Ortadoğu’da hareketlenen fay hatları
Ortadoğu’da saldırıların, işgalin ve iç çatışmaların yol açtığı ölümler, yaşanan yıkım ve insanlık dramı her geçen gün daha da büyüyor... Barış yönünde atılan adımların tümü sonuçsuz kaldı. İnsanlık adına utanç verici bu tablo karşısında BM, AB, NATO ve Uluslararası Toplum; ihanet derecesinde bir acziyet içindedir.
Bölge ile ilgili genel kanı; Arap ülkelerinin dikta yönetimlerinden kurtulmasından sonra, doğrudan demokrasiye geçişi getireceği yönündeydi. Ancak beklenen olmadı.
Uzun süre diktatörler tarafından yönetilmiş bu toplumlarda, fikirlerin açıkça analiz edilmesi, özgür ve barışçıl fikir alışverişi gibi bir geleneğin olmayışı önemli bir sebeptir. Her şeye rağmen “Arap Baharı” olarak adlandırılan Mağrip ülkelerindeki halk devrimleri gerçekleşmiş ve demokrasi yolunda yeni bir kapı açılmış oldu. Demokratik seçimlerle, bu ülkeler, tarihinde ilk defa kendi iradeleriyle yönetimleri oluşturdular.
Ancak Batı emperyalizmi iktidara gelen İslam referanslı siyasi kadroları içine sindirememiş ve onları tasfiyesi amacıyla operasyonlar başlatmıştır. Bunun en belirgin örneği ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Mısır Ordusu’nun seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirerek ‘demokrasiyi geri getirdi” şeklindeki küstahça açıklamalarıdır.
Bu gün bölgede bu operasyonun sancıları yaşanmaktadır.
Mısır’ da bundan sonra ne olur?
Mısır’da gerçekleştirilen askeri darbe ile ülke, içinden çıkılması zor bir sürece sürüklenmiştir.
Herkes “Peki bundan sonra ne olacak…” sorusunu soruyor.
Darbeciler bu direnişi kırmak için tüm hilelerle başvuracak ve baskılarını arttıracak olsalar da İhvan hareketinin öncülüğünde başlatılan barışçıl gösteriler taviz verilmeden sürecektir.
Şimdiye kadar yapılan ve toplu katliamlarla sonuçlanan müdahaleler yine yapılabilir ve belki de daha büyük katliamlar da yaşanabilir. Fakat yine direniş bitmez aksine güç kazanır.
Direnişi kıramayan darbeciler uzlaşma adına yeni bir diyalog için kapıları aralamaya mecbur kalacaklardır. İhvanı tatmin eden ve halkın kabul edeceği bir yol bulmak için tavizler verilerek halka rağmen başlatılan darbeci politikalarda vazgeçilecektir.
Belki bu kapının açılıp ortak bir zeminde uzlaşı sağlamak adına El Sisi’ye içten bir darbe yapılması bile ihtimal dâhilindedir.
Tunus’ta Karşı Devrim Arayışı…
Tunus’ta Mısır benzeri bir karşı devrim oyunları tezgahlanıyor. Altı ay içinde iki siyasi lider katledilerek siyasi dengeler sarsılmıştır. Kışkırtılmış kitleler üzerinden iktidar iftiraya zorlanıyor. Ekonomi kelimenin tam anlamıyla bir iflasın eşiğine gelmiş.
Suriye’de de Belirsizlik Hakim
Suriye’de savaşan iki grup var. Suriye ordusu ile Özgür Suriye Ordusu. Savaşa dışarıdan iki ayrı destek var. Diktatör Esed ve Baas rejimine karşı direnişi mali ve lojistik olarak desteklemek için ABD’de oluşturulan Suriye Destek Grubu. Diğeri ise Şam Yönetiminin Dostlarının oluşturduğu karşı cephe.
İran, Lübnan Hizbullah’ı ve Rusya ile Çin’den oluşan Şam yönetimi dostları grubunun desteği sayesinde Suriye ordusu ülke genelinde kontrolü yeniden ele geçirmek için önemli noktalara yönelik ilerleyişini sürdürüyor. Kısacası Arap Baharının Suriye ayağında oyun içinde oyun devam ediyor.
Bir diğer olumsuz ayrıntı…
ABD ve AB baskıları sonucu Suriye rejimine karşı savaşan İslamcı akımların Özgür Suriye Ordusu içinden arındırılması için başlatılan girişimlerdir. Bu girişim ÖSO içinde bir kavganın başlamasına sebep oldu. Bu iç kavga Özgür Suriye Ordusunu zayıflattı ve Esed güçlerinin ilerleyişini kolaylaştırdı. Egemen güçler İsrail’in güvenliği ve kendi çıkarları açısından İslamcı akımların Suriye’nin geleceğinde söz hakkına sahip olmalarını istemiyor.
Filistin İle İsrail’in Zoraki Buluşması
Arap Baharına sahne olan ülkelerde olup bitenler, Ortadoğu’nun yıllanmış İsrail-Filistin uyuşmazlığını da geri plana itmiş oldu. Ancak şimdilerde özel bir girişimle zoraki bir görüşme başlatılmıştır.
Diğer bir ifadeyle; İsrail ve Filistin doğrudan barış görüşmelerini başlatmak için yeniden masaya oturmadı, oturtuldular. İki tarafta da, yüz yüze gelip meseleyi diyalogla halletmek konusunda bir istek ve irade oluşmuş değil…
ABD Başkanı Obama’nın özel talimatlarıyla Dış İşleri Bakanı Kerry’nin inatçı mekik diplomasisi sonucu Filistin ile İsrail temsilcileri doğrudan barış görüşmelerine katılmaya mecbur edildi. Bunda ABD’nin baskıları kadar siyasi ve ekonomik yardımların önemli payı vardır.
Oysa taraflar bir araya gelmek istemiyorlar. Zaten şu an taraflardan birinin, diğerini memnun edecek bir şey sunacağına dair bir işaret yok.
Sonuç Olarak…
Kışkırtmalar ve yönlendirmeler sonucu oluşan kaos ortamının sebep olduğu siyasi istikrarsızlık ile ekonomik zayıflama Ortadoğu halklarını gerdikçe geriyor. Bütün bu gelişmeler o operasyonun birer parçalarıdır.
Anlaşılan o ki; siyasi kargaşa ve şiddetten kısa zamanda kurtaramayacak.
Ortadoğu’da Emperyalist güçlerin planladıkları yeni yapılanma ve değişim sürecinde belirsizlikler dolu. Ancak bu karmaşa içinde, bilineni kadar bilinmeyeni olan, derinin derinindeki bir gizli gücün Ortadoğu’da fay hatlarını harekete geçirildiği gerçeği artık kabul edilmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.