Kurban Bayramı, Tevhid ve Vahdet
Bugün Kurban Bayramı. Ümmet olarak Kurban Bayramımız mübarek olsun, hayırlara vesile olsun.
Evet, bugün “Kurban Bayramı” yani “Iydü’l-adhâ”. Adhâ/Udhiyye: Allah’a yakınlaşmak için duhâ (kuşluk) vakti veya belli vakitte kesilen hayvan demektir. “Kurban” da Allah’a yaklaşmak (kurb) için kesilen hayvandır. Ayrıca, “kurban” için nüsük, zebiha, hedy, nahr kelimeleri de kullanılır.
“Kurban”, hem Allah’a yaklaşma hem de “takvâ” bilincini kuşanma amacına yönelik bir ibadettir.
“(Unutmayın ki,) Onların ne etleri Allah’a ulaşır, ne de kanları; lakin O’na ulaşan, yalnızca takvânızdır (sizin O’na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlıktır).” (Hacc 22/37)
Yine “kurban”; Âlemlerin Rabbi olan Allah’ı birlemek yani “tevhîd” ve O’na “teslimiyet”tir. Bu yüzden Efendimiz (s), tevhîd ve teslimiyeti ifade eden şu âyetleri kurban keserken dua olarak okurdu:
“Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim, Ben Allah’a şirk koşanlardan değilim.” (Enam 6/79)
“Namazım, kurbanım/ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (Enam 6/162)
“O’nun ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim.” (Enam 6/163)
Sonra da; “Ya Rabbi, bu kurban sendendir ve senin içindir” derdi.
Nihayet, “Bismillahi Allahu ekber” diyerek kurbanını keserdi ki, bu da tevhîd ve tekbîr’dir.
Evet, kurban “tekbir”dir. Arafe günü sabah namazından, bayramın 4. günü ikindi namazına kadar, farz namazların bitiminde, selâmdan sonra “teşrik tekbiri” getirmek (Allahü ekber, Allahü ekber. Lâ ilâhe ill’Allahü, v’Allahü ekber, Allahü ekber ve l’illahil-hamd demek) vaciptir. Kurban keserken de bu tekbirler getirilir. Böylece Allah’ın büyüklüğü, Allah’tan başka ilâh olmadığı ve hamdin de yalnızca Allah’a ait olduğu tekrarlanır da tekrarlanır. Bol bol tesbihât yapılır...
Özetle kurban; Allah’a kurbiyet ve teslîmiyet, O’nu tekbîr, tevhîd ve tesbîh etmek, O’na hamd ve senâ etmek, eti ve kanı değil takvâmızı O’na sunmaktır, “takvâ elbisesini” kuşanmaktır.
İşte bütün bu güzellikleri kuşanan ve tevhîd ve tekbîr kelimelerini dillerinden düşürmeyerek bir olan Allah’ı birleyen tüm Müslümanlar, birlik olurlar, hep birlikte, vahdet içinde kardeşliği yaşarlar.
Bayramlar; Müslümanların birbirleri hakkındaki her türlü olumsuz düşünceyi, kırgınlığı ve küskünlüğü bir kenara bırakarak birbirleriyle kucaklaştıkları, kaynaştıkları, barıştıkları kutlu anlardır.
Son zamanlarda, emperyalist şeytanî güçlerin sinsi oyunları sonucu birbirlerine silah doğrultan, hiç çekinmeden Müslüman kardeşlerinin kanını döken Ümmet-i Muhammed, bu kutlu demleri fırsat bilerek, vahdet içinde birbirleriyle barışmayacaksa ne zaman barışacak, ne zaman kucaklaşacak?
İslâm dünyasında yaşanan bunca sıkıntıların benzerlerinin Türkiye Müslümanlarına da yaşatılmak istendiğini ve tuzak üstüne tuzak, plân üstüne plân hazırlandığı bir süreçte biz de Kurban Bayramını rabbanî ve rahmânî bir lütuf ve fırsat olarak görmeli ve birbirimizle kardeşçe kucaklaşmalıyız. Aramıza ekilmek istenen fitne ve ayrılık tohumlarını yeşertmemek için “ümmet bilincini” yeniden kuşanmalı ve bütün renkleri, dilleri ve çeşitleri ile tüm müminleri “kardeş” bilmeli, onlarla “birlik” olmalıyız.
“Müminler sadece kardeştir.” (Hucurât 10) Müminlerin kardeşliği, elbette sözde kalan bir ifade değil, bilakis fiilen yaşanması gereken bir hayat ilkesidir. Kardeş olmak; birbirini veli-dost edinmek, birbirine güvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak ve dayanışmaktır. Efendimiz, kardeşliği şöyle tanımlar:
“Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkatte müminlerin misâli, bir bedenin misâlidir. Onun bir organı rahatsız olsa, diğer organları uykusuz ve hararette kalır.” (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)
“Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de imân etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selâmı yaygınlaştırın!” (Müslim, İmân 93; Ebû Dâvud, Edeb 142; Tirmizî, İsti’zân 1)
“Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez.” (Buhârî, İman 6; Müslim, İman 71; Nesâî, İman 19) buyuran Peygamberimiz (s), kendi nefsi için sevdiğini kardeşi için de severek hediyeleşmenin de, Müslümanların kalplerini birbirlerine ısındıracağını beyan eder:
“Hediyeleşin, zira hediye, kalpteki kuşkuları giderir. Komşu kadın, komşusu kadından gelen (hediyeyi) hakir görmesin, bir koyun paçası parçası olsa bile.” (Tirmizî, Vela ve’l-Hibe 6)
Haydi, Kurban Bayramını fırsat bilerek; müminlerle selâmlaşalım, selâmı yaygınlaştıralım ki, vahdet ve kardeşliğimizi pekiştirelim. Sahabenin, sadece selâm vermek için çarşıya çıktığını unutmayalım.
Hadiste ifade edildiği üzere; bir beden gibi müminler olarak, kardeşlerimizin dertlerini derdimiz bilelim; yardımlaşalım, hediyeleşelim, kucaklaşalım, kardeş olalım. Tekrar bayramınız mübarek olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.