Kobani meselesi üzerinden büyük bir fırtına kopartıldığı ve bunun dünya çapında etkileri olduğu görülüyor.

Kobani’ye destek eylemlerine Avrupa, Amerika, İsrail ve Ermeni Diasporası’nın da destek verdiği görülüyor.

Kobani destek eylemlerine sürekli “IŞİD” sosu katılması PKK’ya dünyada olmadığı kadar meşruiyet katıyor.

PKK’lıların artık Avrupa’daki eylemlerinde tamamen IŞİD aleyhine sloganlar attıklarını görüyoruz.

Bu açılan yoldan PKK uluslararası mahkemelerde ve uluslararası politik alanda meşruiyet kazanabilir ve Amerika dahil dünya ülkelerinin terör listelerinden çıkabilir.

PYD dünya ülkeleri için bir terör örgütü değil. Bunu dünyaya terör örgütü olarak kabul ettirmek de pek mümkün gözükmüyor.

Ortadoğu’da şuan yaşananların hepsine yukarıda saydığım çerçeveyi de ekleyerek düşündüğümüzde her şeyin Türkiye eksenli geliştiğini görüyoruz. Türkiye’ye birileri ders vermeye çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü açıklamalarında PKK/PYD üzerinden Türkiye’nin üzerinde çevrilmeye çalışılan oyunun farkında olduğu ve Amerikan tarafına da bunu açıkça ilettiği görülüyor.

Türkiye bir çatışmanın içine çekilmek isteniyor.

Belki bu kaçınılmaz. Ama nerede nasıl ve kiminle çatışacağına Türkiye’nin karar vermesi önemli.

Pazarlıklar ve uluslararası görüşmeler bu noktada kilitleniyor gibi.

Şuan liberaller, solcular, paraleller, büyük güçler gibi bütün yelpazeye baktığınızda Türkiye’yi askeri olarak Kobani’ye girmesi yönünde itme görürsünüz.

Büyük planın Kobani üzerinden kurgulanması nedeniyle bu olabilir.

Dünyada ama özellikle Ortadoğu’da Türkiye’nin imajını yok etmek için uzun zamandır bir strateji yürüyordu.

Şimdi Türkiye’yi sıcak bir çatışmanın içerisine sokarak bir üst seviyeye geçilmesini sağlamaya çalışacaklar.

Uluslararası planlarla karşı karşıyayız. Ve uluslararası planlara karşı yüzde yüz yerli planlara ihtiyaç var.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun güçlü birlikteliğiyle “milli planımızın” adım adım hayata geçirileceğini göreceğiz.