Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Esad ve rejimini hedef almayan müdahale...

Esad ve rejimini hedef almayan müdahale...

Esad ve rejimini hedef almayan müdahale savaşın kızışarak yayılmasına sebep olur!..

İngiltere parlamentosundaki, Suriye’ye kimyasal silah kullanımdan dolayı yapılacak caydırma amaçlı kısmi askeri müdahale önergesi reddedilmiş ve Almanya Suriye operasyonuna katılmayacağını açıkladı. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen beraber hareket etmeye gönüllü ülkelerden oluşacak uluslararası bir koalisyon arayışı sürdürüyor.
Batı başkentlerinde olası bir müdahalenin sadece Suriye’nin askeri altyapısını tahrip etmekle sınırlı olacağı ve “rejime karşı bir darbe olmayacağı” garantisi veriliyor.
Anlaşılan o ki; Clinton yönetiminin 1998’de Kenya’da Amerikan büyükelçiliğinin bombalanmasından sonra Sudan ve Afganistan’a düzenlenen hava saldırılarının bir benzeri tekrarlanmış olacak.

Şu bir gerçek: Esad ve rejimini hedef almayan bir müdahale çok yanlış ve tehlikeli olur. Çünkü Suriye’ye olası “kısmi müdahale” kimyasal silah tehdidini ortadan kaldırmayacağı gibi iç savaşı daha da kızıştıracaktır.

Doğru olan; yapılacak müdahale sorunu kökten çözüme kavuşturacak olanıdır.
Bu müdahale; Esad ve çetesini kesin bitirecek güçte ve sertlikte olmalı, yani müdahale rejimi yok etmeli ve Esad ve çetesini mutlaka bertaraf etmelidir. Aksi halde: Suriye ordusu tam çökertilip rejim yok edilmez ise kendi halkına karşı kimyasal silah kullanan diktatör Esad ve çetesi Türkiye, Ürdün, Lübnan ve İsrail’e karşı kullanmakta tereddüt etmez. İşte o zaman savaş bölgeye yayılır ve o vahşetin müsebbibi Batılılar olur.
Diğer bir yanlış şudur: Esad ve çetesinin hiç başka bir suçu yokmuş gibi sadece 21 Ağustos’ta Şam’ın Guta bölgesine kimyasal saldırısından, yani “uluslararası hukuku çiğnemekten” Şam yönetimin sorumlu tutularak cezalandırılmak istenmesidir.

Halbuki Esad ve çetesi bugüne kadar 100 bin savunmasız sivil insanı katletti. 2.5 milyon Suriyeliyi canını kurtarmak için komşu ülkelere sığınmak zorunda bıraktı. Beş milyon insanı ülke içinde göç etmek zorunda bıraktı. Rejimi korumak ve iktidarda kalma uğruna tüm bu suçların yanında ülkenin alt yapısını çökerten bombardımanlarla şehirler ve kasabaları yakıp yıktı.

Bunların her biri vahşet ve ihanettir. Ayrıca bu yapılanların her biri “insanlığa karşı işlenmiş suçlardır”

Kaldı ki; bu süreçte rejime karşı savaşan muhalifler defalarca Esad yönetiminin sivillere yönelik kimyasal silah kullandığını ve kimyasal silahlarla yaralanan, ölen, yüzlerce kişilerin olduğunu belgelemişti.

Kısacası; Esad ve Çetesi üç yıl içinde aşmadığı “kırmızı çizgi” ve çiğnemediği “uluslararası hukuk” kalmadı.

EGEMEN GÜÇLER SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTEMİYOR

Şimdiye kadar yaşanan olaylara bakıldığında Suriye’ye bir “insani müdahale” hakkının çoktan doğduğu ancak; BM-Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Toplum’un yanlış tavırları ve bölgeye yönelik egemen güçlerin çıkar pazarlıkları sonucu müdahale edilmediği çok açıktır...

BM-GK kararı olmadan Batılı güçlerin öncülüğünde oluşacak olan “gönüllüler koalisyonu” tarafından yapılması planlanan müdahalenin de; Esad güçlerini yok edip, akan kanı durdurmaya yönelik olmadığı anlaşılmaktadır.

Batılı güçlerin sergilediği politik tutum gösteriyor ki; Suriye’de iç savaşın devamı istenmektedir. Amerika başta olmak üzere Batı, kimyasal silahları her zaman bahane ederek saldırı ve işgal için malzeme olarak kullanmıştır.

Nitekim, ABD ve müttefikleri bazen askeri müdahaleyi insani yardım kılığına sokarak bazen ise kimyasal silah kullanımı, terör ve benzeri suçlamalar ve bahaneler ileri sürülerek Sudan, Afganistan, Irak, Libya, Mali, Yemen, Somali ve Pakistan’ın ardından Batı’nın son 15 yıl içinde Arap ve Müslüman ülkelere sekiz askeri müdahalesi olmuştur.
Şimdi, Şam yönetimi tarafından kullanıldığı kesin olarak tespit edildiği halde Beşşar Esad ve çetesinin neden hedef alınmadığı ve savaşın neden sonlandırılmak istenmediği gerçekten irdelenmeli ve gerçekler dünya kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Egemen güçlerin asıl amacı; diktatörü devirmek ve savaşı durdurmak değil, asıl hedef; Suriye’yi tüm kurumlarıyla yok etmek, bölgedeki etkilerini arttırmak için savaşı kızıştırmak ve en nihayetinde Suriye’nin Esad sonrasında İslamcı akımların Şam yönetiminde söz hakkına sahip olmasını önleyerek suretiyle İsrail’in güvenliğini sağlamaktır.

TÜRKİYE MÜDAHALEYE DESTEK VERMELİ
Türkiye’nin birinci gündemi olmaya devam eden Suriye krizini tartışıyor. “4 Ekim 2012’de çıkarılan tezkere yeterlidir” diyen hükümet ile karşı çıkan muhalefet partileri arasındaki farklı yorum ve tartışmalar sürmektedir.

Bu konuda hükümetin; siyasi tavrını değiştirecek zikzaklar yapmadan politikasını sürdürmesi dünya başkentlerinde ve İslam dünyasında büyük takdir toplamıştır. Bu siyasi tutumun ve duruşun ne kadar doğru olduğu “kimyasal kıyım” ve sürdürülen devlet terörünün sebep olduğu vahşet nedeniyle daha iyi anlaşılmaktadır. Hükümet bu tavrını sürdürmeli ve Suriye’deki mezalime son verecek her türlü müdahaleyi desteklemelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Mehmet Koçak Arşivi