ABD ve AB’den oluşan Batı cephesi ile Rusya’nın, Ukrayna üzerinden restleşmesi her geçen gün farklı bir boyut kazanıyor. Ukrayna’nın doğusunda tansiyon gün geçtikçe olumsuz yönde yükseliyor. Bölgedeki Rusya yanlıları Ukrayna’nın güneydoğusundaki şehirlerin büyük bir kısmını ele geçirdiler.

Kiev hükümeti Rusya yanlısı militanların ayaklanmasını bastırmak için Slovyansk kentine asker gönderirken, çatışmalar Odessa kentine de sıçradı ve yaşanan olaylarda 46 kişi öldü. Donetsk’te ise, isyancılar 11 Mayıs’ta Rusya’ya bağlanmak amacıyla referandum düzenleyecek.

Özetleyecek olursak; bölgede Rusya destekli iç savaş kanlı bir şekilde devam ediyor. Nitekim bunu doğrulayan açıklamayı Ukrayna geçici Devlet Başkanı Aleksandr Turçinov yaptı. “Rusya bize karşı bir savaş yürütüyor. Hedef Kırım’dan sonra güneydoğu Ukrayna’yı kendi topraklarına katmaktır” açıklaması sonrasında ABD, AB ve NATO’dan açık destek istedi.

Rusya’nın öncelikli hedefi; Ukrayna’da 25 Mayıs’ta yapılması planlanan devlet başkanlığı seçimlerini engellemek için ülkeyi tamamen istikrarsızlaştırmak  ve işgal için hazır hale getirmektir. Bu hedefine ulaşmak için Rusya yanlılarını kışkırtmaya, örgütlemeye  ve silahlandırmaya devam ediyor.

17 Nisan’da gerçekleşen Cenevre anlaşması çerçevesinde barışçı bir çözüme varılacağı ümitleri de kısa sürede tükendi. Şimdi Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, ABD’li ve Rus mevkidaşlarına siyasi çözüm bulma adına  “İkinci Cenevre Konferansı” önerdi. İşin doğrusu bu öneri de çözüme hiçbir katkısı olmayacak.

Çünkü; tüm taraflar anlaşmayı kendi işine geldiği şekilde yorumluyor. İçinden çıkılmaz bir hal alan duruma çare üretir ümidiyle bölgeye  25 Nisan’da  Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) bağlı 7 askeri gözlemci gönderildi. Ancak heyet bölgedeki Rusya yanlışı silahlı isyancılar tarafından 13 gün rehin tutuldu. Almanya ve ABD üst düzey girişimleri sonucu ve Putin’le yapılan pazarlıklar sonucu heyet serbest bırakıldı.

DONBAS’SIZ UKRAYNA ÇÖKER

Kiev, Ukrayna’nın doğusunda kontrolü her geçen gün daha fazla kaybediyor. Rusya yanlıları ise buna karşın bölgedeki hakimiyetini artırıyor. Ukrayna hükümeti, ülkenin doğusundaki isyancı Rusya yanlılarını bastırmakta zorlanıyor.

Ukrayna’nın Güneydoğusunun önemli şehirlerinden biri olan Slavyansk, haftalardır kendilerine “halk milisi” adı veren ayrılıkçıların denetiminde bulunuyor. Ukrayna Ordusu, ‘ayrılıkçıların kalesi’ olarak bilinen Slavyansk’ta harekete geçti.  

Bu operasyon Ukrayna için son bir şanstır. Çünkü, Ukrayna Rusya tehditleri karşısında geri adım atar operasyonu durdurup çekilirse Ukrayna resmen bölünür.

Ukrayna’nın güney doğusunda bulunan Donbas Bölgesi Ukrayna için hayati önem taşıyor, çünkü Donbas’sız Ukrayna çöker.Donetsk kentinin girişinde “Donbas Ukrayna’nın kalbidir” diye yazıyor. Ülkenin bölünmesi halinde Ukrayna güneydoğusunu kaybeder. Ukrayna bir anlamda en verimli kaynaklarının bulunduğu topraklarını kaybeder.

Geniş kömür rezervlerine sahip Donbas Havzası bu bölgededir. Hem Ukrayna, hem de Rusya açısından önemli bir bölgedir burası. Donets Havzası’ndaki kömür rezervinin 100 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Ukrayna gayri safi milli hâsılanın yüzde 20’sini bu bölge sağlıyor. Ukrayna’nın ihracatının dörtte biri de yine bu bölgeden yapılıyor. Ülkenin geri kalan kısımlarında ise halk genelde tarımla geçimini sağlıyor.

SAVAŞ BÖLGEYE YAYILABİLİR

Bölgede her an her şey olabileceği gibi şimdi herkes;

 “Rusya müdahale eder mi? Rusya müdahale ederse NATO devreye girecek mi? sorularına cevap arıyor.

Çünkü NATO,”Ukrayna’nın egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğü ve sınır ihlalsizlik ilkesini desteklemeye devam edecektir” diyerek Ukraynalılara güvence verirken, Rusya’ya da açıkça uyarılarda bulunmuş oldu.  

Rusya’nın talebi üzerine toplanan BM Güvenlik Konseyi’nin Ukrayna’daki gelişmelere ilişkin toplantısında herhangi bir ilerleme sağlanamadı. Rusya’nın talebi doğrultusunda yapılan toplantıda da ABD, İngiltere ve Fransa temsilcileri Ukrayna’daki gelişmeler nedeniyle Rusya’yı sorumlu tutarken Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, Ukrayna’nın iç işlerine müdahale ettikleri gerekçesiyle Batlı ülkeleri suçladı.

Ancak ne ABD ve AB’nin ekonomik yaptırımları ne de, NATO’nun uyarı ve tehditleri Rusya için caydırıcı olamadı.

Özetleyecek olursak; bölgede Rusya’nın desteklediği bir iç savaş yaşanmaya devam ediyor. Bu gidiş, Ukrayna’nın önce bölünmesine sonra da güneydoğu bölgesinin zaman içinde Rusya’ya dahil edilmesiyle sonuçlanır.

Bu saatten sonra Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü korumaya ve Rusya’yı engellemeye ne AB ve ABD’den oluşan Batı cephesinin ne de NATO’nun gücü yeter.  

Kısacası; Batı ülkeleri tüm diplomatik yolları zorlayarak krizden çıkış yolu ararken, Rusya hiçbir uyarı ve tehdide aldırmadan Kırım’dan sonra şimdi de Ukrayna’nın güneydoğusunu işgale hazırlanıyor.