MİLANO-

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın İtalya seyahatine eşlik ediyoruz.
Bakanlık bürokratları ile temeli atılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapacak olan firma yetkililerinin de katıldığı ve günler öncesinden belirlenmiş bir seyahatte üçüncü köprünün “rüzgar tüneli testi” gerçekleştirildi İtalya’da.
Biz Milano’ya hareket ettik fakat malum eylemlerden ötürü aklımız Türkiye’de takılı kaldı.
Hareketimizden önce Atatürk Havalimanı’nda karşılaştığımız CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce’nin de aklı olaylardaydı.
Ayak üstü bir süre sohbet ettiğimiz CHP’li İnce, eylemlerden duyduğu memnuniyeti şu sözlerle dile getirdi: “Eylem çok iyi gidiyor. Evi aradım telefona oğlum çıktı. Kızdım. ‘Evde ne oturuyorsun oğlum, haydi doğru eyleme.’ dedim. Devir değişti tabii. Babam bizi eyleme niye katılıyorsunuz diye kızar döverdi. Şimdi biz çocuklarımıza eyleme niye katılmıyorsun diye kızıyoruz.”
İnce’ye “Eylemle ilgili sizin gibi düşünmeyen muhalefet partileri de var” dedim. Bir Genel Başkan’ın partisi, milletvekillerini “Eyleme katılacak milletvekili önce partimizden istifa etsin sonra eyleme katılsın” diye uyardığını hatırlatmam üzerine de, “Bahçeli olayı iyi okuyamıyor” mealinde bir karşılık verdi.
Tabii olayı kimin doğru kimin yanlış okuduğuna sandık önlerine konulduğunda millet karar verecek.
Ancak Mehmet Akif’in dediği gibi; “Tarih tekerrürden ibarettir derler / İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi tarih”.
Danıştay saldırısı, 367 krizi, e-muhtıra ve başörtüsü meselesinde gösterilen duruşun, takınılan tutumun CHP’ye negatif maliyeti, MHP’ye ise pozitif katkısı  hafızalardaki sıcaklığını koruyor.
Ama şimdi hâlâ koskoca Ana Muhalefet Partisi dış güçlerin taşeronluğunu yapan marjinal bir grubun çıkıp seçilmiş hükümete muhtıra vermesine arka çıkıyor, destek oluyor.
Değişen bir şey yok. CHP bildik eski CHP…
Gelelim izlenimlere.
İtalya temasları ve YSS Köprüsü’nün laboratuvar testine dair rutin gelişmeler ile Bakan Yıldırım’la gerçekleştirdiğimiz özel sohbeti haber sütunlarımızdan ayrıntılı biçimde takip edeceksiniz.
Şu kadarını buradan yansıtalım:
Bakan Yıldırım, eylemleri “çok özel bir operasyon” olarak nitelendirdikten sonra içteki ve dıştaki faiz lobisine dikkat çekiyor.
Kritik zamanlarda ülke birlik ve bütünlüğüne ciddi katkılar yapan MHP Lideri Bahçeli’nin sağduyulu tutumunu takdir ettiğini söylüyor.
AK Parti’nin çok daha ağır operasyonlarla karşılaştığını belirttikten sonra, “Bunu da aşarız” diyor.
Bürokratlara gelince…
Türkiye’nin en önemli icracı Bakanlığı olan UDH bürokratları büyük bir heyecan içerisinde, öyle hummalı çalışıyorlar ki; bunu es geçmek haksızlık olur.
Mesela bakanlık müsteşarı Habip Soluk ile sohbet ediyoruz. Habip bey olup bitenlerden hiç mi ama hiç etkilenmemiş, projelerle meşgul.
Sorularımız üzerine şu değerlendirmeyi yapıyor: “Önümüzde 11 büyük proje var. Onları düşünüyoruz. Türkiye sadece mayıs ayında 70 Milyar Euro’luk rekor denilecek büyük projeleri başlattı. Birileri bundan rahatsızlık duymuş olabilir ancak biz işimize bakıyoruz.”
Memurluk ve bürokratlık hayatında 25 farklı bakan gördüğünü lakin Cumhuriyet tarihinde görülmemiş atılımların AK Parti döneminde gerçekleştirildiğini paylaşan Müsteşar Soluk, çalışmalarını  şöyle anlatıyor: “Binali bey, yeni bakan olduğunda kadroyu toplayıp şöyle bir şey söylemişti: ‘Arkadaşlar bayramınıza seyranınıza karışmam, ancak Cumartesi-Pazar da dahil olmak üzere 18 saat çalışacağız’. Bakanımızın da dahil olduğu toplantılarda gece yarılarına kadar çalıştığımızı, pek çok kere sabahladığımız günleri hatırlıyorum. Bu dönemde aşılamaz denilen engeller aşıldı. Yapılamaz denilen işler yapıldı. Bakın küçük bir örnek vereyim size. Osmancık Kırk Dilim Yolu’nun durumundan dolayı onlarca insanımız hayatını kaybetti. Yıllarca çok büyük acılar yaşandı o yolda. Gelinliğiyle, damatlığıyla hayatlarını kaybedenler oldu. Masanın üzerine arkadaşlar bütün projeleri açtılar gösterdiler. ‘Sayın bakanım hiçbir projeyi uygulayamıyoruz oraya’ dediler. Sayın bakan kalemi aldı sol eline –yemekte sağ, imza ve yazıda sol elini kullanır- mevcut projelerin üzerine kocaman bir çarpı işareti koydu. ‘Buraya tırmanma şeritli yol yapılacak’ talimatını verdi. Ve yapılamaz denilen o yol yapıldı. Seçim döneminde bakan olarak atandığımda o yolun açılışında devraldım Binali Bey’den bakanlığı. Bakanlar kurulu toplantısına bu yüzden gecikmiştim. Şimdi bu sorunlar da aşılır. Hiç unutmuyorum. İstanbul’a ilk köprü yapılacakken de Cumhuriyet gazetesi bir manşet atmıştı. Buraya yapılacak köprüde kullanılacak betonla şu kadar kalınlıkta şu kadar uzunlukta beton duvar örülebiliyor vs. diye. Sonra ikinci köprüye de sorun çıkardılar. Şimdi 3. köprüye karşı çıkıyorlar. İhtiyaç var ne yapalım. İnsanların nefes alması için denizin altından da üstünden de geçitler yapmak zorundayız.”
Evet burada gündem farklı.
Görüştüğümüz İtalyanlar boğaza yapılacak dünyanın en modern köprüsü YSS’ye de, denizin altından geçirilen Marmaray tüp geçidine de, Avrupa’nın trafik merkezi konumuna yükselecek 3. Havalimanına da olan hayranlıklarını gizleyemiyorlar.
Burada Türkiye sathına yayılmış 65 bin kilometrelik yoldan sorumlu mütevazı duruşuyla dikkat çeken Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan’ın da YSS Köprüsü’nü yapacak olan İşadamı İbrahim Çeçen’in de gündeminde hizmet var, projeler var.
Örneğin İbrahim Çeçen “İstanbul’a yapacağımız işin bir benzerini -4 milyar dolarlık bir iş- Petersburg’a yapıyoruz. Ancak orada ne tartışma ne de eylem var” diyor.
Eee dünyanın en stratejik noktası Türkiye’den bahsediyoruz.
Ne komplolarla karşılaştı bu ülke.
Sağduyunun feraseti marjinallerin garabetinin önüne geçecektir.
Bunları da aşarız inşallah.