“Müslümanların Tarihi”  Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma’nın son eserinin adı. Başlığa bakıp aklınıza hemen, “Niçin, İslam Tarihi değil de Müslümanların Tarihi?” sorusu gelebilir. Bu başlığı Sırma Hoca özellikle seçtiğini, doğrusunun İslam Tarihi değil Müslümanların Tarihi olması gerektiğini belirterek konuya şöyle açıklık getiriyor:
“Asırlardır bize `İslam Tarihi’ olarak anlatılanlar, İslam’ın değil, kendilerine Müslüman denen insanların tarihidir. Başka bir deyişle, Hz. İbrahim’in, Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın ve nihayet Hz. Muhammed’in (S.A.V.) kendilerine gelen vahiyle bildirdikleri dine inananların tarihi. Hepsi de Allah’ın emirlerini insanlara bildirmekle görevlendirilen peygamberlere, ümmetleri olduklarını söyleyenlerin, bu peygamberlerin getirdiklerine ne ölçüde uyduklarının ve ne ölçüde pratiğini gerçekleştirdiklerinin tarihi…”
***
“Hz. Adem’den, Hz. Muhammed’e (S.A.V.) kadar bütün peygamberlerin getirdikleri mesaj İslam, insanlara tebliğ ettikleri şey bütün bu peygamberlerin tebliğleri ve ümmetlerinin bu tebliğ uğruna olan mücadeleleri sırasında başlarından geçen olayları içeren olaylar bütününe, alışılmış bakış açılarına ters olarak, `İslam Tarihi’ değil, `Müslümanların Tarihi’ diyoruz.”
Kitapta klasik İslam tarihlerinde olduğu gibi Müslümanların yaşadıkları olaylar zinciri Mekke’de başlatılıp Osmanlı İmparatorluğu ile bitirilmiyor. İlk peygamberden Hz. Muhammed’e tadar gelen peygamberler hakkında gerekli bilgiler veriliyor ve ondan sonra da Hz. Peygamberin mücadelesi, daha sonra çeşitli yerlerde Müslümanların kurduğu devletler anlatılıyor.
Müslümanların Tarihi kitabının alışılmışın dışında kaliteli bir kâğıt, kaliteli bir baskı ve cilt ile okuyucuya sunulduğunu, bu yönüyle Beyan Yayınevi yöneticilerinin tebriki hak ettiklerini belirtmek istiyorum… Mükemmel bir muhtevanın titiz bir çalışma sonucu kaliteli bir kılıf içinde sunulması gerekirdi. Bu da en iyi şekilde gerçekleştirilmiş.
Bu noktada Sırma Hocamın izniyle bir hususu hatırlatmak istiyorum. Müslümanların Tarihi denince söz gelimi Hint Müslümanları (Pakistan ve Bangladeş),Uzakdoğu Müslümanları ve özellikle de Malezya ve Endonezya’daki Müslümanlar ile Kuzey Afrika’nın dışında kalan orta, Batı, Doğu ve Güney Afrika’daki Müslümanların da eserde yer alması gerekirdi diye düşünüyorum. Bunu bir eleştiri olarak değil, yeni baskılarda imkan nispetinde bu konuların da yer alması temennimi bir hatırlatma olarak dile getirdiğimi özellikle belirtmek istiyorum. Bu arada İhsan Süreyya Sırma Hocama kitabını imzalayarak gönderme ve elime geçip geçmediğini Viyana’dan arayarak takip etme hassasiyetinden dolayı şükranlarımı sunuyorum.
Uzun ve titiz bir çalışmanın ürünü olduğu açıkça görülen ve İhsan Süreyya Sırma Hocamın o mükemmel üslubu ile kaleme aldığı eserini hâlâ kitap okuma alışkanlığını sürdüren okuyucularıma özellikle tavsiye ediyorum.