IŞİD büyük planın küçük parçası
Musul ile birlikte Suriye ve Irak’ta 8 şehri ele geçirmiş oldu IŞİD.
Başta Bağdat olmak üzere bir o kadar şehir de tehdit altında.
Irak petrol boru hatlarının IŞİD’in kontrolüne geçtiği yönünde haberler geliyor.
Musul ve Kerkük dünyanın en zengin petrol yataklarının bulunduğu kritik iki şehir.
Kerkük’ün kontrolü tamamen Barzani yönetimindeki Peşmergelerin eline geçti.
Yoğunluklu olarak Kerkük ve Musul’da bulunan Türkmenler ise büyük oranda yaşadıkları bölgeleri terk ettiler. Böylece Barzani, Kürt bölgelerine dahil etmek istediği yerlerde fiili denetimi de sağlama fırsatını yakaladı.
Sözde Peşmerge Bakanı, daha önce yönetimleri dışında kalan Kerkük dahil tüm Kürt yerleşim birimlerinde denetim kurduklarını ve bir daha buralardan çıkmayacaklarını açıkladı.
Kürt kökenli parlamenterler Bağdat’ı terk edip Erbil’e döndüler.
Otoritenin kaybolduğu bölgede tam anlamıyla bir kaos hakim. Farklı unsurlar, farklı gayretlerle bu kaotik durumdan yararlanarak kendi nüfus alanlarını genişletmek, kendi hakimiyetlerini kurmak istiyorlar.
Görünen o ki; Barzani kuvvetlerini Kerkük’ten, IŞİD kuvvetlerini de Musul’dan çıkarmak mümkün olmayacak.
Zaten Barzani, gerçekleştirilecek bir referandumla bağımsızlıklarını ilan edeceklerini daha önce açıklamıştı.
Gidişat ve olayın seyri Irak’ın üçe bölüneceğini gösteriyor.
Tabi bunların hepsi sonuç…
Sebepler ise bugünün meselesi değil.
Biz hep sonuçlarla boğuşurken, küçük küçük ayrıntılarla uğraşırken ABD Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek olan bu projelerin temelini 11 Eylül 2001’de attı.
80’li 90’lı yılları gözlerimizin önünden geçirelim.
Bölgede durum neydi?
İsrail’in Müslüman ülkelere karşı uyguladığı işgal ve terör faaliyetleri ile silah baronlarının tezgahladığı (ABD’li emekli diplomatların itiraflarına göre) İran-Irak savaşının dışında bölgede şiddet ve terör faaliyeti yoktu.
2003 öncesinde bölgede ne IŞİD ne El Kaide ne de başka bir terör örgütü mevcut değildi.
ABD’nin sözde terörle mücadelesi özde petrol ve İsrail’in güvenliğini garantiye alma planı bölgeyi terör yuvası haline dönüştürdü.
Açık konuşalım: El-Kaide’yi de, IŞİD’i de ABD üretti. Peşmergenin de PKK’nın da arkasında büyük şeytan ABD var.
Düşünün bir IŞİD denilen vahşi örgüt Afganistan’dan Irak ve Suriye’ye paraşütle mi geçti?
Herkes biliyor ki; ABD’nin Afganistan’a yerleştirdiği örgüt, Irak’a İran üzerinden geçti ve oraya yerleşti.
Peki buna İran neden müsaade etti?
Bunun cevabını İran himayesindeki Maliki yönetiminin işgal esnasında IŞİD’le ilgili tavır ve tutumlarında görmek mümkün…
Esed’e destekte bir milim dahi geri adım atmayan İran, IŞİD işgalinde neden kılını dahi kıpırdatmadı acaba?
IŞİD denilen uyduruk, taşeron örgüt tek kurşun sıkmadan zırhlı araçlar, tank ve ağır silahlara rağmen Irak ordusunun elinden koskoca Musul’u birkaç saat içinde alıyor.
Ama ne hikmetse IŞİD Musul’da gösterdiği bu sözde başarıyı Kerkük’te göster(e)miyor.
Nasıl olur demeyin?
Ortada müthiş bir taksim var.
Bu Şii Maliki’nin de, Peşmergenin de, sözde Sunni terör örgütü IŞİD’in de işine geliyor. Karşılıklı çıkarlar söz konusu olunca bir araya gelemeyecekler geliyor, olmayacak şeyler oluyor…
Tabii totalde kazanan, aslan payını alan bu büyük kirli oyunun kurucusu ABD ve uydusu İsrail oluyor.
Egemen emperyalist güçlerin hedefe koydukları tek bir ülke var: Türkiye…
Uluslar arası hukukta vatan toprağı sayılan Büyükelçiliğimizi işgal edip, personelini rehin alarak, Türk Bayrağı’nı indirerek burnumuzu sürtmek, karizmamızı çizmek istiyorlar.
Olanlardan ders çıkartmamız lazım.
Sonuçlara değil daha çok sebeplere odaklandığımız ölçüde başarılı olacağız.
Yoksa atı alan Üsküdar’ı geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.