İman insanı Kur’ân’la buluşturur
İman, insanı ilk önce Kur’ân’la buluşturur. Çünkü insanın insan olması ve insan kalması ancak Kur’ân’la mümkündür. Rabbimiz buyuruyor: “O çok merhametli (Allah), (Resûlü’ne) Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı öğret(mekle anlama, düşünme ve ifade yetisi ver)di” (Rahman Sûresi/ 1-4) Dikkat edilirse bu ayetlerde insanın yaratılması, Kur’ân’ın öğretilmesinden sonra zikredilmiştir. Oysa ki Kur’ân nazil olmadan önce insan halk olunmuştu. Bu, bir tertibi Rabbanîdir. Bu tertibi Rabbanî’nin manası; Kur’ân olmadan, insanlık olmaz. İnsanın insan olmasının ve insan kalmasının yolu Kur’ân eğitim ve öğretiminden geçer. İnsan Kur’ân ile insaniyetin kemaline erer ve hakiki insan olur ve insan kalır.
Kur’ân’la imanın bereketi hayata düşer. Kur’ân’la insan karanlıktan kurtulur. Kur’an’la insanın buluşması, tohumla toprağın buluşması gibidir. İnsanın aklının, kalbinin ve bir bütün olarak hayatının bereket ve saadet garantisi Kur’ân’dır. İlkbaharda bereketli yağmur damlalarıyla canlanan, yeşeren toprak gibi Kur’an’ın feyziyle gönüllerimizi uyandırmadıkça gafillerden olmaktan kurtulamayız. İmanın insanın önüne koyduğu ilk kitab Kur’ân’dır. Kur’an okumak imana dokunmaktır. İmanın nurunu hayata düşürmenin çaresi mü’min olarak Kur’ân’ı okumak, anlamak ve hayatın merkezine amir kılmaktır. Kur’ân’ı okumak, anlamak ve bir bütün olarak Rasûlüllah (sav)’in örnekliğini ve önderliğini esas alarak hayata taşımak ve ömür boyu O’na bağlı yaşamak, Kur’ân’a iman etmiş olmanın sonucudur.
Akıllarının, kalplerinin ve hayatlarının gıdasını Kur’ân’dan almayanlarda, almak istemeyenlerde iman yetmezliği var demektir. Bilelim ve inanalım ki; akleden kalbin gıdası, Kur’ân’dır. Kalbleri akletmeyenler, Kur’ân’la irtibatlarını kesenlerdir. Kur’ân’la irtibatlarını kesenler, imanlarını tehlikenin içine atanlardır. Nasıl ki yemek, kendisini sindirenin gözünde görmeye, kulağında işitmeye, aklında düşünmeye, kalbinde sevmeye, ayağında yürümeye, elinde tutmaya dönüşüyorsa, Kur’ân da kendisini yiyip sindiren (iman ederek okuyan, anlayan ve uygulayan) mü’min insanın hayatı olur; Onunla bakar, onunla işitir, onunla düşünür, onunla duyar. Şurası bir hakikattir ki; insanoğlunun yaratılış gayesi, Allah’ı tanımaktır. Allah’ı tanımış olmanın alâmeti de, Allah’ın Kur’ânıyla bakmak, işitmek, düşünmek, duymak ve hayatı onun hükümleriye sevkü idare etmektir. Bu durum aynı zamanda İslâm imanının muktezasıdır. Yani iman bunu gerektirir.
İman, insanın yaratılma sebebidir. İman, hayatın hiçbir karesinde ve kademesinde insanı Kur’ân’sız bırakmaz. İman’a göre insanı Kur’ân’sız bırakmak, insanın insanlığını yasaklamaktır. İnsanı Kur’an’sız bırakmak, tohumu topraksız, toprağı yağmursuz, eti tırnaksız, cesedi ruhsuz bırakmakla eşdeğerdir. Türkiye’de Cumhuriyet rejiminin kurulmasıyla birlikte uzun yıllar Kur’an okumak ve okutmak yasaklandı. Tabii ki Kur’ân-ı Kerîm’in eğitim ve öğretimine engel olmak, mikropları kuluçkaya yatırıp aşıları ve ilaçları yasaklamaktır. Bizim cinsimizden (yani insan cinsinden) mikropların ülkemizde egemen olmalarının ana sebebi, Kur’ân’sızlıktır. Yani Kur’ân’la idare olunmamaya razı olmaktır. Kur’ân’la idare olunmamaya razı olmak, bir imansızlık alâmetidir.
Kur’ân, Allah’a imanın insana uzattığı iptir. Kendi kuyularına veya başkalarının kazdıkları kuyulara düşenlerin kurtuluş ipi, Kur’ân’dır. Kur’ân; bütün zamanlar, bütün mekânlar ve bütün insanlar için gelmiştir. Kur’ân’ı tekelleştirmeye kalkışmak, Kur’ân’a olan imanı kaybetmektir. İman insanı Kur’ân’la buluşturur, Kur’ân ise insanı Rabbiyle konuşturur. Çünkü Kur’ân okumak, Allah ile konuşmaktır
İmanın seni Kur’ân’la buluşturmuyorsa, Kur’ân’la buluşman seni Allahû Teâla’ya yaklaştırmıyorsa, durma hemen imanını sorgula. Bu durumda imanında problem var demektir. Kur’ân’a inandığını söyleyip de Kur’ân’sız bir yaşantıyı sürdürenler, “Allah var” deyip de yokmuş gibi yaşamanın kavgasını verenlerdir. Böylelerinin ilahları çok, mü’minler topluluğunun defterinde isimleri yok.
Nasıl ki iman bizi önce Kur’ân’la buluşturuyor, aynen bunun gibi mü’min olarak insanları öncelikli olarak Kur’ân’la buluşturmak, Allah’a imanımızın bir gereğidir. İnsanları Kur’an’la tanıştırmayan, kendi hür iradeleriyle hayatlarını Kur’ân’la sevkü idare etmeyenlerin ismi Müslüman da olsa tarihin çöplüğü onların yeridir. Mü’min olarak Kur’an’ı okumak, kendi insanlığımızı ve Müslümanlığımızı okumaktır. Kur’an’ın bakmamızı istediği yerden O’na bakmazsak, kendimizi de başkalarını da şirk ateşinin ortasına atmış oluruz.
Allah yolunda ya hayatı imana katarsın, ya da şirk ateşinin dumanını yutarsın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.