Zulüm mü, umumi azap mı?
“Şu anda Filistin olayından memnun olan İslam ülkeleri var.”
Bu kan donduran ifadeler Başbakan Erdoğan’a ait.
Filistin’e duyarsızlığın boğma noktasına geldiği tespitini de yapan Erdoğan sorguluyor: “Peygamber Efendimiz bize ne derdi? Her Müslümanın durup bunu kendisine sorması gerekir. ‘Ama onlar Şii, Sünni’ mi diyeceğiz? Kutup yıldızlarımız olan Hz. Ali’ye, Hz. Hüseyin’e bunları nasıl izah edeceğiz?”
İnanan her insanın beynini zonklatacak, kalbini kanatacak, vicdanını sızlatacak zor sorular bunlar.
Oysa ki; Haydar-ı Kerrar Allah’ın Arslanı Hz. Ali (ra) tam 1435 yıl önce bu sualin cevabını vermiştir: “Alçaklığın en büyüğü zalimleri övmektir” diyerek…
Hz. Peygamber (sav) de, “Bir zalimi görüp de zulmüne engel olmayan insanları Allah’ın umumi bir azaba maruz bırakacağı” uyarısını yapmıştır.
Peki bugün İslam aleminin içinde bulunduğu bu durum, “umumi bir azap” değil de nedir?
Zillet dört bir tarafımızı sarmış, dünyanın her yanında oluk oluk Müslüman kanı akıtılırken, kadınlar, yaşlılar, çocuklar sefalet içerisinde yüzerken, bu hale ne denir?
Batı’nın desteğini arkasına alan ve Müslümanların bu zilletinden yararlanan Netanyahu dün de, kara harekatını genişletme tehdidini savurdu.
Gazze’ye havadan ve denizden ölüm yağdıran terörist devlet, 18 bin askerle zırhlı araçlarla karadan da katliam kusmaya başladı. Masum Filistinliler zırhlı araçların, tankların paletleri altında eziliyor.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ise İsrail katliamını kınamak şöyle dursun, destekler mahiyetteki şu açıklamayı yapıyor: “Tünelleri hedef alan titiz bir operasyon olmalıdır.”
Kerry için hava hoş tabii…
Nasıl olsa akan Müslüman kanı, ölenler Müslüman bebekleri…
Egemen güçler çarklarını kurmuşlar, rantlarını toplamanın telaş ve derdinde.
Gazze’nin nefes alması için Mursi’nin açtığı Rafah Kapısı’nı da darbeci Sisi’ye kapattırdılar.
Peki siz kapıları kapatıp, tünelleri “titiz bir operasyonla” vuracaksınız da bombalar altında ambargo uygulanan ablukaya alınmış bu insanlar ihtiyaçlarını nereden ve nasıl karşılayacaklar?
BM’nin ilkelere göre, hukuka ve adalete göre, doğru değerlere göre değil güce göre hareket ettiği çoktan tescillendi. BM görevini yap(a)mayan bir kurum haline getirildi.
Sözün bittiği yerdeyiz.
İş başa düştü. Artık icraat vakti.
İslam ülkeleri bir Venezüella ve bir Şili kadar olamayacak mı?
Venezüella, İsrail Büyükelçisini sınırdışı etti. Şili ise, İsrail ile bütün ticari ilişkilerini kestiğini duyurdu.
Helal olsun.
Tüm İslam ülkeleri en azından Şili gibi İsrail ile bütün ticari ilişkilerini donduramaz mı?
Katil devletin bu coğrafyadan tecrit edilmesi imkansız mı?
En azından Türkiye üzerinden satılacak olan Akdeniz’deki İsrail enerji kartını bir koz olarak kullanamaz mıyız?
Uluslararası platformlarda veto hakkımızı sonuna kadar kullanıp tepkimizi kuvveden fiile geçiremez miyiz?
En basitinden vatandaşlar olarak alışverişlerimizde hassasiyet gösterip seçici davranamaz mıyız?
Önceki gün habervaktim.com’daki bir haber çok dikkat çekiciydi.
Türkiye üzerinden tüm Ortadoğu’ya ürün satan İsrail finansörü bir içecek grubu 2014’ün ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre satışlarını yüzde 20 oranında artırmış.
Bundan büyük mutluluk duyan sizin de çok iyi bildiğiniz o grup, tüketicilerine dönük bir de mesaj yayınlayarak teşekkür etmiş.
Kahrolmamak elde değil.
İdrakimiz, ferasetimiz bu kadar mı köreldi? Samimiyetimiz, ihlasımız bu kadar mı bozuldu? Bu kadar mı duyarsızlaştık?
Anlamakta güçlük çekiyorum.
Bu ümmet bu kadar zilleti hak etmiyor.
Titreyip kendimize gelmemiz için gün bugündür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.