Beğenmiyorsan yeme!
Yeryüzündeki bütün yiyecek ve içecekler (haram olduğu bildirilenler dışında) insana helal kılınmıştır... Helaller çok fazla, haramlar ise çok azdır... Bu, Allah’ın merhametini gösterir... Nitekim cennette de sadece bir ağaçtan tatmak haram kılınmıştı...
Allah’u Teala hikmeti gereği yeryüzünün her bir coğrafyasına o bölgeye özel meyve, sebze ve av hayvanları dağıtmıştır... Malatyada kayısı iken, bizim Antepte fıstık, Rizede çay iken Amasyada bu elmadır...
Bir de her bölgenin bir yemek çeşidi vardır... Bir bölge acıyı severken, neredeyse çaylarına bile biber koymak isterlerken bir başka bölgede acı çok kullanılmaz...
Bu farklılıkların olması hayata bir güzellik ve renklilik katar...
***
Bir de her insanın bir damak tadı vardır... Bu damak, önüne konan yemeği beğenmediği an insan aç kalmayla karşıkarşıya kalabilir... Bir yandan ortada bir emek, ikram ve beğenilme beklentisi var, diğer yandan beğenilmeyen bir yemek...
Bu gibi durumlarda bazı kişiler beğenmediklerini ya da keşke biraz şöyle ya da böyle olsaydı diyerek memnuniyetsizliklerini dile getirirler... Ya da memnuniyetsizliklerini beden diliyle hissettirirler...
Bu gibi durumlarda ençok üzülen yemeği yapıp hazırlayan olur... Dinimiz o kadar güzel hazırlanmış ki insanların üzülmemesi için kurallar koymuş... Beğenmediysen yeme! Damak tadına uymaması yemek yapanın suçu değil... Yemeği hazırlar ve önüne kor... İster ye ister yeme!
Bu güzel kural resulullah aleyhisselam’ın yemek sofrasından alınıp bizlere kadar ulaştırılmış;
Ebû Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemekte hiçbir zaman kusur aramazdı. İştahı varsa yer, canı çekmiyorsa yemezdi.[1]
Eski alimlerimizden İbn-i Teymiyye rahimehullah annesinin hazırladığı çok acılı bir yemeği annesine beğenmediğini hissettirmeden yemiş... Ve daha sonra da kıvanmış... Yemeği beğenmeyerek annesini üzmek istememiş...
Dinimiz kimsenin üzülmesini istemez...
Sevgi, hoşgörü ve pozitif enerji ürettiren bir dindir... Bunu peygamber efendimizin şu hadisinde de görebiliyoruz;
Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün Peygamber aleyhisselâm ev halkından ekmekle birlikte yiyeceği bir katık istedi. Onlar da:
- Evde sirkeden başka bir şey yok, dediler.
Resûl-i Ekrem onu getirmelerini söyledi. Sonra da:
- “Sirke ne güzel katık; sirke ne güzel katık!” diyerek yemeğini yemeye başladı.[2]
Düşünsenize, sirkeyi öven bir peygamber... Nimetten memnun olup bunu dile getiren bir peygamber...
Evet...
Yemek ortaya konduğunda beğenmiyorsan yeme!
Ama bu hoşnutsuzluğunu da lütfen kimseye hissettirme!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.