PKK Okulları Yakarken
Moğol istilası döneminden beri bu kadar eğitim yuvası yakılmamış ve yağmalanmamıştır. PKK tüm gücüyle Moğollara yetişmeye çalışıyor. Geçmişten beri onlarca köyde ilköğretim öğretmenlerini şehit eden, kaçıran, görevi bırakmak zorunda bırakan, okulları ateşe veren, çocukların okula gitmemesi için baskıya başvuran PKK, bu eğitim yılında iyice çığırından çıktı.
Yakılan, tahrip edilen okul sayısı her geçen gün artıyor. Şu ana kadar onlarca okul yakıldı.
Şimdi de boykot planlıyorlar.
Örgütün “barış” kelimesinden ne kadar uzak olduğunu böylelikle görüyoruz. Okul yağmalama gibi en aşağılık terör yöntemine dahi başvurandan her şey beklenir.
Bu gördüklerimiz Çözüm Süreci’nin asıl muhatabının Güneydoğu halkı olması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Örgüt şuan, bölgedeki tüm dini akımları hedef almış durumda. Irak’taki IŞİD çıpasını tutarak, bölgedeki tüm dini hareketleri IŞİD olarak sunup hedef almış durumda.
Geçmişten beri güç sahipleriyle dans etmeyi iyi bilen örgüt, yeni konjonktürde IŞİD’i kullanarak Amerika’yı kendisine partner yapmayı ve bölgede bir anafor oluşturmayı planlıyor.
Türkiye’nin bu süreçte etkinliğini daha fazla artırmaya ihtiyacı var. Özellikle bölgesel politikalarda son dönem yaşananların üzerine bir sünger çekmek gerekiyor. Şu an yeni bir düzlemdeyiz.
Amerikan basınında çıkan haberlerin hiçbiri hayra alamet değil. Türkiye’nin uluslararası bir kuşatma altına alınmak istendiği görülüyor.
IŞİD’e yapılacak operasyon çok farklı sonuçlar doğurabilir. Operasyonun sınırlarını aşması kaçınılmaz gibi gözüküyor. Bu da bölgede Sünni kesimin belini bir daha hiç doğrultamaması anlamına gelebilir.
Zaten IŞİD’in ele geçirdiği bölgelerden Sünnilerin de kaçmasının sebebi bu. Bombardıman başladığında herkesi dümdüz edip geçecek.
Daha düzenli bir hale ancak belli bir düzen varsa geçilir. Karmaşıklıktan “daha düzenli” hal çıkmaz.
Suriye’de düzen kayboldu. Karmaşıklık, Irak’taki karmaşayı iyice artırdı.
Bölgemizdeki hiçbir ülke pozitif sinyaller vermiyor gelecek adına. Hangisine baksanız kan, hangisine baksanız vahşet.
Suudi Arabistan gibi bölgenin güçlü ülkeleriyle bir ortak alanda buluşmak durumundayız. Kimse Suud’u yabana atamaz. Bölgeyle ilgili politikaların tamamında hesaba katılması gereken bir güçtür.
Lakin Türkiye’de Suud’la işbirliğini dile getirmek hemen “irtica” olarak değerlendiriliyor.“Suud” ve “bedevi” kelimeleri yan yana kullanılıyor. Enerjisi, ekonomik gücü ve bölgesel algısı hiç hesaba katılmıyor.
Türkiye’nin hem dış politikada, hem de kısa vadede acil ihtiyaç duyduğu sıcak para konusunda, belli bir noktaya gelebileceği tek ülke Suud’tur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.