Gezi zekalı akreplerden ne zaman kurtulacağız?
Taksim Gezi Parkı ve Mısır’da yaşanan firavun katliamları sırasında medyanın gücü bir kere daha gündemimize geldi. Resmen bir sihirli değnek gibi olayların üzerinde gezinen medya; siyahı beyaz, yeşili mavi gösterebiliyordu. Kral çıplak diyen kanal sayısı oldukça azdı. Bu olayları en doğru şekilde duyuran kanallar arasında Samanyolu TV, TGRT’nin kanalları, ÜLKE TV, HABER TÜRK, KANAL 7, Beyaz TV ve Rehber TV’yi sayabiliriz.
Bilhassa Melih Gökçek’in elinde adeta bir silaha dönüşen Beyaz TV’nin Taksim Gezi Parkı’ndaki şehir eşkıyalarının ipliğini pazara çıkarmadaki ustalığını takdir etmemek mümkün değil. Gökçek, Gezi olayları sırasında Doğu Perinçek’in ULUSAL KANAL’ı ve CHP’nin HALK TV’sinin akıttığı zehire karşı sürekli panzehir üretmiş ve bu kanalların yaptığı isyan çağrılarını bastıran daha güçlü bir ses olmuştur, can-ı gönülden alkışlıyoruz.
Aynı Gökçek, 1 ay içerisinde Anadolu’daki yerel kanalları da dolaşarak, yanılmıyorsam 60’ın üzerinde TV’de Gezi zekalıları deşifre ederek bir rekora da imza atmıştır. Ve bir diğer hizmeti de Gezi zekalıların Ankara’da arkalarında bıraktıkları savaş sonrası görüntülerini andıran tahrip edilmiş, otomobiller, otobüs durakları, reklam panoları, sökülmüş kaldırım taşları, eşkıyaların sapanları, demir bilyaları, gaz maskeleri ve halkı isyana çağıran afişler, bunların tümünü “Vandallar Müzesi” adı altında bir müzede sergileyecek ve onların kime hizmet ettiklerini bir kere daha dikkatlere sunacak.
Şimdi Gezi olayları ile ilgili olarak benim içimi acıtan bir başka noktayı sizlerle paylaşmak isterim. Efendim yandaş denilen medyadaki Gezi zekalıların bolluğu. Adamın istikbal endişesi var ve bir gün “O kanallarda da postum serili olsun, en, azından beni konuk olarak programlarına çağırsınlar, onlarla iyi geçineyim” diyerek bukalemun rolüne soyunmak! Ben artık bizi ne zaman sokacağı belli olmayan bu akrep ruhluların aramızdan ayıklanmasını bekliyorum. Her devrin adamı olanlar ayıklansınlar ve biz de dostumuzu düşmanımızı bilelim!
Alın size bir örnek daha...
Tüm programlarını severek izlediğim ve önemli bir boşluğu doldurduğuna inandığım ÜLKE TV’de gülün dikeni gibi bir program, ARAFTA SORULAR sunucu Esra Elönü. Bu hanım kardeşimiz öncelikle soru sorma özürlü, bir türlü ne sorduğunu anlayamıyorsunuz.
Sadece Taksim Gezi Parkı ile ilgili sorulara geldi mi, dili çözülüyor ve dosdoğru soruyu sorabiliyor. O zaman zannediyorsunuz ki ÜLKE TV’de değil, ya KANAL D’desiniz, ya da CNN TÜRK’tesiniz. Yanılmıyorsam ilk programı idi ve konuğu Hakan Albayrak’tı. Bu arkadaş taneli başak bir gazeteci. Türkiye ve dünya meselelerine İslami ve insani açıdan nefis yorumlar getiriyor. Elönü’nünse niyeti başka, onu Gezi olayları hakkında abuk-sabuk konuşturmak. Soruya bak, hizaya gel, “Taksim’de yaşananları, Erdoğan’a bir şefkat tokadı olarak algılayabilir miyiz?” Kibarca cevabını alıyor ve oturuyor yerine.
Ertesi hafta konuğu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek. Aklı sıra Gökçek’e de aynı çalımı atıyor Elönü. Yine Taksim Gezi olayları. Soruya bakın lütfen: “Sayın Gökçek Taksim Gezi Parkı’nda Ayşe Teyze, Emine Hala, Ahmet Amca vardı.” Yani muhtereme, Gökçek’e Gezi Parkı’nı dolduranların düpedüz halktan kişiler olduklarını ima edior, hayır, hayır ima filan etmiyor, bizzat şahitlik yapıyor. Zat-ı alileri sanki Gezi Parkı eylemcilerinin ÜLKE TV’ye gönderdikleri bir sözcü. Tabii Melih Gökçek’ten şefkat tokadını(!) yiyor. Gökçek kaçın kurrası... Program sonuna kadar kullanıyor, hem de Elönü’nün istemediği cevapları görüntüler eşliğinde vererek.
Bir başka yüzkarası kanal da MEHTAP TV. Orada nasıl program yaptırıldığını bir türlü anlayamadığım, nasıl bir hesabın ürünü olduğunu hafsalamın almadığı Şahin Alpay, Mehmet Altan, Eser Karakaş, ayrı bir yazı konusu. Hazretler, bu iktidarın altını oyuyor, dinamit döşüyor ve Fethullah Hoca’nın kanalında baştacı. Yani Taraf Gazetesi’ne lojistik destek sağlayan zihniyetin içerdeki yansıması.
Ben şahsen Gezi Parkı olaylarının bir turnusol kağıdı vazifesi gördüğünü ve bilhassa medya mensupları açısından bir samimiyet testi olduğunu, o yüzden de ihanet odaklı bu organize eylemde rol alan ya da “Bir gün o kanallarda da boy gösteririm endişesi ile” onların değirmenine su taşıyan, onları masum gösterme alçaklığında bulunanların teker teker ayıklanarak layık oldukları yere iade edilmelerini diliyorum. Velev ki bu ihaneti alkışlayanlar başörtülü olsunlar! Artık akrepler tarafından sokulmaya tahammülümüz kalmamıştır.