Yeni düzlem
Türkiye iç ve dış konjonktürüyle yeni bir düzleme giriyor. Güneydoğu’da ve Ortadoğu’da yepyeni düzlemler oluşuyor. Türkiye’nin içinde de eskisinden çok farklı bir düzlemden sözetmek durumundayız.
AK Partili yıllar boyunca yaşanan değişimin sonucu bu. Ne İstanbul eski İstanbul, ne de Ankara eski Ankara.
İstanbul hayatı, Ankara devleti temsil eder. İkisinde de AK Partili yıllarda önemli değişiklikler oldu. Artık kimse generallerin yapacağı açıklamalara bakmıyor. Vesayet anlayışındaki bu gerileme, sadece bir alana bakılarak anlaşılamaz. Her alandaki generallerin değişmesi sözkonusu.
İş hayatından tutun da farklı ünitelere kadar bu böyle.
Artık 140 karakterle dünyayı okuyan, facebookta geçirdiği zamanı ailesiyle bile geçirmeyen bir nesil sözkonusu. Arkadaşlıklarını, dostluklarını, ilişkilerini farklı düzlemlerden kuran bir nesil.
Bunun pekçok sakıncası sayılabilir. Ama gerçeği de kabul etmek durumundayız. Gerçek bu.
Medya dünyası ne kadar çeşitli Türkiye’de?
Televizyonlar, gazeteler, internet siteleri var. Peki farkları ne? Bir fark oluşturmak gerekiyor.
Beğenin ya da beğenmeyin geçmişte fenomen gazeteciler vardı. Marka değeri yüksek isimler ve onların sürüklediği okuyucu ve izleyici kitleleri.
O devir kapandı. Artık başka tür gazetecilerden ve habercilerden hoşlanıyor neslimiz. İslami hassasiyetleri olan medya olarak bunları ne kadar anlayabiliyor ve buna ne kadar cevap verebiliyoruz.
Üzerinde düşünülmeli. Büyük Doğu memlekete bir tohum ekti ve o tohum büyüyüp nerelere geldi.
Doğru medya tercihlerini ortaya koyamaz ve halkı yakalayamazsak yarının tohumlarını biz ekemeyiz.
Doğru medya, halkı yakalayan medyadır. Halkı yakalayacak ve içeriğini sunacak. Facebook’tan bakıyorum, tertemiz Ehl-i Sünnet çizgisini temsil eden, üstelik de 1.5 milyon takipçisi olan isimler var.
Peki bu isimlere medya kanalları açılmış mı?
Malesef hayır. Samimi Müslümanlar medyada açılmayan kanalları alternatif sosyal medya imkanları üzerinden işletmeye çalışıyorlar. Oysa halkın teveccühüne itibar etmek lazım. Halk; bir Müslüman, bir samimi Ehl-i Sünnet ehline bu kadar ilgi gösteriyorsa, o isme gazete sayfalarının da açılması lazım.
Komplekslerle hareket etmemek gerekiyor. Yeniliklere, değişimlere açık olmak lazım. Dünyada medyanın geldiği noktayı anlatsam hayretler içinde kalırsınız.
Medyadan para kazanılmaz, medyanın ekonomisi kötü diye bir şey yok. Değişime açık olmamanın ekonomik sonuçları bunlar sadece.
AK Partili yıllar medyaya çok büyük imkanlar açtı. AK Parti’nin gelişimi kadar İslami medyada gelişimden sözetmek mümkün değil. Hatta gerilemeden sözedebiliriz.
Neden?
Çünkü eski yöntemlerle hareket edildi. Oysa bu imkanlar doğru kanallara akıtılmalı ve Türk medyası dünya medyasına yön verebilir hale gelmeliydi.
Reuters’in, AFP’nin bir Türkiye muhabiri yaptığı haberle dünya çapında ses getiriyor. Neden?
Çünkü kurumu güçlü. Dünya devleti olacaksak dünya çapında medya kurumlarımız da olmalı.
Bunun nüvesi ise halkı yakalamaktan geçer.
Bunu yapamazsak, kendi mahallemizde top koşturmaya devam ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.