Başbakan Erdoğan öğrenci evleriyle ilgili çıkışını, “Gerekirse yasal düzenleme yaparız” sözleriyle güçlendirdi.

Bu önemli; çünkü şikayetçi olunan öğrenci evleriyle ilgili yasal değişiklik olmadan pek bir şey yapmak mümkün değil.

Bu yasal değişikliğin mevcut Anayasa dikkate alındığında neler olabileceği konusunda AK Parti kulislerinde hayli nabız yoklaması yaptım.

Hemen herkes yapılabilecek tek hamlenin, “Zinanın yeniden suç yapılması” olduğunu söylüyor.

Denizli’deki Apart evler, bunların vergi ödenmeden işletilmesi, suçluları barındırması gibi konular gündeme getirilse de Başbakan Erdoğan’ın kastettiğinin bu olmadığı, aksine ahlaki bir temel üzerine konuştuğu açık.

Zinanın AB’nin de baskısıyla suç olmaktan çıkartılması AK Parti döneminde yapılan en büyük hataydı.

Yenilenen Türk Ceza Kanunu’na zina anayasaya aykırı olmayan biçimde suç olarak konulmalıydı. Bunu gazetemizde sayısız kere eleştirdik.

Özellikle Ali Karahasanoğlu ağabey mantıki, ahlaki ve hukuki olarak konunun bütün boyutlarını açık bırakmayacak şekilde yazdı.

Şimdi bu yanlıştan dönülmesi için toplumsal bir zemin oluşmuş durumda.

Başbakanın sözlerini medyanın ya da entelektüel camiadan gözükmek isteyen sözde İslamcıların eleştirdiklerine bakmayın, halk nezdinde inanılmaz bir desteği var.

Lakin mesele bu değil. Mesele fiiliyatta ne yapılacağıdır.

İşte bu noktada AK Partili milletvekillerinin de zinanın yeniden suç olmasına büyük destek verdiklerini gözlemledim.

Konuyu hükümet tasarısı yapmaya gerek yok.

Meclis’te birkaç milletvekilinin teklifiyle konu gündeme gelebilir.

AK Partili bütün milletvekilleri buna destek vereceği gibi MHP’nin de tamamı destek verecektir. Hatta CHP’de bile bölünmelere yol açabileceği tahmin ediliyor.

Konu bu kadar hararetli biçimde gündeme gelmişken, kamuoyu ve Meclis aritmetiği desteği varken zina meselesi halledilmeli.

Aksi halde, öğrenci evleri ekseninde konuşulanların tamamı boşa çıkar.

Konunun diğer yanı ise problemin öğrenci evlerini çok daha fazla aşmış olmasıdır.
Zina suç olmaktan çıktıktan sonra “stüdyo daire” denilen 40-50 metrekarelik tek oda ve banyodan oluşan dairelerin arzında patlama yaşandığı söyleniyor.

Bu evlerin ne için kullanıldığını herkes biliyor.

Diğer taraftan otel sayılarında patlama yaşanıyor.

Turizm beldelerinde bu anlaşılabilir ama Ankara gibi bir şehir için anlaşılamaz. Nüfusun ve ziyaretçilerin çok üstünde otel inşa ediliyor.

Genelevlerin bir bir kapanması toplumun ahlak seviyesinin yükselmesiyle izah edilemez her halde.

Aynı işlevi daha konforlu veren bu tip oteller nedeniyle elbette ki bu.

Geçenlerde ünlü bir otel zincirinin yöneticisi verdiği demeçte, “Saatlik oda kiralama üzerinde çalışıyoruz” dedi.

Bunun anlamını ve fonksiyonunu sizin izanınıza bırakıyorum.

Herhangi bir beş yıldızlı otelin lobisinde akşamdan itibaren birkaç saat oturun. Otele girip, bir süre sonra çıkan onlarca kadın görürsünüz.

Hallerinden hareketlerinden ne olduğu da belli.

Mesele sadece öğrencilerin ahlaklı olması meselesi değil.

20 yaşındakinin de 30 yaşındakinin de 50 yaşındakinin de ahlaklı olması meselesi.

Elbette ki cebri tedbirlerle toplumun ahlakını yükseltmek mümkün değil.

Bu iş için Müslümanların devlet mekanizması dışında gayret sarf etmeleri lazım. Ama devlet ve siyaset kurumu da ahlaksızlığa geçit vermek gibi bir durumda olamaz.

Zinanın suç olmaması bir yol verme durumudur.

Aileleri de ciddi biçimde tehdit etmektedir.

Zina suç olmaktan çıktıktan sonra boşanma oranlarında görülen artış her şeyi anlatıyor zaten.

AK Parti Grubu’nda oluşan mutabakat değerlendirilmeli.

MHP gibi partilerin de sorumluluğu var.

Zinayı yeniden suç kapsamına sokacak teklif zaman kaybetmeden verilmelidir.