İsyancıların hedefi Rusya’ya katılmak
Kırım’dan sonra; Ukrayna’nın doğusunu da Rusya’ya katmak amacıyla Rus istihbarat servisine bağlı dış istihbarat birimi SVR ile Rus askerî istihbarat servisi GRU’nun ortaklaşa yürüttükleri organizasyonlar ve operasyonlar devam ediyor.
Ukrayna’nın doğusuna sızan Rus ajan subaylar; önce halkı örgütlediler; sonra silahlandırıp isyana dönüşen eylemleri organize ettiler. Şimdi de Rusya’yı bu organizasyonun dışındaymış gibi göstermek için; “halkların kendi geleceklerini tayin hakkı” diyerek “referandum” oyununa başvuruyorlar...
Yapılmaması yönünde dünya başkentlerinin çağrıları ve Uluslararası Toplum tarafından tanınmayacağı ilanına rağmen; Ukrayna nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini oluşturan Donetsk ve Luhanks bölgelerinde referandum yapıldı. Oldubittiye getirilmek istenen bu referandumun amacının, ne olduğu henüz netlik kazanmış değil. Sandık başına gidenler bile, henüz ne için oy kullandıklarını bilmiyorlar.
Ukrayna içinde daha fazla özerklik mi?.. Yoksa bağımsız bir devlet oluşturmak mı? Veyahut Rusça konuşulan bölgelerin Rusya’ya katılması mı? Ne için yapıldığı tam halen açıklanmış değil…
Elbette bu devletçiklerin kendi başlarına yaşama şansı yok. Ya Ukrayna içinde özerk bölge statüsünde kalacaklar veya zaman içinde Rusya’ya ilhak olacaklar…
Ayrıca; bölgedeki başka şehirlerde de benzer referandumlar yapılıp yapılmayacağı, özerklik veya bağımsızlık istenen bölgenin sınırlarının nereler olacağı konusunda hiç bir bilgi yok.
Bu belirsizlik ve karmaşa içinde Rus yanlılarının ilan ettiği “Donetsk Halk Cumhuriyeti” Bölgesi’ndeki referanduma katılım oranının % 74.87 olduğu açıklandı.
Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı isyancılar “bağımsızlık” referandumları düzenlerken; Kiev hükümeti, referandumu “yasa dışı bir eylem”; oy verme işleminiise “suç” olarak tanımladı.
Bir diğer husus ise, Ukrayna’da 25 Mayıs’ta yapılması planlanan Devlet Başkanlığı seçiminin gerçekleşip gerçekleşemeyeceği konusudur. Bu seçimin yapılması durumunda Güneydoğu illerinde seçimin yapılıp yapılmayacağı bir muammadır. Zira isyancılar 25 Mayıs’ta yapılacak Ukrayna Cumhurbaşkanlığı seçimlerini boykot edeceklerini açıkladılar. Kiev yönetimi bu durum karşısında ayrılıkçıların yaptığı referandumunu kabul etmediğine göre bundan sonra operasyonlar devam edecek mi, yoksa masaya oturup siyasi bir çözüm mü aranacak? Konularında bir karar vermekte zorlanacağı bir gerçek.
Şimdi; uluslararası toplum bir çıkış yolu aramakta ve büyük bir ihtimalle yine AGİT bir arabulucu olarak devreye girecek. Çünkü Amerika ve Avrupa Birliği ile Rusya arasında yeni yaptırımlarla alakalı olarak gerilim her geçen gün artmaktadır.
PUTİN’İN İKİYÜZLÜLÜĞÜ VE ÇEÇENİSTAN’IN İŞGALİ
Putin; Ukrayna’daki isyancıları gerçekte destekliyor ancak, dünya kamuoyunun tepkileri karşısında desteklemiyor görüntüsü vermeye çalışıyor. Ülkesi adına başarılı bir lider olan Putin eski istihbaratçı olarak alışkanlık haline getirdiği yalan ve ikiyüzlülük politikalarını devam ettiriyor.
Her fırsatta olduğu gibi Kırım’ı ilhak sonrası ziyaretinde “Bizim yasal çıkarlarımıza da hereksin saygı göstermesini istiyoruz. Ukrayna’daki referandumlar meşrudur ve de halkların kendi kaderlerini tayin hakları engellenmemelidir” şeklindeki konuşmasıyla Putin yine yalan konuştu ve yine ikiyüzlülük yaptı.
Çünkü aynı Putin; Kazan Tatar Türkleri ile Çeçenlerin “kendi kaderlerini belirleme hakkını” belirlemek için yapılan referandum sonucu ilan edilen bağımsızlık kararına saygı göstermemişti.
Güçlü komutan Musa oğlu Cevher Dudayev’in liderliğinde başlatılan mücadele, Milli Çeçen Halk Kongresi kararı ile daha sonra halkın büyük desteği alarak hedefine ulaştı. Referandumla onaylanan bağımsızlık tüm dünyaya 8 Kasım 1991 tarihinde resmen ilan edilmişti.
O gün kalabalık kitleler oradaydı ve herkes onurunu kazanmanın haklı gururunu yaşıyordu. Tarihinde ilk defa Devlet Başkanlığı binasının tepesine Çeçenlerin karakterini taşıyan bayrak çekilmişti. Özgürlük Meydanı hınca hınç doluydu...
Müritler tekbirlerle halkalar halinde zikirlerini çekerken, yaşlılar gözyaşları içinde sevinç ve şükür duaları yapıyordu. O gün Çeçenlerin bayramı, o gün onların kurultayı ve o gün onların tarihi günü idi. Çünkü onlar asırlardır bekledikleri bağımsızlığı elde etmişlerdi. Ancak bu hakkı kazanmak, bağımsızlık ilan etmek Çeçenlere çok pahalıya mal oldu. Çünkü Ruslar, bu karara saygılı olmak yerine Çeçenistan’a saldırdı.
Aralık 1994’ten Ağustos 1996’ya kadar süren birinci savaş ile 11 Ekim 1999 tarihinde ikinci Çeçen Rus Savaşı ile gerçekleşen işgal sürecinde (45,000’i çocuk) yaklaşık 300.000 sivil öldürüldü. Grozni başta olmak üzere şehir ve kasabalar tamamen Rus güçleri tarafından yerle bir edildi, alt yapı tamamen yok edildi. Yaklaşık 370.000 sivil, tüm dünyada başka ülkelere sığınmak zorunda kalmıştı.
Çeçenistan’ın ikinci savaş ve işgal kararını veren kişi Rusya Federasyon Devlet Başkanı Putin’in kendisiydi.
Hatırlatmak isterim ki;
Putin, eğer söylediği gibi; “halkların kendi kaderini ve geleceğini tayin etme hakkına” saygılı olsaydı Çeçenistan hem bağımsız olacaktı, hem de bu kadar insan ölmemiş ve de Çeçenistan yerle bir edilmiş olmayacaktı.
Bu gerçeklerin varlığı Putin’in açıklamaları inandırıcı olmadığı gibi, tiksindirici ve ikiyüzlülük olduğunu bir kere daha hatırlara getirmektedir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.