Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Histerik nevroz

Histerik nevroz

Beyza üç yıllık evli, 24 yaşında genç bir hanımdı. Eşiyle evlendikten bir sene sonra, eşi iş için yurtdışına çalışmaya gitmişti; ne zaman döneceği de belli değildi. Beyza hanım, kayınvalidesi ve görümcesi ile birlikte bir evde kalıyordu. Bir yıl önce çıkan bir tartışma sonucunda Beyza hanımın dili tutulmuş, sesi kısılmıştı. Birkaç ay süren ve tedavi ile geçen bu durum ara ara yinelemişti. Beş ay önce de evde temizlik yaparken görümcesinin ağır sözlerine karşılık veremeyen Beyza hanımın kollarında bir titreme başlamıştı. Beyza hanımın hastalığı bugüne kadar psikoterapi görmediği, sadece ilaç tedavisi aldığı için düzelmemişti. Danışma seansında hiçbir bunalım ve üzüntü belirtisi göstermeden gülümsüyordu. Beyza hanımın hasta düşmesi, onu görümcesinin ve kayınvalidesinin saldırılarına, aşağılayıcı hakaretlerine hedef olmaktan kurtarmıştı. O artık horlanacak değil, acınacak bir kişiydi. Geliştirdiği bu hastalık onu çıkmazdan kurtarmıştı, belki uzaklardaki eşini de hemen geri getirebilirdi. Danışanım Beyza hanımın hastalığının adı “Histerik Nevroz” idi. Bu rahatsızlıkta hasta hiçbir organik bozukluğu olmadığı halde birden bacaklarının tutmadığından, ellerini kollarını oynatamadığından yakınır. Sanki birden felç olmuş, inme inmiş gibidir. Ancak sinirlerde ve kaslarda bir bozukluk yoktur. Başka bir histerik hasta da birden konuşmaz olur, görmediğini, işitmediğini ileri sürebilir. Ya da kolunda bacağında duyu azalması ve yitimi olabilir. Tüm bu belirtiler ruhsal nedenlerden ileri gelirler. Bazı histerik hastalarda da sara’ya benzer kasılmalar olur. Hasta yere yatar, yay gibi gerilir, çırpınır, sesler çıkarır, bir süre sonra ağlayarak açılır. Oysa gerçek sara nöbetinde hastada bilinç yitimi ve nöbet geçince de uyuklama vardır. Bir heyecan, bir tartışma sırasında bayılma da bir konversiyon histerisidir.

 Histeri nevrozunda en önemli belirtiler üç ana başlık altında toplanabilir:

a) Motor belirtiler.

b) Duyu belirtiler.

c) Nörovejetatif belirtiler.

a) Motor belirtiler:

Astazi (ayakta duramama), abazi (yürüyememe), kasılmalar, ayaklarda ve kollarda güç azalması, felçler, tikler, mutizm, afoni (ses çıkaramama), boğazda tıkanma hissi (globus histerikus), idrar tutukluğu. Motor belirtilerden en sık karşılaşılanlar felçler olup bunlar hemipleji, parapleji, monopleji biçiminde olabilir. Histerik felçlerde herhangi bir organik patoloji bulunmadığı için nörolojik muayenede de bir bozukluk saptanmaz.

b) Duyu belirtileri:

Ağrılar, histerik sağırlık, körlük, koku alamamak gibi belirtiler temel duyu bozukluklarını oluştururlar.

c) Nörovejetatif belirtiler:

 Kusmalar, öksürük, hıçkırık, hava yutma (aerofaji), öğürmeler, geğirmeler, yalancı gebelik gibi belirtiler görülebilir. Bir hasta patlayıcı bir şekilde yüksek sesle geğirmiş ve kendisi bu belirtiyi: “Sanki makinalı tüfek gibi geğiriyorum.” diyerek tanımlamıştı. Bu tanımlama, belirtinin altında yatan saldırganlık dürtüsünü ele vermektedir.

DİĞER KONVERSİF BELİRTİLER

Gülme ağlama nöbetleri görülebilir. Bu esnada idrar kaçırma, siyanoz, dil ısırma, kendini yaralama veya tam bilinç kaybı izlenimi olabilir. Bu nöbetlerin özelliği, kas tonusunun bozulmamış oluşudur (meselâ yüz hizasında bırakılan kol ya yüze çarpmaz veya hafifçe dokunur). Genellikle dramatik bir biçimde başlar. Hasta yalnızken enderdir. Eğer hasta hızla oturtulursa nöbet düzelebilir.

Epileptik hecmelere benzer bayılmalar ve krizlerde hastada gerçek epilepsi krizinde görüldüğü gibi ritmik, tonik ve klonik hareketler yerine kol ve bacaklarla beraber gövdenin gelişigüzel, biçimsiz, kaba bir şekilde çırpınmaları, kıvrınmaları görülür. Bu nöbetlerde genellikle hastanın bayılıp yere düşerken ve bu kaba hareketler sırasında dilini nadiren ısırdığı, sfinkter kusuru göstermediği, kendisini incitmediği gözlenir. Ayrıca gerçek epilepsi hecmelerinden daha uzun süren bu bayılma ve çırpınmalar bittiği zaman hasta bir bilinç bulanıklığı olmadan uyanır. Bazen de gülme veya ağlama ile ayılır. Ayrıca bu bayılma nöbetleri genellikle ileri bir derecede bir psikolojik yüklenme ortamında gelişir ve aniden ortaya çıkar.

Genellikle tam bilinç kaybı olmaz. 

 “ Psikanaliz”e göre Histeride, kaynağını çocukluk döneminden alan içsel bir çatışma vardır. Kişinin ifadesi ve doyurulması mümkün olmayan bir dürtüsü (id) vardır. Bu dürtünün gerçekleşmesi süperego baskıları veya gerçeklik ilkeleriyle yasaklanmıştır. Herhangi bir nedenle bu dürtü kamçılandığında ego, bunu bastırmak için bastırma savunma mekanizmasını harekete geçirir. Yasak dürtünün baskısı, ego tarafından bir tehlike olarak algılanır. Histerik belirti, bir çatışmayı simgeler ve bunaltıyı önler; yani çatışmanın doğurduğu bunaltı, histerik belirtiyle önlenir. Buna “birincil kazanç “denir. Hasta bir çatışmadan, bunaltıdan kurtulmuştur; onun yerine bir organda fonksiyon yitimi olmuştur. (örneğin kişi yürüyemez, ayakta duramaz, felç olabilir veya ses çıkaramaz.. vb.) Birincil kazanç yanısıra “ikincil kazançlar” da vardır. Bunlar; hastanın belirtileri yüzünden gördüğü ilgi, bakım, taviz, işten ve sorumluluktan uzak kalma gibi kazançlardır. Histeri nevrozunun tedavisinde mutlaka ilaç tedavisi yanında hasta düzenli psikoterapi görmelidir. Psikoterapilerde amaç hastaya hastalığının nedenlerini göstererek, kendini tanımasına yardımcı olmaktır. Başka bir deyişle ruhsal çatışmaları ile davranışları arasındaki ilişkiyi göstermektir. 

 

Histerik nevroz

Beyza üç yıllık evli, 24 yaşında genç bir hanımdı. Eşiyle evlendikten bir sene sonra, eşi iş için yurtdışına çalışmaya gitmişti; ne zaman döneceği de belli değildi. Beyza hanım, kayınvalidesi ve görümcesi ile birlikte bir evde kalıyordu. Bir yıl önce çıkan bir tartışma sonucunda Beyza hanımın dili tutulmuş, sesi kısılmıştı. Birkaç ay süren ve tedavi ile geçen bu durum ara ara yinelemişti. Beş ay önce de evde temizlik yaparken görümcesinin ağır sözlerine karşılık veremeyen Beyza hanımın kollarında bir titreme başlamıştı. Beyza hanımın hastalığı bugüne kadar psikoterapi görmediği, sadece ilaç tedavisi aldığı için düzelmemişti. Danışma seansında hiçbir bunalım ve üzüntü belirtisi göstermeden gülümsüyordu. Beyza hanımın hasta düşmesi, onu görümcesinin ve kayınvalidesinin saldırılarına, aşağılayıcı hakaretlerine hedef olmaktan kurtarmıştı. O artık horlanacak değil, acınacak bir kişiydi. Geliştirdiği bu hastalık onu çıkmazdan kurtarmıştı, belki uzaklardaki eşini de hemen geri getirebilirdi. Danışanım Beyza hanımın hastalığının adı “Histerik Nevroz” idi. Bu rahatsızlıkta hasta hiçbir organik bozukluğu olmadığı halde birden bacaklarının tutmadığından, ellerini kollarını oynatamadığından yakınır. Sanki birden felç olmuş, inme inmiş gibidir. Ancak sinirlerde ve kaslarda bir bozukluk yoktur. Başka bir histerik hasta da birden konuşmaz olur, görmediğini, işitmediğini ileri sürebilir. Ya da kolunda bacağında duyu azalması ve yitimi olabilir. Tüm bu belirtiler ruhsal nedenlerden ileri gelirler. Bazı histerik hastalarda da sara’ya benzer kasılmalar olur. Hasta yere yatar, yay gibi gerilir, çırpınır, sesler çıkarır, bir süre sonra ağlayarak açılır. Oysa gerçek sara nöbetinde hastada bilinç yitimi ve nöbet geçince de uyuklama vardır. Bir heyecan, bir tartışma sırasında bayılma da bir konversiyon histerisidir.

 Histeri nevrozunda en önemli belirtiler üç ana başlık altında toplanabilir:

a) Motor belirtiler.

b) Duyu belirtiler.

c) Nörovejetatif belirtiler.

a) Motor belirtiler:

Astazi (ayakta duramama), abazi (yürüyememe), kasılmalar, ayaklarda ve kollarda güç azalması, felçler, tikler, mutizm, afoni (ses çıkaramama), boğazda tıkanma hissi (globus histerikus), idrar tutukluğu. Motor belirtilerden en sık karşılaşılanlar felçler olup bunlar hemipleji, parapleji, monopleji biçiminde olabilir. Histerik felçlerde herhangi bir organik patoloji bulunmadığı için nörolojik muayenede de bir bozukluk saptanmaz.

b) Duyu belirtileri:

Ağrılar, histerik sağırlık, körlük, koku alamamak gibi belirtiler temel duyu bozukluklarını oluştururlar.

c) Nörovejetatif belirtiler:

 Kusmalar, öksürük, hıçkırık, hava yutma (aerofaji), öğürmeler, geğirmeler, yalancı gebelik gibi belirtiler görülebilir. Bir hasta patlayıcı bir şekilde yüksek sesle geğirmiş ve kendisi bu belirtiyi: “Sanki makinalı tüfek gibi geğiriyorum.” diyerek tanımlamıştı. Bu tanımlama, belirtinin altında yatan saldırganlık dürtüsünü ele vermektedir.

DİĞER KONVERSİF BELİRTİLER

Gülme ağlama nöbetleri görülebilir. Bu esnada idrar kaçırma, siyanoz, dil ısırma, kendini yaralama veya tam bilinç kaybı izlenimi olabilir. Bu nöbetlerin özelliği, kas tonusunun bozulmamış oluşudur (meselâ yüz hizasında bırakılan kol ya yüze çarpmaz veya hafifçe dokunur). Genellikle dramatik bir biçimde başlar. Hasta yalnızken enderdir. Eğer hasta hızla oturtulursa nöbet düzelebilir.

Epileptik hecmelere benzer bayılmalar ve krizlerde hastada gerçek epilepsi krizinde görüldüğü gibi ritmik, tonik ve klonik hareketler yerine kol ve bacaklarla beraber gövdenin gelişigüzel, biçimsiz, kaba bir şekilde çırpınmaları, kıvrınmaları görülür. Bu nöbetlerde genellikle hastanın bayılıp yere düşerken ve bu kaba hareketler sırasında dilini nadiren ısırdığı, sfinkter kusuru göstermediği, kendisini incitmediği gözlenir. Ayrıca gerçek epilepsi hecmelerinden daha uzun süren bu bayılma ve çırpınmalar bittiği zaman hasta bir bilinç bulanıklığı olmadan uyanır. Bazen de gülme veya ağlama ile ayılır. Ayrıca bu bayılma nöbetleri genellikle ileri bir derecede bir psikolojik yüklenme ortamında gelişir ve aniden ortaya çıkar.

Genellikle tam bilinç kaybı olmaz. 

 “ Psikanaliz”e göre Histeride, kaynağını çocukluk döneminden alan içsel bir çatışma vardır. Kişinin ifadesi ve doyurulması mümkün olmayan bir dürtüsü (id) vardır. Bu dürtünün gerçekleşmesi süperego baskıları veya gerçeklik ilkeleriyle yasaklanmıştır. Herhangi bir nedenle bu dürtü kamçılandığında ego, bunu bastırmak için bastırma savunma mekanizmasını harekete geçirir. Yasak dürtünün baskısı, ego tarafından bir tehlike olarak algılanır. Histerik belirti, bir çatışmayı simgeler ve bunaltıyı önler; yani çatışmanın doğurduğu bunaltı, histerik belirtiyle önlenir. Buna “birincil kazanç “denir. Hasta bir çatışmadan, bunaltıdan kurtulmuştur; onun yerine bir organda fonksiyon yitimi olmuştur. (örneğin kişi yürüyemez, ayakta duramaz, felç olabilir veya ses çıkaramaz.. vb.) Birincil kazanç yanısıra “ikincil kazançlar” da vardır. Bunlar; hastanın belirtileri yüzünden gördüğü ilgi, bakım, taviz, işten ve sorumluluktan uzak kalma gibi kazançlardır. Histeri nevrozunun tedavisinde mutlaka ilaç tedavisi yanında hasta düzenli psikoterapi görmelidir. Psikoterapilerde amaç hastaya hastalığının nedenlerini göstererek, kendini tanımasına yardımcı olmaktır. Başka bir deyişle ruhsal çatışmaları ile davranışları arasındaki ilişkiyi göstermektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi