Anayasa, demokratikleşme paketi ve başörtüsü
Özgürlüğe doğru, tevafukan ve kararlılıkla yürüyoruz. Anayasa, tutarlı bir bütün olarak yenilenmeden, gerçek bir özgürlük iklimine geçmek mümkün değildir. Yüz yıldan beri istemek ve bedelini ödemek zorunda olduğumuz büyük ve hayati atılımlar ise, hak ve sabretmeden elde edilebilecek ucuz nimetler değildir.
Milletimiz, iman ve ahlakıyla, büyük nasip sahibi olduğunu bir kere daha göstermektedir. Materyalist dünyanın, çıkarından başka bir şey düşünemediği bir çağda, Hakkı tutmuş, zorba tarafa kaymamış, fedakarlıklarla, “Milletin %80’i istese başörtülü Çankaya’ya çıkamaz” gibi, tehditkar zalimlere haddini bildirmiştir.
Toplumların, milletler arası yarışta kaybettiği zamanın bedeli ağır olur. Müslümanlar, iki asrı kaybetti. Tutsağın alınteri, gözyaşı bedelsizdir. Bedel, gayret ve iradi fedakarlıklarla doğar. Ümitsiz çileyle bedel ödenmez. Ancak, İslam’da ümitsizlik olmadığından her çile, bir diriliş tohumudur. Öyle oldu. Rahmet yağıyor. Sömürgeler, devlet oldu. Başörtülü kızlarımız, acı çekti, yenilmedi, direndiler. Hicret ettiler. Başarılarıyla, dünyada destan yazdılar. Hakkı hakim kılmak için zulme direniş, her nimete bedel olur. “Hak gelince batıl zail olur.” İzzet, veren el olmaktadır. Başörtü zaferi, kızları, hanımları, özgürlük kapısını açan el yapmıştır. Yorgunluk değil dinçlik, onurlu ve güçlü bir hayat doğurmuştur. Asıl kazançları ise, ebedi hayat olmuştur.
Bu gayret ve kazanımlarla doğan siyasi irade ve gelinen merhalede hükümetin, geçen hafta açıkladığı, “Paket” iki tür icraat programıdır. 1) Kanun çıkararak yapılacak işler. 2) Sahip olunan yetkiyle hemen başlatacağı icraatlar. Halk oylaması; istikrarlı hükümetler; demokratikleşme paketleri; ekonomik kalkınma, anayasayı, yamalı bohçalıktan kurtaracak iyi bir zemini hazırlamıştır. “Biz müsaade etmezsek, muhtar bile olamazsınız” kafası gülünç hale gelmiştir. Anayasa uzlaşma komisyonun da bu muhalefetle uzlaşarak iş yapılamayacağı netleşmiştir. Anayasayı, hükümet hazırlayıp getirecektir.
Demokratikleşme Paketindeki, “Üç grup hariç, başörtüsü herkese serbest” konusuna gelince: Başörtüsü temel insan hakkıdır. Temel insan hakkının, bir kısım çalışanlara yasaklanması, akla, vicdana, hukuka terstir. Ama arkası gelecek bir pakette, şimdilik millete bırakılması; millet yapamazsa, pakete alınması daha doğrudur.
Türkiye’de hâlâ, şapkasız sokağa çıkmak idamlık suç. Bir muhalefet var, bu baskılar milletin üzerinden kalkmasın ve “3. köprü; 3. havaalanını, nükleer enerji” yani hiçbir hizmet yapılmasın istiyor. Onun için, bu demokratikleşme paketleri üzerinde düşünürken, aklı üç basamaktan geçirmek lazım. 1) Değişecek çok şey var. 2) Böyle bir muhalefet ve dışarıda kalkınmamızı istemeyenler var. 3) Paket açıklandı. Bir ay sonra meclise gelecek dendi. Yani bir ay halkla istişare. Ümit ediyorum ki, örneğin, “Nefret suçu” konusunda milletimizin ikazı, AB’nin isteğine tercih edilecektir.
Milletimiz ve bütün ümmet, İslamofobia ve Siyonizm’in başörtüsü zulmünden çok çekti. Ağır bedeller ödedi. Ama direnişle güçlendi ve insanlık vicdanında büyük mesafe aldı. Tekerlek tümseği aştı. Milletimiz, ne kendi iktidarını ve ne de özgürlüklerini sağlamaktan, inşallah hiç aciz kalmayacaktır. “Milletler, layık olduğu idareye kavuşur.” Bataklık kurutulursa, sivrisinek kalmaz. Toplum gücünü engelleyen zulüm zincirlerini kırarsa, zalim hizmetkarlarını cezbeden, tetikçilikle kazanç batağı kalmaz.
Başörtülü kızlarımız, “Kılıçdaroğlu şapkasız. Şapka kanununu çiğniyor” diye vicdansızca mahkemeye koşmadığı gibi, CHP’nin de, artık, yasak için anayasa mahkemesi eşiğini aşındırmaması umulur! CHP’li Türkiye ve dikta yönetimli İslam ülkeleri hariç, ABD ve birçok ülkede, Siyonist etki altına girmeyen hakim, örtü hakkını ihlal eden iş yerlerini cezalandırıyor. Türkiye ve İslam ülkelerinde de artık, kanuna gerek kalmadan İslami hayatı yasaklama imkanı kalmayacaktır inşallah.
Kızların okuma hakkını iptal eden, Türkiye’deki başörtüsü zulmüne, fedakarlık ve kahramanlıklarla direnilmesi, zulmün, Fransız masonlarının emrine dayandığı gerçeğini netleştirmiş ve hayırlı olmuştur. Bu mason fitnesini kaldırmak için kanuna gerek yoktur. Yasak kanuni değil ki, kanunla kalksın. Sağlıklı insanın, normal hayatını ilaçla devam ettirmediği gibi, sağlıklı milletler de, akıl, vicdan, ahlak ve hukuk gereği hayatını kanuna ihtiyaç duymadan yaşar. Aksi toplumların yatalak hasta halidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.