AK Parti’nin yol haritası
Yarın 13 yıl aradan sonra AK Parti, temellerinin atıldığı Afyonkarahisar’da yeniden toplanacak.
Masada Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde Başbakanlığa ve AK Parti Genel Başkanlığı’na kimin ya da kimlerin getirileceği de olacak.
Yani bir nevi AK Parti’nin yeni yol haritası burada çizilecek.
Erdoğan’ın Köşk adaylığı kesinleşmiş gibi.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Kütahya’da, “Siyaset planım yok” açıklamasından sonra gözler alternatif isimlere çevrilmiş vaziyette…
Ama bu Abdullah Gül’ün ilanihayet siyasetin dışında kalacağı anlamını taşımıyor. Kanaatimce Gül, genel seçimleri bekleyecek ve kararını o süreçte verecek.
Tabii AK Parti’de bu işler geniş istişareler ve anket sonuçlarına göre yapılıyor. Toplumun ve tabanın kimi isteyip istemediğine bakılıyor.
Bize gelen bilgilere göre son dönemde Başbakanlık için Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ismi ön plana çıkıyor.
Dışişleri Bakanlığı için ise MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın adı geçiyor.
MİT Müsteşarlığı’na da TİB Başkanı Ahmet Cemalettin Çelik düşünülüyor.
Erdoğan sonrası için Başbakanlık koltuğuna farklı, Genel Başkanlık koltuğuna farklı isimler ön görülüyor.
Bu çerçevede Genel Başkanlık için Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ismi ön plana çıkmaya başladı. İlk adım olarak da HAS Parti Ankara eski İl Başkanı Abdülhamit Gül’ün yerel yönetimlerden sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilmesiyle atıldı.
Şüphesiz siyasette 24 saat bile çok uzun bir süre…
Siyasete “her an her şey olabilir” anlayışını yerleştiren, literatüre “ters köşe” kavramını sokan Erdoğan; ezber bozan, karizması tartışılmayan tek lider.
Daha önce de yazdım AK Parti kadroları o kadar zengin ki; üç ayrı kabine dahi çıkartılabilir bu kadrolardan.
Erdoğan sonrası Başbakanlık adaylığı için bir çırpıda onlarca isim geliyor akla.
Keza Genel Başkanlık için de aynı durum söz konusu.
AK Parti merkez sağda hem ANAP’a hem de DYP’ye hiç benzemeyen çok farklı bir profil çiziyor.
Tabii burada en önemli faktör lider…
Erdoğan ne bir Demirel ne de Özal…
AK Parti’nin kurmay kadrosu da öyle…
Özal ve Demirel’in Köşk’e çıkmasıyla birlikte partisine hüsran yaşatan emanetçi Cindoruk, Çiller ile Akbulut ve Yılmaz’dan çok farklılar.
Zaten Özal ve Demirel’in partileri kendi dönemlerinde de düşüşe geçmişlerdi.
Oysaki AK Parti sürekli yükselişte…
Muhalefet partilerinin durumuna bakıldığında da bu durumun daha uzun yıllar böyle devam edeceği anlaşılıyor.
AK Parti’nin siyasette öyle ağırlığı var ki; hiç kimse “AK Parti’nin adayı seçilir mi, seçilemez mi” bunu tartışmıyor.
Sorular hep parti içinden “kimin Cumhurbaşkanı, kimin Başbakan, kimin Genel Başkan olacağı” üzerine yoğunlaşıyor.
Nerden nereye…
Hatırlarsanız Refah Partisi seçimlerden birinci çıkmasına rağmen Demirel günlerce bekledikten sonra hükümet kurma görevini rahmetli Erbakan Hoca’ya kerhen vermişti.
Ardından yüzde 18 civarında oy alan ANAP ve DYP, Refah ile hükümet kurmak istememiş hatta Mesut Yılmaz son anda uzlaşılan protokolden vazgeçip sözünden dönmüştü. Refah devre dışı bırakılıp Ana-Yol hükümeti kurulmuştu.
Yürümemesi üzerine de Başbakanlık için 2+2 formülü işletilerek Refah-Yol Hükümeti ancak kurulabilmişti.
Dışişleri, İçişleri, Milli Eğitim, Milli Savunma gibi kritik bakanlıklar Refah’a verilmemişti.
Buna bile tahammül edilememiş Refah-Yol hükümeti sadece 11 ay iktidarda kalabilmişti.
Ardından seçimlerden en fazla oy alan Refah kapatılıp Erbakan ve arkadaşları siyasi yasaklı hale getirilmişti.
Ama inançlı kadroların iktidara yürüyüşü engellenememişti.
12 yıldır ülkeyi Erdoğan liderliğindeki AK Parti kadroları yönetiyor.
Böyle Muhalefet olduğu müddetçe en az 12 yıl daha yöneteceği mukadder gözüküyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.