Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Duâ ve beddua vakti

Duâ ve beddua vakti

Ey Allah’ım! “Rabbimiz Allah’tır” deyip kulluğuna talip olduk.

Senden başka ilah ve ma’bûd tanımadık. Din ve nizam olarak sadece İslâm’a razı olduk.
Rasûl olarak Hz. Muhammed’e (s) inandık. Kur’an’ın bütün ahkâmına razı ve tabi olduk.
Ahiret gününe iman ettik; cennetini umduk, cehennem azabından sakındık; o büyük günün (11/3), o kuşatıcı günün (11/84); o kötü, en kötü günün (13/21), o çok acıklı günün (11/26); o çağrışıp-bağrışma gününün (4/32), o şerri salgın günün (76/7); o yüreklerin ve gözlerin ters döneceği günün (24/37) korkunç azabından (17/57); acı azabından (51/37); daimi azabından (25/65) korktuk…

Bizi Cehennemin o dehşetli azabından, o korkunç alevli ateşinden koru Allah’ım!..
“Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rezil ve zelil etmişsindir. Zalimlerin ise hiçbir yardımcıları yoktur.” (3/192) Kıyamet günü bizi perişan etme Allah’ım!.. (3/194)

“Ey Rabbimiz! Kuşku yok ki biz ‘Rabbinize iman edin’ diye seslenen bir davetçiyi işittik ve hemen iman ettik...” (3/193) Ümmet olarak: ‘Rabbimiz Allah’tır’ dediğimiz için, senin yolunda eziyete ve saldırıya uğradık; yurtlarımızdan sürüldük; katliama uğradık (3/195); inkârcılardan pek çok incitici söz işittik (3/186); Alaya alındık (15/11-12), horlandık ve aşağılandık (43/ 7,47); tehdit edildik ve korkutulduk (7/86); zulme uğradık ve zayıf düşürüldük (14/13-14); öldürüldük ve öldürülüyoruz!
Ya Rabbi, mazlumlar adına “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye yalvarıp yakarıyoruz?
“Dikkat edin! Allah’ın yardımı yakındır!” (2/214) buyuruyorsun; yardımını acilen gönder Allah’ım!

Ey Hayr’ün-Nasirîn: Yardım edenlerin en hayırlısı (3/150)! Ey Müste’ân: Yalnız kendisinden yardım istenilen (12/18; 21/112)! Ey Hâfiz (12/64)! Ey Kadîr (2/20,106,109…)! Ey Muktedir (18/45)! Ey Kavî (8/52; 11/66…)!
Nusret; yardım ve zafer sadece Sen’dendir; Azîz ve Hakîm olan (8/10) yalnızca Sensin Allah’ım!

Zalimler ve bozguncular gürûhuna karşı bize yardım et! (29/30) Kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et! (2/286) Bizi yalnız bırakma Allah’ım! (21/89) Biliyoruz; Sen kiminle beraber olursan ona korku yok! Üzüntü de yok! Bizi “Korkma! Allah bizimle beraberdir!” (9/40) ayetinin sırrına erdir Allah’ım!

Bize katından koruyucular, yardımcılar gönder! (4/75) Bizi zalimler elinde rezil/zelil eyleme! (10/85) Bizi kâfirlerin elinde oyuncak eyleme! (60/5) Üzerimizden inkârcıların baskısını kaldır Allah’ım! (4/84)

Ey Hayr’ül-Mâkirîn; plânı, tuzağı en üstün, en hayırlı, en iyi olan (3/54; 8/30)! Onların inananlar ve insanlar için hazırladıkları tuzakları boşa çıkar (14/46); bunları kendi başlarına geçir Allah’ım! (3/54, 8/30)

Ey Azîzün Züntikâm; daima galip ve yüce intikam sahibi (3/4; 5/95; 14/47; 39/38)! Zulme ve katliama uğrayan mustaz’afların intikamını, zalim ve katillerden, şu mazlumların eliyle Sen alıver Allah’ım!

Allah’a, Rasûl’üne ve mümin kullarına savaş açanları bu dünyada rezil ve zelil eyle Allah’ım! (5/33)

Ey Şedîd’ül-Azâb! (2/165) Ey Şedîd’ül-İkâb! (13/6) Ey Şedîd’ül-Mihâl! (13/13) Azâbı, cezâsı, tuzağı en şiddetli olan! Katil zâlimlere, kâfirlere ve münafıklara çetin ve şiddetli azâbını göster Allah’ım!

Firavun ordularını, Ebrehe’nin ordularını “görünmez ordularınla” (33/9), “Ebâbil kuşlarınla” (105/3) yerle bir ettiğin gibi; bugün Müslümanlara kan kusturan zalim orduları da helâk eyle Allah’ım!

Ya Rabbi! “Onlar acıklı azabı görmeden iman etmezler. İnsanları Allah’ın yolundan saptıranların saltanatlarını silip süpür (yerin dibine batır) ve acıklı azabınla onların kalplerine korku sal!” (10/88)
“Rabbim, yeryüzünde egemen olan inkârcılardan hiç kimseyi sağ bırakma! Çünkü onları bırakırsan, sana kulluk edenleri saptırırlar ve yalnızca fesatçı/inatçı nankörlere hayat verirler!” (71/26-27)

“Zulüm işleyenleri Sen her zaman helâke uğrat/onların sadece helâkını artır!” Allah’ım! (71/28)

Ey gücü her şeye yeten, her şeye kâdir olan Allah’ım! Ey Mâlik’ül Mülk; egemenliğin gerçek sahibi! Sen egemenliği dilediğine verir, dilediğinden alırsın! Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın! (3/26) Masum kullarını alçakça katledenlere, o masum mazlumların eliyle bu dünyada da azâb eyle!

Ey Serî’ül-Hisâb; hesabı çabucak gören (2/202; 3/19, 199…)! Ey Vâhid’ül-Kahhâr; kahru perîşân eden yegâne güç sahibi (12/39; 13/16; 14/48…)! Ey Cebbâr; İstediğini zorla yaptıran (59/23) Rabbim!

Zâlim inkârcıları ve katil bozguncuları kahru perişan eyle! Onların azabını geciktirme Allah’ım!


Rabbimiz! Biliyor ve inanıyoruz ki “İstikbal muttakilerindir!” (7/128) Bizi muttakilerden eyle!

“Kim Allah’a karşı takvâlı olursa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir/açar/yaratır.” (65/2) buyuruyorsun.

Ümmet-i Muhammed’e takva; sorumluluk bilinci ver; şu sıkıntılardan bir çıkış yolu göster Allah’ım!

Mümin kullarına merhamet eyle! Bize acı! Bizi bağışla! Rahmetini esirgeme üzerimizden…
V’el-hamdü lillahi Rabbil Âlemîn! (Ve hamd, Alemlerin Rabbi Allah’adır!) Âmîn!
(NOT: Saraçhane Parkında Mısır ve Suriye mazlumlarına dua, zalimlere beddua için okuduğum metindir.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Abdullah Yıldız Arşivi