Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Müminlerin arasını ıslah etmek

Müminlerin arasını ıslah etmek

İbn Kesir, Tefsir’inde İmam Ahmed ve Buhari’nin Enes’ten (r.a) şu rivayetine yer verir. O dedi ki:

‘Hz. Peygamber’e (s): “Abdullah b. Übeyy’e gelsen”, denilmişti. Hz. Peygamber (s), ona gitmek üzere yola çıktı. Bir mer­kebe bindi. Müslümanlar da onunla birlikte yürüdüler. Orası çorak bir arazi idi. Hz. Peygamber (s) ona vardığında İbn Übeyy:
-“Benden uzak dur, Allah’a yemin ederim ki merkebinin kokusu bana eziyet veriyor”, dedi.
Ensâr’dan birisi:
-“Allah’a yemin olsun ki Rasûlüllah’ın merkebi­nin kokusu senin kokundan daha hoştur”, dedi.
Kavminden birtakım kimseler Abdullah’a kızdı. İki gruptan herkes birbirine karşı öfkelendiler. Aralarında soyulmuş hurma çubuklarıyla, elleriyle ve nalınlarla vuruşmalar oldu.
Bize ulaştığına göre onlar hakkında:
“Eğer müminlerden iki taife çarpışacak olurlarsa aralarını düzeltin” ayeti geldi.’
Rivayette sözü edilen Abdullah b. Übeyy, Medine’deki münafıkların reisidir. Peygamberimizin (s) Medine’ye hicret buyurmasından önce, Medine’nin lideri olmasına kesin gözüyle bakılan ve hatta giyeceği tacı bile hazırlamış bulunan İbn Übeyy, Efendimizin (s) Medine’yi teşrifleriyle bütün planları suya düştüğü için İslam’a ve Rasûlüllah’a düşman kesilmişti. Ancak, bu düşmanlığını açıkça ortaya koymak yerine, dıştan Müslüman görünerek, içten içe İslâm ve Müslümanlar aleyhine çalışıyordu. Onunla birlikte hareket edenlerin sayısı az değildi. Uhud savaşında 1000 kişilik İslam ordusundan ayrılan münafıklar 300 kişi idi. Namaza da gelen münafıkları dışarıdan gören Müslüman zannederdi.
Münafık başı Abdullah’ın yol açtığı arbede hakkında inen Hucurat/9-10. ayetler şöyle idi:
 “Eğer müminlerden iki taife çarpışacak olurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri diğeri üzerine saldırırsa; sal­dıranlarla Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar savaşın. Eğer dönerlerse, artık adaletle aralarını bulun ve âdil dav­ranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever. Müminler ancak kardeştirler. Öyle ise iki kar­deşinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki, esirgenesiniz.”
Birbirleriyle dövüşmelerine rağmen Allah Teâlâ’nın onlara “müminler” adını vermesi âlimlerin dikkat çektiği bir husustur. Bazıları, bu ayete dayanarak, işlenen günah ne kadar büyük olursa olsun, sahibini imandan çıkarmadı­ğını söylerken; bazıları ise bunun tersini ileri sürerler.
Yine İbn Kesir, Tefsir’inde, Enes’ten “sahih” bir hadis nakleder. Allah Rasûlü (s) buyurur ki:
-“Zâlim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et.” buyurmuştu. Ashab-ı kiram dediler ki:
-“Ey Allah’ın elçisi, mazlum olana yardımı anladık, zâlim olduğu halde ona nasıl yardım edeceğiz?”
-“Onun iki elinin üstünden tutarsın”, buyurdu. Yani onun zulmüne engel olursun.
Bu âyetlerin nüzul sebebi hakkında İbn Kesir Süddî’den başka bir rivayet aktarır: “Ensar’dan İmran adında bir adam vardı ve onun, Ümmü Zeyd adında bir de karısı vardı. Kadın bir gün ailesini ziyaret et­mek istedi. Kocası ise onu kendisinden başka hiç kimsenin girmediği bir odaya hapsetti. Kadın ailesine haber gönderdi. Kavmi gelip onu gö­türmek üzere odadan çıkardılar. Adam daha önce evden çıkmıştı. Ada­mın ailesi çevreden yardım istedi. Kadınla, kadının ailesi arasına gir­mek üzere amcasının oğulları geldi, çekiştiler ve nalınlarla birbirlerine vurdular. İşte onlar hakkında bu âyet-i kerîme indi. Allah Rasûlü (s) onlara haber göndererek aralarını düzeltti ve onlar Allah’ın emrine döndüler.”
Hucurat/9’da yer alan: “Eğer dönerlerse, artık adaletle aralarını bulun. (Birbirlerine yaptıkları şeylerde onlar arasında) âdil davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever” ifadesine gelince:
İbn Kesir, bu bağlamda Abdullah b. Amr’dan (r.a) Allah Rasûlü’nün (s) şu hadis-i şerifini zikreder: “Âdil davrananlar, dünyada adaletli davranmaları mukabilinde âhiret günü Rahmân’ın huzurunda inciden minderler üzerindedirler.” (Hadîs sahihtir. Diğer rivayette “nurdan minderler” denilir.)
Değerli okuyucu, geçen haftaki yazımızda “Müminler ancak kardeştir” hakikatini pekiştiren bazı hadisleri paylaşmıştık. Bugün de, münafık ve zalim olsalar bile “Müslüman” ve “Mümin” ismini taşıyan çeşitli etnik ve mezhebi gruplara mensup “kardeşlerimiz” arasındaki çatışmaları durdurup adaletli bir barış (ıslah) çabası içinde olmamız gerektiğini emreden ayet ve hadisleri gördük. İmdi, Abdullah b. Übeyy gibi bir münafık reisin kışkırtıcılık yapması ile başlayan bir kavga hakkında Yüce Rabbimizin bu âyetleri gönderdiğini düşerek; ülkemizi ve bölgemizi kasıp kavuran mümin grup ve topluluklar arasındaki anlamsız kavgaları ve kanlı savaşları bir an önce bitirip adaletle çözme konusunda üzerimize düşen görevleri yerine getirmek için acele etmeliyiz. Zira yarın çok geç olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi