Beyin Göçü ve 2023 Vizyonu
Gündemdeki yerini koruyan “karma” tartışması bir kez daha esasen kimin nerde durduğunu göstermesi bakımından son derece önemli.
Tıpkı Gezi’deki gibi turnusol vazifesi gördü Başbakan Erdoğan’ın “karma” değerlendirmesi.
Başbakan’ın sözleri liberaller ile liberallere yaranmak isteyen kompleksli sözde İslamcıları saymaz isek, toplumun geniş kesimlerinden tam destek aldı.
Bu meselenin kesin biçimde halli için, “Zinanın yeniden suç kapsamına alınması” ittifak halinde kabul görüyor.
Önceki gün danışman kadrosuyla birlikte Ankara temsilciliğimizde ağırladığımız Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu “karma ev” üzerinden fırtına kopartmak isteyen azınlıkla ilgili şu teşhiste bulundu: “Dertleri milletin değerleri”…
Söz konusu çevreler tarafından milletimizin genlerinde olan manevi duyarlılığın hedef alındığına vurgu yapan Bakan Müezzinoğlu, bu değerlere karşı 150 yıldır sürdürülen savaşa işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu millet kendi değerleriyle dünyaya medeniyet sunmuş bir millet. Şimdi milletin yeniden bu değerlere dönmesi, bunları yeniden kazanması, bu değerlerin güçlenmesi, gelişmesi, korunması, birilerini rahatsız ediyor. Mesele değerler. İdeolojik bazı kitlelerin beklediği ne? ‘Bu millet değerlerinden uzaklaşsın, herkes istediğini yapsın’. Hadi ordan. Bu milleti millet yapan değerler var.”
Müezzinoğlu’nun dikkat çektiği, “150 yıllık değerler savaşı” meselenin bam teli aslında.
Maddi ve manevi değerlerimizin, kaynaklarımızın, zenginliklerimizin üzerinde durmak gerekiyor…
Lütfu ve keremi sınırsız olan Cenab-ı Allah, içinde bulunduğumuz bölgeye hem maddi hem de manevi yönden inanılmaz zenginlikler bahşetmiş.
Ancak Batı’nın bu kaynakları sistematik biçimde yağmalaması hâla sürüyor.
Dünya enerjisinin yüzde 75’ini bünyesinde barındıran Ortadoğu’dan elini bir türlü çekmiyor Batı…
Tabi yetişmiş beyinlerimizden, değerlerimizden de…
Peki ülkemiz açısından beyin göçü ne durumda?
Yaptığım araştırma ve görüşmelere göre akademisyen kesiminde tersine beyin göçünde ülkemizin lehine pozitif bir durum söz konusu olsa da “profesyonel” kesimin dönüşünde henüz kayda değer bir gelişme yok maalesef.
Bu durumu biraz açacak olursak...
Yurtdışında yaşayan ve doktorasını yapmış, yapmakta olan ya da orada hali hazırda bir üniversitede akademisyen olarak çalışan çok sayıda Türk mevcut. “ABD’de bugün hangi üniversiteye giderseniz gidin kadrosunda illa ki bir Türk öğretim üyesi mevcuttur.” dersek sanırım yanlış bir tespit olmaz.
Aynı şekilde doktora yapmış veya yapmakta olan Türk öğrencilerini mühendislik başta olmak üzere birçok farklı alanda görmek mümkün…
ABD ve Avrupa’da son 6 yıldır farklı seviyelerde yaşanan kriz ve buna mukabil Türkiye’de süregelen ekonomik kalkınma Batı’daki birçok değerimizi Türkiye’ye dönmeyi düşündüren hususların başında geliyor.
Türkiye’de son yıllarda hızla artış gösteren kamu ve özel üniversite sayısı, bölüm çeşitliliği, yabancı dile hakim akademisyen ihtiyacı ile genişleyerek artan AB, TÜBİTAK ve diğer araştırma ile benzeri fonlar da hiç şüphesiz dönüşü hızlandıran diğer faktörlerden…
Bu trendi hızlandıran en önemli faktör ise muhtemelen TÜBİTAK’ın başlattığı geri dönüş teşvik programları.
Yurtdışından bir yakınımın paylaştığı bilgilere göre bu programlardan, “Hedef Türkiye” çalıştayları son 4 yıldır ABD’nin farklı şehirlerinde yapılıyor.
Bu çerçevede TÜBİTAK uzmanları ile firma temsilcileri ABD ve diğer ülkelerdeki önemli merkezlerde Türk araştırmacılar ve akademisyenlerle buluşuyor. Ülkemizde araştırmacılara ne tür fırsatlar sunulduğu paylaşılıyor, TÜBİTAK’ın yeni başlattığı 2232 ve benzeri programlar anlatılıyor. Bu sistemle çok sayıda değerimizin geri dönüşü sağlanmış oluyor.
Hatta araştırmacı kategorisindeki geri dönüşün bu projeyle 5 kat arttığı ifade ediliyor.
Bunlar çok güzel gelişmeler.
Fakat aynı durum, “profesyonel” olarak dönmek isteyenler için geçerli değil.
Burada ciddi sorunlar baş gösteriyor.
Bu kesim ağırlıklı olarak Türkiye veya yurtdışında eğitim aldıktan sonra yurtdışındaki önemli firmalarda mühendis, uzman, yönetici vb. konumlarda çalışan beyinlerimiz…
2023 hedeflerini gerçekleştirmek isteyen Türkiye’nin bu beyinlere öyle ihtiyacı var ki…
Batıdaki kriz ve Türkiye’deki büyümeye paralel olarak bu beyinlerimizin bir kısmı da dönmeyi düşünüyor ancak bu süreçte çok büyük zorluklarla karşılaşıyorlar.
Örneğin normal seviyelerinin çok altındaki pozisyon ve maaşlara razı olmak durumunda kalıyorlar.
Öncelikle bu değerlerimizin Türkiye’de iş arama süreçlerini yönetecek, yönlendirecek veya teşvik edecek bir program bulunmuyor.
İkinci olarak ise birçok kurumda uzman veya yönetici alınırken liyakat esasına fazla önem verilmiyor.
Ayrıca reel ve üretici ekonominin göreceli zayıflığı ile istihdam bekleyen çok sayıda tecrübeli insanın iş arayışında oluşu da durumu zorlaştırıyor. Yurtdışındaki beyinlerin iş arayışının önemli bir kısmını uzaktan gerçekleştirmeleri ve uzun yıllar ülkeden uzak olmanın getirdiği referans ve bağlantı eksikliği de bu arayışı güçleştiren diğer faktörler arasında bulunuyor…
Bu konuda devlet ve özel sektöre büyük görevler düşüyor.
2023 hedeflerine odaklanması gereken Türkiye’nin bu beyinlere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Vakit bu beyinlere sahip çıkma vakti.
Yoksa atı alan çoktan Üsküdar’ı geçer.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.