Kin, nefret, şiddet Vahdet’le gelir dize
Vahdet'in sürdürmeye çalıştığı yapıcı dil ve üslubun önemini, medyaya bu konuda düşen büyük sorumluluğu anlamak isteyenler son günlerde yaşadıklarımıza bakmalı.
Şiddet ve medya yan yana gelmemesi gereken kavramlar. Çünkü medya "söze" dayanır. Konuşa konuşa anlaşan insanoğlunun bu yeteneğinin zirve yaptığı yer medya dünyasıdır.
Medyada her şey söz üzerinden yürür, milyonlara söz üzerinden mesajlar iletilir.
Maalesef son günlerde medya ve şiddet kavramları iç içe geçti. Hem dünyada hem Türkiye'de. Fransa'da Charlie Hebdo dergisine yönelik saldırı bunun küresel çapta örneğiydi.
İslamiyet sorgulanmaya en açık dindir. Bu konuda hiçbir çekincesi yoktur. İslamiyet aklen de mantıken de vicdanen de araştırmaya, sorgulamaya sonuna kadar açıktır. Zaten ancak bunu yapan gerçek imanı bulur.
Keşke bütün dünya İslamiyeti bu biçimde sorgulasa ve araştırsa. Ancak Charlie Hebdo dergisinin yaptığı bu değildi. Karikatür yoluyla sorgulama-eleştiri filan da yapmıyorlardı. En seviyesiz üslupla aşağılama yöntemini kullanıyorlardı.
Medya herkesi etkiler. Medyayı sadece belli seviyede birikimi olan insanlar okumaz. Her kesim okur. Türkiye'de intikam, kin, nefret ile düşmanlıkların medya üzerinden köpürtüldüğü dönemlerde karanlık tipler, bu metinleri okuyarak doldu doldu ve en sonunda suikastlerin tetikçileri oldular.
Tersi biçimde insanların inançlarını aşağılarsanız, bu kitlenin içinden şiddet eylemlerini tercih ederek üzerinize gidenler çıkabilir. Hayatta hiç kimse sorumsuz olmadığı gibi, medya mensupları da sorumsuz olamaz. Kullandığınız dilde de, çizdiğiniz çizgide de "saygı-nezaket-seviye-ölçü" gözetmek durumundasınız.
Ülkemizde son bir haftada yaşananları görüyorsunuz. Çeşitli gazeteler ya şiddet eylemlerinin hedefi oluyor, ya da şiddet eylemlerini tahrik ediyor.
Medyanın dili bu olamaz. Sorumluluklarımız var.
Vahdet, Türkiye'de muhafazakar/milliyetçi kesimin en birikimli yazar ve düşünce kadrosuna sahip gazetesi. Her kesim bu gazetede kendisinden bir şeyler buluyor. Gazete yola çıkarken birikimli kadromuzla uzun istişareler sonucu oluşturulmuş bir dilimiz var.
Elbette mücadele edeceğiz, elbette doğru bildiklerimizi sonuna kadar savunacağız. Elbette yanlış gördüklerimizin sonuna kadar üzerine gideceğiz. Fikri takiplerimiz olacak.
Ama burada kullanılacak dil çok önemli. Sorumsuz-saygısız-ölçüsüz bir dilin milletimizde doğuracağı maddi-manevi vahim neticeleri oluyor.
Vahdet'in dilindeki sükunet bu nedenle Türkiye'nin ve Müslümanların geleceği için çok önemli.
Biz söyleyeceklerimizi yine söylüyor ama Müslümana yakışır yapıcı üslubu asla elden bırakmıyoruz.
Vahdet, okuyucu kitlesini ve toplumu doğrularla buluşturup, müspet yönde gelişimine katkı sağlamaya çalışırken, asla bir tahrik, şiddet, karışıklık, hakaret, ajitasyon ile küfür olaylarına ve söylemlerine bulaşmayacak.
Biz açılmış ak bir sayfayız. Gerçek bir müminin suratına bakan huzur bulur. Vahdeti eline alan, sayfalarına bakanın da aynı şeyi bulması içindir gayretimiz.
Kin, nefret ve şiddet atmosferinin Vahdet diliyle, dize gelmesi içindir bütün çabamız.
Geçen hafta Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, BİK İstanbul İlan Müdürü Mehmet Köşker ile birlikte gazetemizi ziyaret etti. Vahdet’in kullandığı üslupla, özel haberleriyle, her biri birbirinden kıymetli dev yazar kadrosuyla, ilk sayfasından son sayfasına kadar mizanpajıyla, görseliyle, baskı kalitesiyle kısa sürede dikkatlerini çektiğini ifade etti. Geçmiş yıllarda muhafazakar gazeteler içerisinde çok önemli görevler üstlenen tecrübeli gazeteci Atalay’ın, Vahdet’i beğendiğini ve başarılı bulduğunu gazetemiz emekçilerine bizzat söylemesi çok önemliydi.
Atılım ve yeniliklerimiz sürecek.
Okuyucusuyla, çalışanlarıyla Vahdet ailesini daha güzel günler bekliyor inşallah.
Allah yardımcımız olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.