“İstikrar ve işbirliği platformu”
Kafkasya devletlerinin bölgesel bir “istikrar ve işbirliği platformu” oluşturmaları heyecan verecek derecede önemli bir ihtiyaçtır. Böyle bir projenin gündeme getirilmesi dahi dikkat çekecek, olumlu bir düşünce iklimini doğuracak güçtedir. Bu teklifin Türkiye tarafından ortaya konması gerekirdi, kondu. Bu da, ayrı bir memnuniyet nedenimizdir.
Süratle başlatılıp geliştirilmesi gereken bu işbirliği platformunun önünde ciddi engellerin olacağını tahmin etmekte güçlük yoktur. Bir kere böyle bir istikrar ve dayanışmadan İsrail ne derece memnun olacaktır? İsrail ile aynı hissiyatı ve tavrı paylaşmak mecburiyetinden kurtulamayan Amerika ve Batı’nın, kendi inisiyatif ve müsaadesi dışında bir istikrar ve dayanışma gurubu oluşmasından gereğinden fazla rahatsızlık duyacakları ortadadır. Bu hoşnutsuzlukları, evrensel gizli örgütler ve sermaye medyası takip edecek ve körükleyecektir. Son çeyrek asırda “tek kutuplu bir dünya” hayalini güç odağı olarak tanımlamaya alışmış ve kendi çıkarlarını bu güç odağına yakınlık ve dalkavuklukta aramaya başlamış olanlarla, ideolojik nedenlerle güçlü tarafta görünmekte yarar düşünenler de ayrı engeller doğurma gayretine girecektir. Bu barış ve istikrar platformu engelleriyle beraber düşünülerek, bir kesinti ve sapmaya imkan vermeden kararlılıkla yürütülmesi gereken öneme sahip bir olmazsa olmaz hale gelmiştir.
Dengelerin bozulma tehlikesi gösterdiği zamanlarda, bu tehlikeyi tersine çevirerek bütün bölgede barış ve kalkınma hamlesi doğuracak birlik ve dayanışma hamleleri, büyük teşebbüslerdir. Büyük teşebbüsler, büyük gayret ve bedel gerektirir. Fakat bu tür önemli teşebbüsler gerektiği halde yapılmamasının faturası, çok daha ağır olmaktadır. Kafkasların Ortadoğu gibi bir gözyaşı ve kan deryasına dönüşmemesi için bir istikrar ve işbirliği platformu oluşturarak, olumsuzlukların dayanışma ve güç birliğine dönüştürülmesi acil ve önemli bir gerekliliktir. Bu coğrafi birlik, Karadeniz ve Hazar Denizi’nde kıyısı olan devletleri kapsamalı, dışarı taşarak bölgesel gerekler yoğunluğunu, kof ve sadece laf üreten bir görüntüden ibaret hale getirmemelidir. Bölgesel özgür diyaloglar, neticede bölge çıkarları, hukuk ve mantık zeminine oturacaktır. Bu da hakkından fazla pay isteyenlerle, dünyayı keyiflerince tanzim etmek isteyen dikta heveslerini rahatsız etmektedir. Rahatsızlık veren bu psikolojiyi bünyeye sokmamak gerekmektedir.
21. asır bir diyalog asrıdır. Haklı haksız bir kısım kuruntu ve vehimler üreterek diyalogdan kaçınmak, zamanın gereklerine direnmektir. Tehlikeli bir yanlıştır. Eski çağlarda dahi devletler arası münasebetler bir zaruretti. Kısıtlı imkanları içinde de olsa “elçiye zeval yok” formülü ile görüşüp-konuşma kapısı daima açık tutulmaya çalışılmıştır. Global çağda devletler, özellikle bölge devletleri arasında görüşüp konuşma platformları büyük, ihmale gelmez bir ihtiyaçtır.
Artık dinlerin dahi aralarında diyalog kurmak için gayret gösterdiği bir çağdayız. Dünyanın küçüldüğü, sınırların şeffaflaştığı, sermaye, iş , emek ve hizmetlerin büyük ölçüde dolaşım serbestliğine kavuştuğu bir dünyada, barışı sağlayıp devletler arası münasebetleri ve dayanışmayı güçlendirecek şekilde bir araya gelip konuşup anlaşma, en çok devletler ve bilhassa bölge devletleri için önemli bir gerekliliktir. Kafkaslar için bu gereklilik, günümüz şartlarında mutlak bir zaruret haline gelmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.