Demokratikleşme Paketinde başörtüsüyle ilgili düzenleme toplumda ciddi bir rahatlama meydana getirdi.

Fakat “asker-polis-hakim-savcı” şeklinde sayılan meslek dallarında başörtülü çalışılamayacağına ilişkin düşülen şerh konusunda da aynı derecede kaygı oluşmuş durumda.

Bunun başörtülülere yönelik bir ayrımcılık olduğu şüphe götürmez.
Yazı İşleri Müdürümüz Ali Karahasanoğlu Ağabey başta olmak üzere sağ camianın birçok ismi gerekli tepkiyi ortaya koydular.

Ancak, asıl büyük tehlike bunun nasıl yapılacağı noktasında düğümleniyor. Paketle getirilmesi planlanan düzenlemelerden birisi de kişilerin inançlarını yaşamalarından dolayı karşılaşacakları engellemelerin suç kapsamına giriyor olması.

Hukuk bitiren bir kadının başörtülü olduğu için savcı-hakim olamaması pekala “engelleme” kapsamına girer.

Eğer sayılan dört mesleğin başörtüsüyle yapılamayacağı yönetmeliklerle yapılırsa, yönetmelik paketle getirilecek bu madde nedeniyle Danıştay’a gider.

Yok eğer yasal düzenlemeyle bu dört mesleğin başörtülü yapılamayacağı kısıtlaması getirilirse de iş Anayasa Mahkemesi’ne gider.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin dün sorulara cevap verirken, bu kısıtlamaların söz konusu kurumların kendi iç düzenlemeleriyle yapılacağını söyledi.

Bugüne dek başörtüsü konusundaki savunmaların tamamında “Başörtüsünü yasaklayan yasal bir düzenleme yok” argümanını kullandık.
Gerçekten de öyleydi.

AK Parti döneminde başörtüsünü belli meslekler için olsa dahi kısıtlayan bir düzenleme yapılması büyük bir handikap oluşturur.

Zihinlerde şüphe, sağduyulu vicdanlarda huzursuzluk, art niyetli çevrelerde istismar malzemesi olarak kullanılabilir.
Ayrıca bu paketin ruhuna da aykırı.
Terör suçundan ceza almış insanların bile siyasi parti üyeliğini, yani siyaset yapmalarının önünü açan bir pakette başörtülüler için kısıtlama olması kabul edilebilir gibi değil.
Umarım bu hatadan hazırlık aşamalarında dönülür.

AK Parti hükümetinin talimatıyla TSK, Emniyet, Adalet Bakanlığı gibi kurumlar başörtüsüne yönelik kısıtlayıcı hükümler çıkartmazlar inşallah.

Yapay olarak oluşturulan başörtüsü sorunu, zaten doğal olarak halkımız tarafından çözülmüş durumda.

Çıkın sokaklara ve başı açık başı kapalı yüzlerce kadının kol kola gezdiğini, yan yana yürüdüğünü, beraber gülüp beraber ağladıklarını görürsünüz.
Bir kızının başı kapalı, bir kızının başı açık anneler görürsünüz.
Yani burada toplumsal mutabakat tam…
Yol yakınken bu sakıncalı durum düzeltilmeli…
Halkın yapmadığı ayrımı devletin yapmaya hakkı yok.