Başımızın belası yılbaşı

Başımızın belası yılbaşı

Hapishanede 20 yılbaşı geçirmişiz. çıkalı 45 sene oldu. Hâlâ bize kart gönderenler var. Bazıları da telefon ediyorlar. Bu gece rahat uyuyamamıştım. Sabah namazından sonra hafif bir dalmışım. Telefon sesi ile uyandım. Evde yalnızım. Telefon öbür odada. Terli terli koştum. (Adını vermek istemediğim, mevki sahibi) bir tanıdık arıyordu.
"Buyrun ben Hüseyin üzmez'im" dedim. Adam bana "yılbaşın kutlu olsun!" demesin mi? Adamın ne suçu var? Kendince kibarlık ediyor. Demek ki kendimizi ona iyi anlatamamışız. Bir ara ne diyeceğimi şaşırdım: "Senin de aybaşın kutlu olsun!" dedim.
Herhalde o benden daha çok şaşırmıştı ki, telefonu çat diye kapattı. Ulan bize ne, Hıristiyan âleminin yılbaşından.
1952 senesinin yılbaşında, Ankara Cezaevi'nde rahmetli üstat Necip Fazıl ve Osman Yüksel Serdengeçti ağabeyimizle beraberdik. Her yerde olduğu gibi, hapishanelerde de tek tük de olsa, züppe ve ukala tipler çıkar. Bir iki kişi güya üstadın yılbaşını kutlamaya gelmişlerdi. Biri üstada bir soru sordu: "Hıristiyanlar hem yılbaşını Hz. İsa'nın doğum günü olarak kabul ediyorlar. Hem de o kutsal günde, yapmadık rezillik pislik bırakmıyorlar. Mesela kadın erkek, dans ederler. Buna ne diyorsunuz?" dedi. üstat kısaca: "Bir Fransız generaline dansı sormuşlar. O (cinsî münasebetsizliği kastederek): "Neden ayakta?.." demiş" diyerek geçti. öbür taraftan Osman Yüksel Serdengeçti ağabeyimiz açtı ağzını, yumdu gözünü...
"Yılbaşı bu yavrum. Başımızın belası. çamlar kesilecek; çılgınlıklar yapılacak. İçkiler içilecek; lambalar karartılacak. O karanlıkta nice haltlar yenilecek" dedi.
çok esprili biraz da müstehcen konuşuyordu. Halk diliyle konuştuğu için, sözleri herkesin hoşuna gidiyordu. Asrî Aile adlı bir manzumeyi baştan sona ezbere okudu. Mahkûmlar kahkahadan kırılıyordu. Osman ağabey daha çok keyifleniyor, tekerlemeler söylemeye devam ediyordu: "Dansta kadın öpülür; sıkmak sıkıştırmak hiç... Her baloda kazanır memleket bir sürü piç!.. Asrîliğin (çağdaşlığın) manası edep irfan demektir. Bizdekine gelince düpe düz b... yemektir" gibi dizeler sıralıyordu. (Daha burada yazamayacağımız neler neler söyleniyordu Serdengeçti ağabeyimiz...)
Rahmetli Sait çekmegil ağabeyimize, kandil günlerinde telefon edip de "kandiliniz mübarek olsun" diyen gençlere, Sait ağabey; "Sizin de çıranız, mumunuz mübarek olsun!" derdi. Gençlerin çoğu, rahmetliyi benim kitaplardan tanımışlardı. Bir gün birkaç kişi bana geldiler. Sait ağabeyin bu halinden şikâyetçilerdi. Bana Sait ağabeyin neden öyle yaptığını soruyorlardı.
"Sait ağabey sıradan bir insan değildir. (Kur'an ve sahih hadisler hariç) duyduklarını, okuduklarını, yüzlerce defa akıl ve mantık süzgecinden geçirmeden, asla kabul etmez. Kalıplaşmış adetlere pek aldırmaz. Kalden ziyade hale bakar. Doğru olan da bu değil midir? Kandilleri tebrik etmek elbette ki güzel bir gelenektir. Ama mesela yılbaşları öyle mi? Yılbaşının ne dinimizde ne de geleneklerimizde yeri var." Gençlere bunlara benzer sözler söyleyerek kendilerini ikna etmeye çalıştım.
Bugün yılbaşı için beni arayanlara hep aynı şeyleri söylüyorum. Onlar bana yılbaşın kutlu olsun, dediler mi, ben de yukarıda söylediğim gibi: "Senin de aybaşın kutlu olsun" diyorum. Haklı olarak kızıyorlar.
Neylersin serde gericilik var ya... Hemen her konuda aykırılığımızı ortaya koyuyoruz. Bana günaydın diyenlere de cevabım şöyle oluyor: "Günaydın; gece karanlık, hava soğuk; su cıvık."
örf ve âdetleri bir yana... Yabancıların belki de haram olmayan bütün yiyecek ve içeceklerine bile karşıyım. Mesela Coco Cola'nın, Nestcafe belki tadını bilirim. Ama asla içmem. Onlara verdiğimiz her kuruşun mermi olup, Afganistan'da, Irak'ta, Lübnan'da, Filistin'de zulüm altında inleyen kardeşlerimizin bağrına saplandığına inanırım.
Bizim ayranımıza, sütümüze, şerbetimize, bozamıza, salebimize ne olmuş? Onlar bize yetmiyor mu? Adamların yiyecek ve içeceklerine koydukları isimlerde bile meymenet yok. Bizim Malatya'da küçücük çocuklara Cocon geliyi mi? derler. Bizde çocuk sidiğinin adı odur. Keşke emperyalizmin Coco Colası da çocuk sidiği kadar zararsız olsa... Saygılarımla...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi