İİT mi alırsınız D8 mi?
Şöyle bir durup başımızı kollarımız arasına alıp da salim kafayla düşündüğümüzde her geçen gün biraz daha kuşatıldığımızı görüyor ve hissediyoruz. Günlerimiz, “Teknik imkânlar gün geçtikçe genişliyor!”, “Dünya her geçen gün biraz daha globalleşiyor!”, “İnsanlığın refah düzeyi her geçen gün daha da artıyor!” martavallarını dinlemekle geçiyor ama gerçekte Müslümanlar olarak hayat alanımız her geçen gün biraz daha daralıyor, çaresizliğimiz her geçen dakika büyüyüp Balkanları, Asya’yı, Afrika’yı, Ortadoğu’yu, Uzakdoğu’yu, Çin’i velhasıl topyekün bir doğuyu kuşatıyor. Ellerimiz kollarımız bağlanıyor ve her geçen dakika yeni ve daha kuvvetli bir düğümle alabildiğine kısıtlanıyor hareket kabiliyetimiz. İplerin emin ellerde olduğu fısıldanıyor kulaklarımıza inceden ancak hergün yeni bir tecrübeyle bir kez daha kırılıyor umutlarımız, hergün yeni ve daha kanlı bir işgalle bin parçaya bölünüyor yüreklerimiz.
Zulüm ve zalime karşı kuşanılan yiğit tavrı görünce heyecanlanıyor ancak her şeyin bir işaretle başlayıp bir işaretle bittiğini görünce umut kocaman bir yumru olup boğazımıza saplanıyor kalıyor, yutkunuyor ve derin bir “ahh!” çekiyoruz. Aynı tavrı neden Irak’ta göster(e)mediğimiz ya da neden Doğu Türkistanlıların kökünü kurutmaya and içmiş katilleri kırmızı halılarla karşılamak zorunda kaldığımız ve hatta en az zayiatla ülkelerine dönmeleri için dua ettiğimiz kahraman askerler(!) geliyor aklımıza ve bu yalancı bahara dahi olsun, sevinemiyoruz.
***
Hükümet üyeleri ağız birliği etmiş günlerdir İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nu eleştiriyor. Öyle ki yoldan geçenler İhsanoğlu’nu Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ya da ABD Başkanı sanacak. Yoksa dünyadaki tüm Müslüman ülkeleri kucaklayan bir İslam Birliği kuruldu da bizim mi haberimiz yok? Hükümetin, dünya siyasetinde sadra şifa en küçük bir etkinliğinin bile ol(a)madığı kuruluşundan bu yana dile getirilip durulan bir teşkilatın genel sekreterine saldırmakla ne elde etmeye çalıştığını düşünüyorum günlerdir.
Hükümet üyelerinin bu çıkışları bana Koca Ragıp Paşa’nın dilimize pelesenk olmuş meşhur ''Şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söyler.'' cümlesini hatırlattı. Bugüne kadar darbeye darbe demek ve Mursi için söz verdiği 1 milyar dolarlık yardım dilimini askıya almaktan başka hiçbir icraat yap(a)mayan hükümet üyeleri, İhsanoğlu için yaptıkları eleştirilerle adeta bu başarısızlıklarını itiraf etmişlerdir. Büyükelçinin çekilmesi ve askeri anlaşmalar başta olmak üzere Mısır’la yapılan tüm anlaşmaların askıya alınması talepleri her yerde yüksek sesle dile getirilmesine rağmen bugüne kadar bu yönde en ufak bir adım atmayan hükümet, sanki Mısır’da yaşananların tüm sorumlusu İhsanoğlu imiş gibi, üstelik bugüne kadar çok da iyi ilişkiler içinde oldukları uluslararası önemli bir kişiliği harcamayı göze alabilmişlerdir. İhsanoğlu’na gösterdiğiniz tavrı, neden dünyaya meydan okuyan ve darbecilere “Tüm imkânlarımızla arkanızdayız!” mesajı veren Suudi yetkililere göster(e)miyorsunuz?
Tüm dünyada bilinen bir gerçektir ki uluslararası bütün örgütler, örgütü kuran ya da örgüt içinde gerek nüfusu gerekse de ekonomik ve stratejik gücü nedeniyle etkin olan ülkeler tarafından yönetilir, yönlendirilir. Birleşmiş Milletler ve NATO için Amerika, Avrupa Birliği için de Almanya ve Fransa bu konumdadır. Aynı şey İİT ve Suudi Arabistan ilişkisi için de geçerlidir. Örgütün en büyük finansörünün Suud ailesi ve genel merkezinin de Riyad olduğu dikkate alınırsa zaten paramparça bir halde bulunan ve bayramları birlikte kutlamak gibi en küçük meselelerde bile bir araya gelemeyen bir İslam dünyasının esasen asıl amacı da buna hizmet etmek olan bir teşkilatından daha fazla ne beklenebilirdi ki?
“Ben olsaydım, çıkar tarih önünde böyle bir onursuzluğu içime sindiremem der ve istifayı basardım!” diye haykırıp gürleyenler, başını elleri arasına koyup şu yakıcı sorulara cevap vermeliler:
-Ekmeleddin İhsanoğlu örgütün katliamlarla ilgili gerekli kınayıcı açıklamalara ek olarak darbecilerle Mursi arasında arabuluculuk teklifi de yaptıklarını ve Mursi’nin serbest bırakılması için girişimlerde bulunduklarını açıkladı. Peki siz Türk hükümeti olarak bugüne kadar Mısır’a karşı hangi yaptırım kararını aldınız?
-İhsanoğlu, BM Güvenlik Konseyi’nin üç üyesinin önerisiyle Mısır’daki gelişmelerle ilgili olarak olağanüstü toplandığını ancak İİT üyesi 57 İslam ülkesinin hiçbirinden bugüne kadar kendilerine Mısır’la ilgili bir toplantı talebi gelmediğini açıkladı. Neden İslam ülkelerinin ağabeyi mesabesinde olan Türkiye, önemli bir üyesi olarak İİT’den böyle bir talepte bulunmadı?
-Madem İslam birliğine bu kadar meraklısınız o halde neden 28 Şubat’ın en önemli sebepleri arasında sayılan ve “Yolunu takip ediyoruz!” dediğiniz merhum Erbakan tarafından İİT’nin önemli bir alternatifi olarak kurulan ve kurucu üye olarak dizginlerini de elinizde bulundurabileceğiniz D8’i yok olmaya mahkum ettiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.