Mısır’da asıl devrim şimdi başladı
Mısır’daki gelişmeler ve ülkenin geleceği dünya başkentlerinde tartışılıyor.
Müslüman Kardeşlerin çağrısına kulak veren Mısır halkının; Mursi’nin devrilmesine rıza göstermemesi ve onun yeniden göreve getirilmesi için kararlılık sergilemesi, darbecileri sarstı. Ülke genelinde milyonların sokaklarda direnişe geçmesini korku vererek sindirmeye çalışan darbeciler; göstericilere karşı silah kullanmaktan çekinmediler.
Sabah namazını kılan göstericilere planlı bir şekilde saldırıldı ve toplu katliam gerçekleştirildi. Önce bomba atıldı ardından namaz kılan kalabalık tarandı. Kelimenin tam anlamıyla bir vahşet sergilendi ve meydan kana bulandı.
Verilen emre uymayan ve kendi halkına kurşunlamak istemeyen iki asker bu operasyonu yöneten Cuntacı komutanın talimatıyla askerlerin ve halkın önünde kurşunlandı. Ancak darbeciler bu olayı; “Karargâha saldırıldı… Karargâha girmek isteyen silahlı grup askerlerimizi öldürdü” şeklinde lanse ederek, kirli ve alçakça bir propaganda yaptılar.
Fakat, teknoloji bu oyunların deşifre olmasını sağladı. Çok sayıda resim ve kamera görüntüsü, darbecilerin Suriye ordusunun bir benzerini sergileyerek kendi halkını katlettiğini açıkça göstermiştir. Geçen her gün Mısır ordusunun durumu artık kontrol altında tutamayacağı ve “barışçıl bir iktidar değişikliği” vaatlerini gerçekleştiremeyecekleri anlaşılmıştır.
İhvan hareketinin öncülüğündeki direnişin gücü, Başbakan adayı üzerinde uzlaşma sağlanamamış olması. Sina Yarımadası’nın kuzeyinde patlak veren şiddet ortamı ve Ordunun halka yönelik katliamı darbe koalisyonunu sarstı ve böldü.
Ekonomideki yapısal sorunlar sürüyor, yoksulluk artıyor, “generallere ise güvenilemez” sesleri sokaklarda yükseliyor. Darbenin meydanlardaki destekçileri olan Muhalefet cephesi oyuna geldiklerini anladıkça Tahrir boşalıyor. Çünkü onlar Darbe sonrası hemen seçime gidileceği ve yeni bir Cumhurbaşkanı, yeni bir anayasa ve yeni bir hükümetin seçimle oluşacağına inanmışlardı.
Darbe destekçisi Mısır El-Ezher Üniversitesi Şeyhi Ahmed et-Tayyib ile “Selefi Hareketi”nin Nur Partisi geçici hükümetin oluşumuna itirazları ile ordunun halka yönelik katliamlarını sebep göstererek darbeye desteklerini geri çektiler.
Şimdi herkes “Bundan sonra ne olacak?” sorusunu soruyor.
Önümüzdeki aylarda Mısır’da gerilim daha da artacağa benziyor. Başta Müslüman Kardeşlere yönelik tutuklamalar sürecek ve bir taraftan da askerî davalar devam edecek. Darbeciler çıldırtınca çıldıracak ve göstericilere yeniden şiddet uygulanacaktır. Bunlarla beraber acımasız biçimde toplu katliamların da yaşanması ihtimal dâhilindedir.
Mısır Geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur, anayasa değişikliği ve seçim takvimini açıkladı. Takvimde, 2014 başında parlamento seçimleri yapılması öngörülüyor. Eğer planlandığı şekliyle seçimler yapılacak olursa; bu seçimleri ordu ile işbirliği yapmaya hazır siyasi güçler kazanacak.
Fakat tüm bunlara karşı itiraz ve şanlı direniş artarak devam edecektir. Belki değil, kuvvetle muhtemeldir ki; Darbeciler ya kaçacak veya bir iç hesaplaşma sonucu yeni bir uzlaşma yolu açılacak.
Darbeye karşı direnen Mısırlıların dedikleri gibi “Devrim yeni başladı.”
BATI NEDEN “DARBE” DEMEDİ?
“Batı için değerler ve ilkeler değil, çıkarlar dikkate alınır ve siyasi tavır belirlenir”.
Bu konuda; ABD’nin ve AB’nin kısacası Batı’nın Mısır’da ordu tarafından demokrasiye gerçekleştirilen müdahaleyi “darbe” olarak değerlendirmekten kaçınması bir örnektir.
Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, ABD’nin Mısır’da ordunun yönetime el koymasını “darbe” olarak nitelendirmemesiyle ilgili olarak, “Çünkü, hedefimiz konusunda dikkatli olmaya ihtiyacımız var. Bu da (hedefimiz) Mısır halkına demokrasiye geçişlerinde yardım etmek ve ulusal güvenlik çıkarlarımıza bağlılığımızı sürdürmek” demektedir.
Bu tavır ve siyasi yaklaşım; Batı’nın iki yüzlülüğünü göstermektedir.
Diğer bir gerçek şudur;
Batı felsefesinde ve bakış açısında, İslam ve Müslümanların yanında İsrail’in güvenliği ve Batı’nın çıkarları söz konusu olduğunda demokrasi, insan hakları ve özgürlükler gibi değerlerin önemi kalmaz.
Bu durum; Bosna Hersek’te sürdürülen soykırımların finali olarak kabul edilen Srebrenica’da 8372 müslüman Boşnak’ın katledilişinde, Gazze’de, Arakan’da, Afganistan ve daha birçok yerde görülmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.