Recep Garip

Recep Garip

Doğu herdaim “Büyük Doğu”dur

Doğu herdaim “Büyük Doğu”dur

Ade­m’­in top­rak­la­rın­da yü­rü­yo­ruz. Ade­m’­e ge­len pey­gam­ber­lik ışı­ğı son pey­gam­ber Haz­re­ti Mu­ham­me­d’­in (as) in­san­lı­ğa sun­du­ğu va­hiy­le, Ku­r’­an’­la yo­lu­nu ay­dın­lat­ma­yı sür­dü­rü­yor. Ku­r’­an vah­yin son ki­ta­bı­dır. Bir da­ha vah­yin gel­me­ye­ce­ği in­san­lık Ku­r’­an’­la ken­di­si­ni bes­le­ye­cek­tir.

Do­ğu­nun “Bü­yük Do­ğu­” ik­li­mi vah­yin gel­di­ği ik­li­min adı­dır. Pey­gam­ber­le­rin gel­di­ği top­rak­lar bu­gün bil­di­ği­miz Mek­ke, Me­di­ne, Fi­lis­tin, Mı­sır, Şan­lı­ur­fa böl­ge­si­dir. Bü­tün in­san­lı­ğa yol gös­ter­miş olan pey­gam­ber­ler ge­nel iti­ba­riy­le bu böl­ge­de va­hiy­le­ri­ni top­lum­la­rı­na ak­tar­mış­lar­dır.

Adem ve oğul­la­rı­nın yer­yü­zün­de­ki sür­gün­lü­ğü bü­tün in­san­lı­ğı kap­sar. Ha­lil İb­ra­him pey­gam­ber­le, Eyüp pey­gam­ber­le taç­la­nan Şan­lı­ur­fa­’da­ki ka­zı­lar Ade­m’­in ev­lat­la­rı­nın bu top­rak­lar­da var ol­duk­la­rı­na da­ir işa­ret­ler de koy­mak­ta­dır. Ay­nı mer­kez­den bak­tı­ğı­mız­da Ciz­re­’de met­fun bu­lu­nan in­san­lı­ğın ikin­ci ata­sı ka­bul edi­len Ulu pey­gam­ber Nu­h’­un, Fi­lis­tin top­rak­la­rın­da biz­le­ri bek­le­yen Sü­ley­ma­n’­ın, Da­vu­t’­un, Yu­su­f’­un, Mu­sa­’nın,  Lu­t’­un var­lı­ğı da “Bü­yük Do­ğu­” al­gı­mı­zı de­rin­leş­tir­mek­te­dir. Dü­şün­ce sis­te­mi­nin ifa­de­si, fel­se­fe­si iti­ba­riy­le bir be­lir­le­me­dir bu. Ba­tı­nın se­kü­ler rüz­gâ­rın­da mah­vo­lan, in­san­lık “Bü­yük Do­ğu­” muş­tu­suy­la aya­ğa kalk­ma­yı bi­le­cek­tir gü­nün bi­rin­de.

Or­ta Do­ğu­’nun, -Uzak Do­ğu­’nun -ki bu iki ta­nım­la­ma­da tar­tı­şı­lır - ye­ral­tı ve ye­rüs­tü zen­gin­li­ği ba­tı­nın se­kü­ler ba­kı­şın­da şuh bir çe­ki­ci­li­ği yan­sı­tır. Sa­vaş­la­rın, zu­lüm­le­rin ye­gâ­ne se­be­bi dün­ye­vi­leş­me, zen­gin­leş­me­den baş­ka bir şey de­ğil­dir. Dün­ya­da zen­gin­le­şen in­san, zul­mü­nü ar­tı­ra­rak hü­küm­ran­lı­ğı­nı ika­me et­me­ye ça­lı­şır­ken unu­tu­yor bu top­rak­lar­dan ge­lip ge­çen Nem­rut­lar, Fi­ra­vun­lar, Ka­run­lar şim­di ne­re­de­dir­ler?

Oy­sa in­san­lı­ğın or­tak se­si, ne­fe­si ve mi­ra­sı olan kül­tü­rel bi­ri­kim­ler­den her­kes pa­yı­na dü­şe­ni al­ma­lı ve ken­di­si­ni, top­lu­mu­nu er­dem­li ha­le dö­nüş­tür­me­li­dir. Or­tak in­san­lı­ğın mi­ra­sı olan bi­ri­kim­ler in­san­lı­ğa hu­zur ve­rir. Dün­ya de­ni­len me­kân üç gün­lük­tür. Dün ge­çip git­miş­tir. Bu­gün için­de ya­şa­dı­ğı­mız an­dır as­lo­lan. Ge­le­cek za­ma­nı da bi­le­me­di­ği­miz­den ya­şa­ya­ca­ğı­mız an için­de var ol­du­ğu­muz an­dır. İn­san bu ka­dar kı­sa bir an için sa­vaş­mak­ta­dır. “İn­sa­noğ­lu çok nan­kör­dü­r” di­ye Ku­r’­an ha­ber­dar edi­yor her bi­ri­mi­zi. İn­san­lı­ğın or­tak di­li, di­ni ve kül­tü­rü ha­li­ne ge­len bü­yük coğ­raf­ya­nın hu­zu­ru in­san­lı­ğın hu­zu­ru­dur. Bil­ge Nu­ri Pak­dil Us­ta şöy­le söy­ler;  “Türk ulu­su, Or­ta Do­ğu­lu­dur, çün­kü Or­ta Do­ğu uy­gar­lı­ğı­nı oluş­tu­ran ulus­lar­dan bi­ri­si­dir.” Bü­yük in­san­lık âle­mi­ne bil­ge­le­riy­le, sa­nat­kâr­la­rıy­la, bul­gu­cu mu­cit­le­riy­le bü­yük coğ­raf­ya­mı­zın tem­sil­ci­le­ri hiz­met et­miş­ler­dir. Türk­çe­’nin, 300 mil­yo­na va­ran ko­nu­şa­nıy­la kül­tü­rel kök­le­ri­miz ya­yıl­ma­yı sür­dü­rü­yor. Di­van şa­ir­le­ri­miz dün­ya şi­iri­ne önem­li ka­nal­lar aç­mış­tır. Ken­di için­de ya­şa­nan kı­rıl­ma­lar gi­de­rek kal­kı­yor ar­tık. Gi­de­rek ka­ran­lık­lar ye­ri­ni ay­dın­lık bir ge­le­ce­ğe bı­ra­kı­yor. Ay­nı coğ­raf­ya düz­le­min­de yer alan Ku­r’­an’­ın di­li olan Arap­ça­’ya olan ün­si­yet ile ba­ğı­nın “kop­maz ve pör­sü­mez ye­ni­” ol­du­ğu  Os­man­lı­ca­’yı ye­ni­den öğ­re­ni­yor.  Türk­çe ile Arap­ça yer­yü­zü­nün bü­yük dil­le­ri ara­sın­da­ki ye­ri­ni gi­de­rek da­ha da be­lir­gin­leş­ti­ri­yor. Ye­di Bil­ge-Ye­di Gü­zel Ada­m’­dan bi­ri olan Prof. Dr. Na­zif Gür­do­ğa­n’­ın ifa­de­siy­le; “Or­ta Do­ğu İs­lam dün­ya­sı­nın, İs­lam dün­ya­sı dün­ya­nın lo­ko­mo­ti­fi­dir. Or­ta Do­ğu coğ­raf­ya­sı, İran, Af­ga­nis­tan, Arap ya­rı­ma­da­sı ül­ke­le­ri, Irak, Ür­dün, Su­ri­ye, Lüb­nan, Mı­sır, İs­ra­il, Fi­lis­tin ve Tür­ki­ye­’yi kap­sar. Nü­fus ve top­rak bü­yük­lü­ğüy­le, Ame­ri­ka ve AB’­den ge­ri kal­maz. Or­ta Do­ğu Ak­de­ni­z’­i Ka­ra­de­niz ve Kı­zıl­de­ni­z’­e bağ­la­yan stra­te­jik bo­ğaz­lar böl­ge­si­dir. Or­ta Do­ğu­’da sa­vaş olur­sa, dün­ya­da ba­rış ol­maz.”

Üs­tat Ne­cip Fa­zıl “İ­de­oloc­ya Ör­gü­sü­” ki­ta­bı­nın gi­ri­şin­de “Bü­yük Do­ğu­” ta­nım­la­ma­sı­nı şöy­le ya­pı­yor; “Kos­ko­ca­man, top şek­lin­de bir yu­mak gi­bi ip­lik ip­lik sa­rı­lı, kan­gal kan­gal bü­kü­lü, ilk ucun­dan son ucu­na ka­dar üst üs­te dev­şi­ri­li; dı­şa­rı­ya doğ­ru lif lif da­ğı­nık ve içe­ri­ye doğ­ru kol kol top­lu, mu­hi­te na­mü­te­na­hi çok ve mer­kez­de na­mü­te­na­hi tek; ve ni­ha­yet gel­miş ve ge­le­cek za­man bo­yun­ca bü­tün eş­ya ve ha­di­se­ler ze­mi­ni­ni av­la­ma­ya me­mur bir fi­kir ha­lin­de dü­ğüm dü­ğüm çer­çe­ve­li bir man­zu­me.. Yek­pa­re bir ina­nış, gö­rüş ve öl­çü­len­di­ri­liş man­zu­me­si.. İs­mi de BÜ­YÜK DO­ĞU.

Do­ğuş ol­ma­ya do­ğuş.. Do­ğu ol­ma­ya Do­ğu.. En doğ­ru­su Do­ğu­nun do­ğu­su..

Biz BÜ­YÜK DO­ĞU­’YU, öz va­ta­nı­mız­dan baş­la­ya­rak gü­ne­şin doğ­du­ğu is­ti­ka­me­ti kur­ca­la­yan bir mad­de ve ke­mi­yet ze­mi­nin­de ara­mı­yo­ruz. Biz BÜ­YÜK DO­ĞU­’YU, va­ta­nı­mı­zın bu­gün­kü ve ya­rın­ki sı­nır­la­rıy­la çev­ri­li bir ruh ve key­fi­yet pla­nın­da arı­yo­ruz. O, ken­di­ni me­kan çer­çe­ve­sin­de de­ğil, za­man çer­çe­ve­sin­de ger­çek­leş­tir­me­ye ta­lip..”

Bu ta­nım­la­ma­ya uy­gun dü­şe­bi­le­cek ifa­de­le­ri Se­za­i Ka­ra­koç “Di­ri­liş Nes­li­nin Amen­tü­sü­” 28. say­fa­da söy­le ifa­de edi­yor; “Her Müs­lü­man ön­ce, ken­di iç dün­ya­sın­da Müs­lü­man ol­ma­lı, fa­kat on­dan ay­rıl­maz bir şe­kil­de top­lum için­de ve top­lum ha­lin­de de Müs­lü­man ol­ma­yı şart ola­rak id­rak et­me­li. Ve ni­ha­yet bu psi­ko­lo­jik ve top­lum­sal muh­te­va­ya mut­la­ka ta­rih şu­uru­nu da ek­le­me­li. An­cak bu şart­la, Müs­lü­man­lı­ğı te­mel an­lam­da ek­sik­siz bir bü­tün­lü­ğe ka­vuş­muş olur.”

“Sır Mek­tup­la­rı­” ki­ta­bı­mın 114. say­fa­sın­da yer alan Jac­gu­es Pre­vert “Bu Sev­da­” şii­rin­de öy­le gü­zel ifa­de edi­yor ki;

Bu sev­da

Bir­den­bi­re sa­ran içi­mi­zi

Bu na­rin

Bu sım­sı­cak

Bu umut­suz

Sev­da

Gün gi­bi gü­zel

Ve ka­ba­ran de­niz gi­bi

Çal­kan­tı­lı

Bu sev­da

O ka­dar ger­çek

O ka­dar gü­zel

O ka­dar mut­lu

O ka­dar se­vinç­li

Ve ka­ran­lık­ta kor­ku­dan tit­re­yen bir ço­cuk gi­bi gü­lünç

Ve ge­ce­nin or­ta­sın­da sa­kin bir adam gi­bi ken­din­den emin.”

Do­ğu­ya doğ­ru dön­dük­çe ve yü­rü­dük­çe bü­tün bir dün­ya do­ğu olur. Dön do­ğu­ya yü­zü­nü gü­neş göz­le­ri­ne, yü­re­ği­ne, üs­tü­ne, top­lu­mu­na, top­ra­ğı­na, şi­iri­ne, sa­na­tı­na, öm­rü­ne doğ­sun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Recep Garip Arşivi