Almanya’da genel seçimler için geri sayım devam ediyor. Seçimlerin sonuçları Almanya kadar Avrupa Birliği’ni de yakından ilgilendiriyor. Bu sebeple tüm Avrupa seçim sonuçlarını büyük bir merakla bekliyor.

AB’ye aday üye sıfatımız, Almanya ile ticari ve siyasi ilişkilerimiz ve bu ülkede yaşayan yaklaşık 3 milyon vatandaşımızın varlığı nedeniyle seçim sonuçları bizim için de oldukça önemlidir. 
Almanya’da seçimin galibi şimdiden belli gibi, çok büyük sürpriz olmazsa Angela Merkel yarınki seçimlerden sonra da görevine devam edecek. Son dönemlerde AB üyesi ülkeler, içinden sıyrılıp çıkamadığı ekonomik krizler nedeniyle çok ciddi siyasi sarsıntılar geçirdi. Bu sarsıntılar birçok lideri tarihe gömdü. Şansölye Merkel bu liderlerin aksine bu süreçten oylarını arttırarak çıktı. 
Uluslararası arenada olaylara direkt müdahil olmadan, Amerika, Fransa ve İngiltere’den sonra, alınan kararlara sonradan entegre olmayı prensip edinen bir dış politika uygulayan Merkel, krize rağmen Alman ekonomisini güçlenmesini sağlayan başarılı ekonomik politikalar sebebi ile takdir edilmektedir. Bu sebeple Merkel yarınki seçimlerde alacağı artı oylarla bir kere daha rüştünü ispatlamış olacaktır.
Politik başarılarının yanında Başbakan Merkel, mütevazı yapısı, çok sade ve doğal tavırları ile heyecansız ama işini ciddiye alın bir kişilik olarak seçmen tarafından algılanıyor. Ayrıca; seçmenleri onu; Euro ve borç yönetimi konusunda da Brüksel’deki siyasete yön veren güçlü lider olarak kabul ediliyor. 
Ancak; Şansölye Merkel, Yunanistan, Kıbrıs ve İtalya ile İspanya başta olmak üzere daha birçok AB üyesi ülke vatandaşları tarafından, ekonomik krizden çıkma adına bu ülkelerde kemer sıkma politikalar uygulamaya mecbur ettiği için “sevilmeyen kadın” ilan edilmiştir.
Bütün bu başarılar yarınki seçimlerde Merkel’i tek başına iktidara taşımaya bilir. Mevcut koalisyonun işe devam etmesinin önündeki en büyük engel ise küçük ortak liberallerin durumu. Başbakan Merkel’in gönlünde yatan koalisyon ortağı bir nevi siyasî ölüm-kalım savaşı veriyor. Son dönemde yoğun kan kaybı yaşayan Hür Demokrat Parti’nin yüzde 5 barajını aşıp Federal Meclis’e girebileceği şüpheli.
Almanya’daki seçim sonuçları iki hatta üç partili koalisyonu zorunlu kılabilir. Almanların büyük çoğunluğu Sosyal Demokrat Parti ve Hristiyan Birlik Partilerinden (CDU&CSU) oluşan bir büyük koalisyonu istiyor. 

TÜRK KÖKENLİ ALMANLAR SEÇİMLERE MUTLAKA KATILMALI

2011 yılında Almanya’da yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre, 80,2 milyon nüfuslu bu ülkede yaklaşık 2,7 milyon Türk yaşıyor. Bu rakam, Almanya’nın göçmen kökenli vatandaşlarının yaklaşık beşte birine denk geliyor. 2,7 milyon Türk’ün yaklaşık 1,1 milyonu Almanya vatandaşı. Oy kullanma hakkına sahip olan Türk kökenli Almanya vatandaşlarının sayısı ise 700 bin civarında. Yarın ki seçimlerde farklı siyasi partilerde toplam 60 Türk aday yarışacak. Ancak Almanya’daki Türk siyasetçiler bu ülkedeki Türk seçmenin oy kullanmaya gitmediğinden yakınıyor. Burada seçimi boykot değil, ilgisizlik söz konusudur.

Alman vatandaşlığına geçmiş olsalar da onlar, Türkiye’deki politikaya ilgi duyuyorlar. Hâlbuki Almanya’daki Türk Toplumunun varlığı, huzur ve temel haklarının korunması için seçimlere katılmak çok önemlidir. 
Doğru olan seçime ilgi duymak ve katılmaktır. Çünkü Türk kökenli Alman seçimlerinde oy kullanma oranı yüzde 30’larda kalıyor. Bu da etkiyi azaltıyor.
Eğer tüm seçmenler oy kullanırsa o zaman Alman seçimlerinde Türkler denge gücünü elde ederler ve Alman politikacılarının tavrı ve tutumları değişir. Bu gerçekler dikkate alınarak tüm Türk kökenli Almanlar mutlaka oy kullanmalı

ALMAN SİYASETİNDE TÜRK PARTİSİ

Uzun yıllarını Almanya’da geçirmiş bir gazeteci olarak Almanya’daki dostlarımla hasbıhal ederken bana “siz şimdi Almanya’da olsanız kime oy verirdiniz. Hiç düşünmeden BİG yani 2010 yılında Köln kentinde kökenli Alman vatandaşlarının kurduğu Yenilik ve Adalet İttifakı Partisi (BİG)’e dedim. 

Neden mi? Çünkü; Almanya’nın kalkınmasına şerefli alın terleriyle katkı sağlayan Türk Toplumu artık bu ülkede bir siyasi güç olsun istiyorum da ondan.
Ayrıca; Yenilik ve Adalet İttifakı Partisi’nin kuruluşu elbette büyük başarı ancak ondan da başarılı olan; BİG’in federal seçimlere katılan ilk göçmen partisi olacak olmasıdır.