Davutoğlu tarzı atılım
Geçmişte başbakanlar göreve geldiklerinde yoğun olarak önlerinde iç meseleler, kangren haline gelmiş sorunlar bulurlardı. Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğunda ekonomik krizin kavuruculuğuyla birlikte AB ve yasaklar meselesini önünde bulmuştu.
Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı’nda ise istikrarlı bir ekonomi var ama uluslararası güçlerin sınırımızdan başlayarak Ortadoğu’ya kâbus gibi çöktüğü ve büyük oyunların oynandığı bir konjonktür hakim.
Bu konjonktür Türkiye’nin Güneydoğu’sunu da etkiliyor. Hızlı bir makro planın oluşturulup hem Irak, Suriye hem de Güneydoğu’yu kapsayacak biçimde hayata geçirilmesi gerekiyor.
Kobani eylemleri küresel boyuta ulaşmış durumda. Dünyaca tanınmış yazar ve aydınların katılımıyla “Küresel Eylem” takvimleri belirleniyor ve uygulamaya konuluyor. Buradan elde edecekleri meşru hareket zeminiyle Türkiye’nin içini de kapsayacak biçimde bir hareketlenme kurgulandığı açık.
Buna karşı Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın önderliğinde bir karşı hamle yapılacak gibi görünüyor. Cumhurbaşkanımızın Fransa, Türkmenistan, Cezayir, Ekvator Ginesi, Afrika Zirvesi gibi peş peşe yoğun bir program trafiği var.
Türkiye, kendi sorunlarında dünya çapında meşruiyet arayacaktır elbette. Ama dünyayla hem ekonomik hem de ticari bağlantıları güçlü tutmak önemli. Suriye, Irak, İran ve şimdi de Mısır’ın Türkiye’nin bölgeye mal taşıması önüne kurduğu barikat, ekonomik olarak izolasyon için birilerinin çalıştığını gösteriyor.
Vizelerin karşılıklı olarak kaldırılması konusunda büyük başarılara imza atan Davutoğlu’nun, bu izolasyonu sona erdirecek hamleler yapacağı muhakkak.
Güneydoğu’da yapılan isyan provalarında örgütün bölge halkını kullanma üzerine stratejiler geliştirdiği görülüyor. Buna karşın bölge halkına yönelik devletimizin de stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Bölge halkına yönelik peş peşe adımlar atılması gerekiyor.
Ankara kulislerinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Çözüm Süreci’nde farklı bir üst seviyeye geçeceğine ve bu yönde hazırlıklar içinde olduğuna ilişkin duyumlar var. Hamle sırasını örgütün elinden almak gerekiyor ve Davutoğlu’nun kendi rengini Çözüm Süreci’ne katması bekleniyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın konunun üzerinde uzun süredir çalışması hasebiyle oluşmuş geniş bir müktesebatı bulunuyor. Köşk, Başbakanlık ve devletin diğer teşkilatlarının eşgüdüm içinde ve kendi aralarındaki vahdeti sağlamış olarak çalıştıkları bir dönem yaşıyoruz.
Oluşturulacak yol haritasında ve bugünden sonra Türkiye’nin atacağı her adımda, Irak ve Suriye’yi de düşünerek hareket etmek gerekiyor.
Artık bölgede sınırların pek anlamının kalmadığı günlerden geçiyoruz.
Reel politiğin bize dayattığı bu durumu lehimize çevirmenin yollarını aramaktan başka seçenek yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.