Çakma liderler için yolun sonu..

Çakma liderler için yolun sonu..

Saakaşvili ve Müşerref olayı, “çakma liderler”in iflas ettiğinin bir işareti. Müşerref, azledilmemek için istifa etme yolunu seçti. Biçare Saakaşvili kravatını yerken kameralara yakalandı..

Müşerref Büyükada'ya taşınacakmış.

Saakaşvili de Amerika'nın yolunu tutarsa sürpriz olmaz.

Her iki isim de dost bildikleri ülke tarafından fena halde yüzüstü bırakılmıştır.

ABD Müşerref'e “Sana minnettarız, ama buraya kadar” dedi.

Saakaşvili'yi kravatını kemirmeye iten bu kahrolası ortada bırakılmışlık duygusu olsa gerek.

Her iki ülkenin kendi dinamikleri çakma liderleri bertaraf etti, olay bu.

Kendini Tansu çiller'e benzetmek isterken façasını bozan kadının durumuna düştüler.. Gelin yine tarihe bakalım..

Amerika 1975'de Molla Mustafa Barzani'yi de ortada bırakmıştı.

Filipinler'de diktatör Marcos'un devrilmesine göz yummuştu.

Sadık dostları İran Şahı ülkesini terk ederken Amerikalılar yeni yönetimle anlaşmanın yolunu arıyordu.

Amerika 1960'lardaki “Küba Krizi” sırasında Rusya ile anlaşıp İzmir'deki Jüpiter füzelerini bir gecede söküp götürmüştü.

Ruhumuz bile duymamıştı..

Saakaşvili ve Müşerref Olayı'ndan çıkarılacak birkaç ders var.

BİR: Bölge ülkeleri sorunlarını kendileri çözmeliler, hiçbir yabancı güce bel bağlamamalılar.

İKİ: Hiçbir yabancı güç, verdiğinden fazlasını almadıkça riske girmez.

üç: Büyük güçler menfaatleri gerektirdiğinde en yakın müttefiklerini bile satarlar.

DöRT: Bölge ülkeleri kendi aralarında işbirliği ve dostluk ilişkilerini en üst düzeyde tutmalılar.

BEŞ: Bölge ülkeleri farklı unsurları bir arada tutmak için azami çabayı göstermeliler..

çözemezsen biri gelir çözer yahut “kırk satır mı kırk katır mı” cinsinden seni kendine kul köle eder.

ALTI: Tek tek bölge ülkeleri uluslar arası ittifaklarını gerçekleştirirken komşularını da gözetmeli. Uluslar arası ittifaklar bölge halklarını birbirini tehdit edici ve dışlayıcı unsurlar taşımamalı.


Yine mi iki gemi!

Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'na girmesine de iki Alman savaş gemisi neden olmuştu. İngiliz donanmasından kaçarak çanakkale Boğazı'na giren iki geminin isimlerini değiştirmiş, mürettebata da fes giydirerek sahiplenmiştik. Yavuz ve Midilli güya atış talimi için Karadeniz'e girmişti, lakin 'yanlışlıkla' Rus şehirlerini vurmuşlardı. Bu yüzden ABD donanmasına ait iki geminin insani yardım amaçlı da olsa Karadeniz'e girmemesi gerek. Allah korusun, yanlışlıkla bir olay vuku bulur, Türkiye yine okkanın altına girer. Sütten ağzımız yandı yoğurdu üfleyerek yiyoruz. ABD Dışişleri Bakanı Rice, NATO ittifakının Rusya'yı cezalandıracağını söylemişken...Rusya Devlet Başkanı Medyedev de “Eğer, birileri asker ve subaylarımızı öldürmeyi düşünüyorsa, biz bunun cezasını mutlaka vereceğiz. Buna yapanlara karşı ezici bir yanıtımız olacaktır” diye konuşmuşken.. Yani ABD ve Rusya arasında karşılıklı restleşmeler sürerken ABD donanmasına ait gemilerin Karadeniz'e girmesi doğru olmaz. Kimse kusura bakmasın, yeni bir soğuk savaş ayran kabartmasına nane olmaya lüksümüz de yok, yerimiz de dar.


Türk-Afrika üniversitesi

Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi'nden çıkan mesajı Türkiye'nin dünya ölçeğinde iddia sahibi bir ülke olduğu şeklinde anladım. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Geçici üyeliği'ne adaylığı konusunda Afrika'dan istediği desteğin sağlanabileceği kanısındayım. Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın da ifade ettiği gibi Türkiye, BM'de Afrika'nın sesi olacaktır. Türkiye'nin Afrika ekonomisine sağlayacağı katkıların yanısıra “açlık ve kuraklık” meselesinin çözümlenmesinde öncü rolü oynaması bir insanlık görevi ayrıca. Türkiye'nin dış politikasının temel ilkelerinden birisi de dünyanın her yerinde adalet, refah ve barışın tesis edilmesine katkıda bulunmak olmalı. Bu yüzden Türkiye ve Afrika arasında ekonomik, kültürel ve eğitim işbirliğinin artması gerekiyor. Evet, Afrika'da işadamlarımız var, okullarımız var. Umarız kısa sürede Afrika'nın tamamında diplomatik temsilciliklerimiz de yerlerini alır. çoğunluğunu Afrikalı öğrencilerin teşkil edeceği uluslararası düzeyde bir üniversitenin Türkiye'de hayata geçirilmesi beklenir. Afrika -Türkiye işbirliğinin sürdürülmesi için güzel bir başlangıç olmaz mı bu?


Yanlışların değil, doğruların yandaşıyız..

AK Parti mağdur edilmeye çalışılan bir parti görünümünden Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararla uzaklaşmıştır. Demokrasiyi rayından çıkarmak isteyenlere, hukukun dışına çıkanlara, yetkileri olmadığı halde kendilerini devlet yerine koyanlara karşı elbette her zaman sesimizi yükselteceğiz. Yargı da demokrasiyi yerinden oynatmaya kalkışanlara gereken cezayı verecektir diye umuyoruz.

AK Parti'nin doğrularının yandaşıyız, yanlışlarının değil. Başta “Şaban Dişli Olayı” olmak üzere AK Parti de kendi içinde yanlış yapanları ayıklamalı. Suçlanan siyasetçilerin mal beyanlarını açıklamaktan kaçınmalarını anlayamıyorum. Meşru yollarla edinilmiş mal ve servetin açıklanmasında ne mahzur olabilir? Bu tür durumlarda siyasetçilerin mal beyanlarını açıklamaları hukuksal bir zorunluluk olmasa bile ahlaki açıdan gerekli.. AK Parti'nin Şaban Dişli Olayı'nı aşması toplum nazarındaki güvenoyunu artırır. Başbakan Erdoğan, Dişli'nin açıklamalarından tatmin olmuşsa bunu da kamuoyuyla paylaşmalı. Değilse, Turgut özal'ın İsmail özdağlar'a yaptığını yapmalı. Merhum özal çok sevdiği, çok güvendiği özdağlar'ın bir rüşvet olayına karışmasından son derece üzülmüş, ağlamış, hasta düşmüştü. Ama gerekeni de yapmıştı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi