Restorasyonlara uğrayasın
AK Parti ile CHP arasında uzunca bir süre devam eden görüşmelerin koalisyonla sonuçlanmadığının açıklanması, bir nevi malumun ilamı oldu. AK Parti baştan itibaren zaten görüşmelerin “istikşafi” nitelikte olduğunu vurgulamış, koalisyona pek de gönüllü olmadığını açıkça ortaya koymuştu. O yüzden görüşmelerden bir koalisyon kararı çıkmaması, sanırım pek az kişi ve küçük bir zümre hariç hiç kimse için sürpriz olmadı. Ancak MHP, seçimlerin ardından ortaya tavırlarla ülkeyi yeni pek çok sürprize daha sürükleyecek gibi görünüyor.
MHP’nin, daha doğrusu Bahçeli’nin koalisyonu en çok oy alan iki büyük partinin kurması yönündeki çağrısını bir yere kadar demokratik bir olgunluk olarak okumak mümkün(dü.) Ancak tabanda destek bulmayan, tavanda da anlaşma zemini bulunmadığı ortaya çıkan iki partinin koalisyon kurması gerektiği konusunda ısrarcı olmak, ya kuru, sığ, cahilce bir inatla ya da “benim iktidara gelmek gibi bir niyetim ve hedefim yok”la açıklanabilir. En basit tabirle seçmene ihanetle açıklanabilecek böyle bir hedef yoksunluğu da gidilecek ilk seçimde partiye acı bir fatura olarak dönecektir şüphesiz. Parti yetkilileri de bu faturanın farkında olmalı ki CHP ile AK Parti arasındaki koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından yeni bir seçime karşı olduklarını ve AK Parti ile görüşmeye açık olduklarını açıkladılar.
Her ne kadar tabanda AK Parti-CHP koalisyonuna göre daha çok destek görse de bir AK Parti-MHP koalisyonu ihtimali de hayli zayıf görünüyor. Bu yazıyı yazdığım saatlerde MHP’nin AK Parti ile koalisyon için açıkladığı 4 şart da hükümetin nasıl kurulamayacağının açıklaması niteliğinde adeta. Hükümetin çözüm sürecini bir kenara bırakıp PKK ile amansız bir mücadeleye giriştiği böylesi bir vasatta MHP’nin işi yokuşa süren bu tavırları devam eder ve sonuçta bu minval üzere seçime gidilirse MHP bugünkü oy oranını bile mumla arayabilir.
Bir de CHP’nin evlere şenlik tavrı var tabi. Rakamlar ve yapılan hizmetler ortadayken AK Parti’nin kendisiyle “lütfen” kuracağı muhtemel bir hükümete restorasyon hükümeti adını vermesi, ancak ve ancak bir özgüven patlamasıyla açıklanabilir. Bu durumda da bu özgüvenin kaynağı bir mesele olarak karşımıza çıkar. Ülke, 50 yıldır CHP hükümetlerinin yol açtığı enkazın restorasyonuyla meşgulken ve üstüne üstlük son yıllarda cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümetleri görev yapmışken şimdilerde kurulacak olası yeni bir hükümette küçük ortak olarak CHP’nin, neyi nasıl restore edeceği kolay anlaşılabilecek bir durum değil.
Düşündüm de CHP’nin restorasyonla ne kastettiğini anlayabileceğimiz bir yer var aslında, Bakara 11.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.