hassasiyetin köpürtülmesi hedefleniyor.
Şunu unutmayalım ki, PKK iki yıl önce temel hedef olarak AK Parti’yi belirlemiş ve bölgeden kazımak için elemanlarını görevlendirmişti. Toplumdaki hassasiyetleri kabartacak açıklamalar, AK Parti’ye zarar vermek için yapılıyor olabilir.
PKK’ya muhalif Kürt yapılanmalarının yayın organlarına bakıldığında, örgütün İran’da uyguladığı taktiği Türkiye’ye kaydırdığından söz ediliyor.
Özetle aktarmam gerekirse şöyle deniyor:
“Karayılan, şimdiki ateşkes çağrılarına benzer biçimde önce İran’la görüşmeler yaptı, ardından ateşkes ilan edip, güçlerini İran’dan Türkiye ve Suriye’ye kaydırdı. Çünkü 2012 yılını Türkiye için Final Yılı ilan etmişlerdi ve Türkiye’de ek güce ihtiyaçları vardı. İran’dan kaydırdıkları güçleriyle Türkiye’de özellikle Şırnak-Hakkari-Şemdinli bölgesinde yoğun saldırı ve kuşatma girişimleri yaptılar. Suriye’ye kaydırdıkları güçleri de bu Final Saldırısına güneyden destek verdi. Ancak PKK, bölgede kurtarılmış bölge oluşturmayı başaramadı. Şuan konjonktür değişti ve Suriye’de yeni bir ortam oluştu. PYD’nin savaşacak güce ihtiyacı var. Yeterince dayanabilirse Suriye’de Irak’takine benzer bir bölge oluşturma durumları var. Bu yüzden PKK, İran’da uyguladığı stratejiyi kopyala yapıştır yöntemiyle; ama bunu da büyük pazarlıklar ve görüşmeler sonunda yapmış gibi göstererek Suriye’ye kaydırıyor. Bu görüşmeler olmasıydı da PKK güçlerinin önemli bölümünü Suriye’ye kaydıracaktı. Ancak bunu güven içinde yapamayacaktı. Çünkü TSK’nın yeni konsepti çerçevesinde çok ağır kayıplar verme durumu vardı. Şimdi ise hem Türkiye sınırları içinden hem de sınırlarımıza paralel olarak Irak içerisinden güven ve emniyetle güçlerini Suriye’ye PYD saflarında çatışmak üzere geçirecekler. Suriye’de Özerk ya da Bağımsız Kürt bölgesinin temellerini atacak şiddetli çatışmalar çıkarmak üzere.”
PKK’ya muhalif Kürt hareketlerinin yayın organlarındaki bu ifadeler bence ihtiyatla ele alınmalı. Hatırlarsanız Aysel Tuğluk; “İyi güzel de PKK ne olacak? PKK’nın ne olacağına dair soruya verilecek cevap konusunda açık yürekli olmak gerekiyor. En az önümüzdeki çeyrek asır boyunca Kürtlerin var olduğu her yerde PKK da çeşitli biçimlerde olacak. Suriye’de bir süre daha silahlı; İran’da yakın gelecekte tekrar silahlı; Avrupa’da kurumsal vs. Bunu herkes bilmek durumunda.” diyerek benzer sinyaller vermişti.
Bölgede PKK/BDP’nin en büyük alternatifi AK Parti’dir.
Dolayısıyla bu yapının hedefinin de AK Parti’yi bir şekilde devirmek olacağı akıllardan uzak tutulmamalıdır.
Bu nedenle son derece ihtiyatla ilerlenmeli.
İhtiyat güven duygusunun çok çok önünde olmalı.
BDP’lilerin zafer havasında davranmaları öyle bir hal aldı ki; bölgedeki güçlerden Hizbullah’ı bile tahrik edip, yeni bir çatışma zemini oluşturacak boyuta gelmiştir.
Akil Adamlar, BDP’ye bu konuda yüklenmeliler.
Sadece Akiller değil, sürecin başarıya ulaşmasını isteyen herkes BDP’yi bu tahrik ve zafer söylemlerinden vazgeçirmek için baskı kurmalı.
Bu baskının çözüme mecbur bırakacak derecede güçlü olması gerektiği kanaatindeyim.