Taksim'in zararları için pamuk eller cebe?
Şimdi iş geldi çattı, Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve Ankara, İzmir ve Antalya’da devam eden ve başka illere de organize bir şekilde ulaşan güya protestolar sırasında yakılan polis araçları, belediye otobüsleri, ambulanslar ve bazı parti binaları, tahrip edilen cadde esnaflarının uğradığı zararlar ki, yetkililer 100 trilyon liralık bir meblağdan söz ediyor, bunları kim ödeyecek?
Herkes bu sorunun cevabını arıyor. Acaba bu zararları vatandaşın ödediği vergiler mi karşılayacak, yani devlet mi ödeyecek, yoksa o devlet suçluları, yani yakanları, yıkanları bulup onlara mı ödetecek?
Efendim, oraya müdahil olmuş örgüt üyesi ya da toplum psikolojisi ile gaza gelip, etrafı yakıp yıkmış olanları polisin bir şekilde yakalayıp mahkemeye sevkettiğini ve yargılandıklarını düşünün, suçu sabit olan ve cepleri delik 300 kişinin muhatabımız olarak karşımızda durduğunu farzedin. Yani mahkemede hakimin karşısında yaptıkları tahribatı ödeyebilecek insanlar yoksa, yine de ceza verilir, ama yakılan araçları kim ödeyecek sorusunun cevabı hâlâ ortadadır. İşte ben burada pratik bir çözüm öneriyorum. Bu gençleri kim gaza getirdi, onların desteği olmasa bu çapta bir yıkımı gerçekleştirebilirler miydi?
Şimdi aklımıza geliveren bir kaç ismi sıralayalım:
1- Garanti Bankası Genel Müdürü’nün bir “çapulcu” olduğu ve Gezi Parkı olaylarına bizzat destek verdiği kendi beyanları ile sabit olduğu için, bu banka zararların ödenmesine pekala kaynak aktarabilir.
2- Koç Holding’in Gezi Parkı eylemcilerine desteği biliniyor. Holdingin Divan Oteli Gezi Parkı eylemcileri için bir sığınak olmuş ve orada her türlü lojistik destek kendilerine sağlanmıştır. Yani çevreyi yakıp yıkanlara ciddi bir destek söz konusudur. Böyle olunca da Koç Holding’in Yapı Kredi’si başta olmak üzere tüm finans kaynakları evlatları gibi görüp-gözettikleri eylemcilerin zararlarını ödemek üzere ellerini taşın altına pekala koyabilirler.
3- Diğer yandan eylemcilere bizzat Taksim Gezi Parkı’na gelerek destek veren Boyner Holding’in sahibi Cem Boyner de onların çevreye verdikleri zararın telafisinde önemli bir kaynak aktarabilir.
4- Her fırsatta eylemcilerin düşünü azdıran ve milletvekilleri ile de fiilen desteklerini esirgemeyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partisinin yönetimine katkı sağladığı İş Bankası da bu zararın önemli bir kısmını karşılayabilir. Ayrıca Çankaya Eski Belediye Başkanı’nın “Yamyamları doyuramıyorum” dediği sülük müteahhitler de bu zararın telafisinde ciddi bir kaynak oluşturabilir.
5- Taksim Gezi Parkı eylemcilerine önemli bir destek veren ve çapulculuğunu orada resmen ilan eden Zülfü Livaneli de evlatlarının zararlarını karşılamak için kendi kendine komut verip “para vermelidir.”
6- Ayrıca “Daldan eğme değil, kökten sürme CHP’li” Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ve Beşiktaş’ın CHP’li Belediye Başkanı İsmail Ünal bu zararları karşılamakla yükümlüdür, çünkü bu iki başkan Gezi Parkı eylemcilerine ciddi destek vermişlerdir.
7- Son olarak zikredeceğim sadece adında barış ve demokrasi olan parti BDP ve onun doktorasını tahrikçilik üzerine yapmış milletvekili Sırrı Süreyya Önder Taksim Gezi Parkı eylemcilerine hem moral, hem de yakıp-yıkmada tecrübeli kadroları ile destek vermiştir ve bu zararların ödenmesinde pay sahibi olması kadar doğal bir şey olamaz.
PKK ve siyasi uzantısı olan BDP’nin nasıl olsa para diye bir problemi yoktur, yeter ki ödemek istesinler.
8- Taksim’deki eylemlere hem moral, hem kitlesel katılım desteği vererek olayların tırmanmasına sebep olan DİSK ve KESK gibi sendikalarda yıkımın faturasına parasal katkı sağlamalıdır.
9- Gezi Parkı eylemcilerine her türlü gıda yardımının ulaştırılmasını adeta vatani bir görev bilen İngiliz şirketi MİGROS’ta 100 trilyonluk zararın ödenmesinde pay sahibi olmalıdır.
10- Ve Aydın Doğan elindeki medya organları ile Taksim Gezi Parkı eylemcilerine ciddi bir destek vermiş ve onların yaptıklarından maddi ve manevi sorumluluk taşıyor. Böyle bir vasatta eylemcilerin zararlarının karşılanmasında kendisinden ciddi bir kaynak aktarması beklenmelidir.
Bu arada Taksim’in en büyük destekçisi ve dökülen her damla kanda ve yakılan yıkılan her parçada sorumluluğu olan Doğu Perinçek ve İşçi Partisi ile tahrikçilerin en büyük moral kaynağı ve ateşleyici gücü Ulusal Kanal için sadece ceza davaları gündeme gelebilir. Zira onların bu zararı karşılayabilecek paraları olduğunu sanmıyorum. Onlar bu eylemde katalizör-taşeron olarak rol almışlardır.
Biz, Taksim Gezi Parkı eylemlerinin şu anda tespit edilen 100 trilyon liralık zararın bahsi geçen kaynaklardan rahatça tahsil edilebileceğini düşünüyoruz.
Haydi beyler, pamuk eller cebe!