Mustafa Çelik

Mustafa Çelik

Yahudileşenlerin imanı kötülüğü emreder

Yahudileşenlerin imanı kötülüğü emreder

Müslümanların dengesini bozmak isteyenler, Müslümanlara imanlarını zayi  ettirmeye çalışıyorlar. Kâfirun zümresi, Emevi döneminden bu yana İslâm ümmetinin genleriyle oynamaktadır. Tanzimat fermanı, Müslümanları kıblesiz kılma hareketidir. Kâfirlere kâfir muamelesi yapma yasağıdır. Açıkçası Tanzimat fermanı, Müslümanları Yahudileştirme ve Hıristiyanlaştırma ilanıdır.

Asrımızda müşrik niyetlerle toplumda sosyolojik sondajlar yapılıyor, ortaya çıkan sonuçlar üzerinden toplum masaya yatırılıyor ve farklı açılardan toplum didik didik ediliyor. Bu sosyolojik sondajlar, toplumun dindarlaşıp dindarlaşmadığını, Şeriatullah ile idare olunmayı isteyip istemediğini ortaya çıkarmak için yapılıyor. Her meşrep kendi zaviyesinden analizler yapıyor. Asıl yapılması gereken ana analiz ihmal veya inkâr ediliyor.

Müslümanlar için bütün zamanlarda ve mekânlarda ana analiz, iman analizidir. İman ile sağlaması yapılmayan bütün toplumlar sağlıksızdır.

Kişinin din ile ilişkisinin ne olduğu, nereye evrildiği ve akıbetinin ne olacağı iman ile test edilir. İman ile tersleşenlerin bütün testlerinin sonucu menfi çıkar. Hayatta fena olanlar, imana münafi olanlardır. İman kendisine münafi olanı değil, kendisine müdafi olan ister.

İman sahibi, imanının her ayrıntısından bizzat kendisi mesuldür. İmanlarının imtihanını vekâleten başkalarına havale edenler, imanlarından feragat edenlerdir.

İman muhafaza ve müdafaa edilmezse, fenalıklar hayatı teslim alır. Fenalıklara teslim olanlar, fenalaşmaya mahkûmdurlar. Yanlış iman, yanlış hayatın garantisidir. Bakınız İsrailoğulları Yahudileşince imanları kötülüğü emretmeye başladı. Çünkü Yahudileşenin imanı kötülüğü emreder. Rabbimiz buyuruyor: “Hani sizden misak almış ve üzerinize Tur (dağını) kaldırmıştık / yükseltmiştik: ‘Size verdiğime sıkıca sarılın ve dinleyin’ (demiştik). Demişlerdi ki: ‘Dinledik ve karşı geldik / baş kaldırdık’ (asayna). Küfürlerinden dolayı buzağı (tutkusu) kalplerine sinmişti / içirilmişti (üşribu). De ki:  Eğer mü’minseniz/inanıyor idiyseniz, imanınız size ne kötü işler emrediyor!” (Bakara Sûresi/ 93)  Bu ayet-i kerime’de imanın amirliği, imanın emretmesi gündeme gelmiştir. Allah’ın emirleri karşısında “işittik ve isyan etik” diyenlerin de bir imanlarının olduğu ancak bu imanlarının kötü emirlerin kaynağı olduğu da ortaya konulmuştur. Allah’ın emirlerini gereksiz görmeyi, Allah’ı isyan etmeyi emreden imanın batıl ve atıl olduğu da bu ayetten anlaşılmaktadır. Şirkin, nifakın, tuğyanın, haramın, günahın amirliğini yapan iman, İslâm imanı değildir.

İmanınız size kötülüğü ve kötüleri sevdiriyorsa, yöresel tağutları, küresel firavunları, katilleri övdürüyorsa, derhal mü’minliğinizi gözden geçirin. Böyle bir durumda ölürseniz mü’min sayılmazsınız. Çünkü İslâm imanı, kötülerden ve kötülüklerden, firavunlardan, tağutlardan beridir.

Bir zamanlar bankanın önünden geçmeyen Müslümanlar, bugün bankalardan çıkmıyorlarsa, faizi meşrulaştırmanın çarelerini arıyorlarsa, yaşadıkları gibi inanmaya başlamış olmalarındandır. İmanlarını askıya alıp yaşadıkları gibi inanmaya başlayanlar, fıtratlarına karşı yabancılaşmaya, dinlerine karşı da başkalaşmaya mahkûmdurlar. Yanlış iman tasavvuru, yanlış din tasavvuru, yanlış hayatın, yanlış toplumun teminatıdır.

Toplumun ilerlemesini engelleyen mâniler, “İslâm dini ilerlemeye mânidir” diyenlerdir. İslâm topraklarında emperyalizmin taşeronluğuna soyunanlar, Yahudileşmenin neticesinde ortaya çıkan imanın emrinde olanlardır. Kişi Yahudileşince imanı kendiliğinden mazlumlardan nefret etmeye, zalimleri de sevmeye sebep olur. “Bu zamanda insanlar iki ayrı gruba ayrılır:

1) İman grubu ki, burada nifak yoktur.

2) Nifak grubu ki burada da iman yoktur.”

Kişiye kötülüğü ve kötüleri sevdiren iman, İslâm imanı değildir. Hakeza kişiye kibirle ve kinle yaşamayı öğreten iman da İslâm imanı değildir. Şehid Seyyid Kutub (Rh.a.) ifadesiyle “İman; mağlupla galibi, davetçi ile muhatabı, lider ile peşinde gidenleri eşit kılandır.” (Fizilali’l Kur’an (Şehid Seyyid Kutub) C: 5, Sh: 2643 , Beyrut/ 1982) Dolayısıyla iman zayi’ olursa, iman yaşanmazsa, imanın yerine başka şeyler ikame olunursa denge bozulur.  Yanlış imanın neticesinde bozulan hayat dengesi ancak İslâm imanıyla düzelir. Şayet Müslümanlar Yahudileşenlerin imanlarına yenik düşerlerse, hayatları cehenneme dönüşür. “Müslüman olarak bizim Yahudilerden, Hıristiyanlardan dostlarımız, idarecilerimiz olabilir” diyenlerin imanları İslâm imanı değil, Yahudi imanıdır. Yahudileri, Hıristiyanları kendilerine dost ve idareci edinenlerin imanları, “Yahudi imanı”dır. Yahudi imanı, bizi kötülüklerden ve kötülerden kurtaramaz aksine bize kötülükleri işlemeyi emrederek bizi kötülüğün otoritesine teslim eder. Hayatta kötülüklerden, kötülüğe dayanan kötülerin düzeninden kurtulmak, Yahudileşenlerin imanından kurtulmakla mümkündür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Çelik Arşivi