Sokaktaki kaosla ilgili Batı kamuoyuna yönelik ikna cümleleri ve yorumları duyunca hemen “Kimi kime şikayet ediyorsun?” tamlaması zihnimde canlanıyor.

Medya dezenformasyonunun kitabını yazmış CNN İnternational’da günlerdir Türkiye’ye operasyon yapılıyor.

İbrahim Kalın, canlı yayında sunucu Christiane Amonpour’a “Bunlar ABD Konsolosluğu’na saldıranlar. DHKP-C Amerikan Büyükelçiliği’ne bomba attığında terörist, Taksim’e çıkınca demokratik protestocu mu oluyor?” diyor.

Kalın, sokaktakilerin kim olduğunu dünya kamuoyuna anlatabilmek için kuruyor bu cümleyi şüphesiz.

Ama DHKP-C’yi kuran onlar.

Gerçek bu olunca, üstüne kurulan argümanların hiçbirinin etkisi olmuyor. DHKP-C’nin liderlerini yıllardır Avrupa’da koruyan, Türkiye’ye teslim etmeyen, yargılanmalarına fırsat vermeyen, ABD ve İngiltere’nin kontrolündeki Ortadoğu ülkelerindeki kamplarda eğitim görmelerini sağlayan BATI değil mi?

Kimi kime şikayet ediyoruz bu argümanlarla?

Batı, bir günde düğmeye basmaz.

Zemini oluşturmadan hiçbir operasyona girişmez.

Bugün karşı karşıya olduğumuz tabloyu adım adım uzun zamandır hazırladılar.
Bir umut olarak ortaya çıkmaya başlayan Türkiye’yi tekrar ezmek,  ayağına prangalar vurmak, kendi içiyle uğraşır hale getirmek için yürütüldüğü kuşkusuz olan bu süreç, Suriye ile başladı.

Kararı vermiş, planlamış ve uygulamaya koymuşlar.

Bir süreç ilerletiyorlar.

Gezi gibi kendiliğinden başlayan ya da bizzat planladıkları olayları değerlendirecek, Türkiye’yi istikrarsızlıklar içinde kıvranan durama getirmek ve eski günlerde olduğu gibi kendi politikalarının uygulayıcısı pozisyonuna sokana kadar durmayacaklar.

Suriye’de bizi yüz üstü bıraktılar.

İsrail’e alelacele özür diletip, “Bu işlerin arkasında İsrail var” argümanını geçersiz kıldılar.
Amerika’da çok iyi ev sahipliği ve ağırlama yapıp kendilerini olağan şüpheli olmaktan çıkardılar.

Ama dost da düşman da biliyor ki; Türkiye’deki sokak hareketlerinin önünde, arkasında, yanında hep ama hep Amerika oldu, İngiltere oldu.

Neydi öyle ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in “Gezi” açıklamaları?

Neden bu kadar çok ilgileniyor ABD Dışişleri Bakanı Kerry, bizim iç işlerimizle?

Sözlerim umutsuzluk aşılamasın.

Görevlerini yapıyorlar.

Onların bir planı varsa bizim de olabilir.

Her şeyi boşluğa düşürebiliriz.

Yeter ki bu olayları doğru biçimde çözecek ve doğru reçeteyi ortaya çıkarabilecek “ortak aklı” harekete geçirebilelim.

Hata kaldırmayacak kadar ciddi bir durumla karşı karşıyayız.

Bu operasyon Türkiye’ye yönelik.

Bu operasyon “çevik kuvvetle” çözülmez.

Abdülhamid aklıyla çözülür.

Bir kere daha kaybeden olmayalım.

Sakin olmalı, durmalı, düşünmeli, uluslararası aklı alt edecek milli aklı bulmalıyız.