Kadın imajı nasıl olmalıdır?
Kadın görüldüğü zaman ilk akla gelmesi gereken imaj, ana-cennet ilişkisinin ulviliği olmalıdır. Bu, Müslüman erkeğin değişmeyen ve hiçbir surette değiştirilemiyecek vasfıdır.
Kadın ilk görüldüğünde zihinde cinselliğin oluşması ve kadının şehevi arzuyu tatmin edici bir meta olarak görülmesi ise çirkin bir vasıftır.
Müslümanın bakış tarzıyla kâfirin kadına bakış tarzı bu derece farklıdır. Kâfirin kadına bakış tarzı Müslüman erkeğe sirayet etmiş ise o erkek, üzerinde küfür vasıflarıyla yaşıyor demektir. Böylesi bir anlayış bu gibileri belâ durumuna düşürür. Bu münasebetle Müslümanlar küfrün ölçüsüzlükleriyle bir ömür boyu mücadele (cihad) etmekle vazifelidirler. Böylesine kutsal bir vazife ihmal edileliden bu yana toplumlara kötü ahlâk hakimiyet kurmuştur.
Müslüman kadınların, kâfir kadınlara benzemek gibi sefih bir yaşantı için yarışıyor olması Müslümanlardaki olması gereken kadın imajını alt-üst etmiştir. Bundan dolayı günümüzde kadın görüldüğü andan itibaren şehvet aracı olarak tahayyül edilir olmuştur.Bu, çok korkunç bir felâket konumuna gelmiştir.
Erkeğin gözünde şehvet aracı olarak canlanan kadın, yaşadığı tarzıyla kadınlığa en büyük ihaneti yapmaktadır. Giyimi, konuşma tarzı, göründüğü mekânları, ilişki bozuklukları, sınır tanımaz tavrıyla kadın şehvet aracı olduğunu telkin etmektedir. Türlü cazibedar donanımıyla insanı nefsi duyguların esiri haline getiren sefih medeniyet şehveti adeta putlaştırmakta, iffet, namus ve sadakati parça parça etmektedir.
Nerede kaldı Müslümanın bakış tarzı. Bu tarzı yıkan her kadın inancı, konumu ve durumu ne olursa olsun şeytandan aldığı lânetlenmiş örneği üzerinde taşımaktadır. Bundan dolayı da aşağılanmaya, sömürülmeye ve şehvet aracı görülmeye kendini mahkum etmiştir. Göğüs aralarını teşhir eden, bilmem nerelerini cazibedar hale getirip farkedilme telaşına kapılan her kadın, karşı cinse şehvet putu olduğunun sinyalini vermektedir.
Bu çark nasıl bozulur? Tek çaresi vardır. O da Kur’ân’ın emrettiği tesettür ölçülerine uymak ve ana olduğunun farkına varmaktır. Böylece kadın görüldüğünde ayağının altındaki cennet anahtarına sahip olmanın hürmeti ve hizmeti ön plana çıkar. Kadın layık olduğu mevkiyi ancak o zaman elde eder.
Günümüzde kadınlardaki tesettürsüzlük yüzde 90’lara varmıştır. Kadınlığa ait latif güzelliklerini ona buna arzedenler mutluluklarını habire katletmektedirler.
Hz.Adem (AS) ile başlayan peygamberlik müessesesi, insanoğlunun şehevi duygularına, semavi şer’i sınırlar koymuş, peygamberlerin bütün hayatı bunun mücadelesiyle geçmiştir. İşte peygamberlerin mücadele ettiği cazibedarlıkla tahrik etme hastalığı günümüzde insanlığı tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.
Sapıklığın önü açılmıştır. Homoseksüellik, lezbiyenlik, ensest gibi birçok sapıklık insanlığın başına belâ yapılmıştır. “Müslümanım” diyenler Kur’ân’ın iffet ve namus emrine daha ne zamana kadar muhalefet edecekler acaba diye hayretimizi gizleyemiyoruz.
Tesettür emrine riayet etmek bir kadının kadınlığa yapabileceği en büyük iyiliktir.Aksi halde kadın, “değersiz bir meta” olarak görülecektir.
Cinsellikte sınır tanımamak tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de sefih medeniyetin insanlığa karşı açtığı bir saldırıdır. Bu saldırının içinde Müslüman bulunmamalıdır. Bulunanlar da bunun bedelini dünyada ve ilâhi huzurda ağır ödeyeceklerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.