“Haydi Camiye” İftarı Konuşma Metni
Bir konuşma metninin gazete köşesinde yayınlanması ne kadar uygundur bilemem. Ama metin, bir heyetçe hazırlanıyor ve heyeti temsilen bir ağızdan sunuluyorsa, durum değişir sanırım. Bir de konuşmayı, bir gazete haberinden okuyup tam tersi bir yoruma malzeme yapanlar varsa (Yazgülü Aldoğan Posta’da, ‘gördünüz mü, camiler boş kalıyormuş, o halde cami yerine okul yapalım’ diyor.) metni tam olarak yayınlamak artık görev olur. 2 Eylül Salı akşamı, Feshane’deki iftarda “Haydi Camiye” kampanyamızı başlattığımız konuşmanın metni şöyle:
“(Es-selâm...) Birlikte hatırlarsak... 2006 yılının 19 Ağustos’unda... Şehzadebaşı Camiinin yanıbaşında... Mübarek Miraç gecesinin arafesinde... Namaz Gönüllüleri olarak “Namazla Diriliş Seferberliği” ilan etmiş; ve “Haydi Namaza!” demiştik...
Üç kişiydik başlangıçta... Namaz bilinci üzerine kitap yazan diğer hocalarımızla buluştuk ardından... Sonra namaz davasına gönül veren, ülkemizdeki namazsızlık hastalığını dert edinen yazar, edebiyatçı, sanatçı, fikir ve bilim adamlarıyla bir araya geldik... Ve 19 Ağustos 2006’da, Namazla Diriliş deklarasyonunu yayınladık... Küçük, küçücük bir adımla başlayan Namazla Diriliş Seferberliği, Rabbimizin inayeti ile kartopu gibi büyüdü, büyüdü, kısa zamanda ülke sınırlarını bile aşar hale geldi... Yaklaşık elliden fazla namaz gönüllüsü yollara düştü... il il, ilçe ilçe yurdun her köşesini dolaştı... ve “namaz”ı, sadece “namaz”ı konuştu... 250 panel, bir o kadar konferans, seminer, bir o kadar ders, sohbet, bir o kadar radyo ve tv programı gerçekleştirildi... Milyonlarca kitap, kitapçık dağıtıldı... Böylece milyonlara namazın hakikati, olmazsa olmazlığı anlatıldı... Namaz baş gündemimiz, asli gündemimiz haline gelsin diye yoğun çabalar sarf edildi...
Rabbimizin lûtfu ile, namaz vesîle-i rahmet oldu, vesîle-i nusret oldu, vesîle-i vahdet oldu, elhamdülillah... Farklı mekteplere mensup kardeşlerimiz, yollarda, kürsülerde, misafirhanelerde birbirlerinin güzelliklerini, kabiliyetlerini keşfettiler... Herkes işin bir ucundan tuttu; imece usûlü ile, birlikte güzel işler, organizasyonlar yaptık, ürünler çıkardık. Yürekler aynı duygularla çarptı, gönüller birbirine ısındı, gözler aynı duygularla ıslandı... Kardeşliğimizin ne büyük bir nimet olduğunu keşfettik yeniden... Dualarımız hep Haşr/10.âyet oldu: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı yersiz ve uygunsuz bir duygu veya düşünceye yer bırakma...”
Ve dualar, fiili dualar, gayretler karşılık buldu... Tohumlar yeşerdi... dallar meyveye durdu...
“-Hocam şimdiye kadar nerelerdeydiniz? Biz bu yaşlarda mı namazla tanışacaktık? Neden geç kaldınız!?
-Namaz kılmaya başladım, terapi almaktan kurtuldum; artık sıkıntılarımı namazlarımda Rabbime anlatıyorum...
-Namaz programından sonra ilk işim lavaboya gidip abdest almak ve hemen namaza durmak oldu. Çok mutluyum.
-Toplantıya ateist olarak geldim, yarıda çıkıp eve gittim, secdeye kapanıp Allah’tan özür diledim. Huzurluyum...”
İşte güzel yansımalardan sadece birkaçı... Gelin de yollara düşmeyin... Gelin de namaz gönüllüsü olmayın...
Bu kutlu seferberlik, bu kutlu yolculuk, yürüyüş, yeni etaplarla, yeni hamlelerle devam edecek inşallah... Sizlerin duaları, destekleri ve katılımları ile daha da büyüyecek, daha da güçlenecek inşaallah. Bir gecenin bin aydan hayırlı olduğu, bir hayrın yetmişe, yetmiş binlere katlandığı şu bereketli günlerde, namaz seferberliğimiz de kat kat karşılık bulsun inşaallah...
Şimdi, Rabbimizin inayeti, lûtfu ve keremi ile yeni bir hamle başlatıyoruz; “Haydi Camiye Seferberliği!”
İki yılı aşkın bir zamandır, hep “Haydi Namaza!”, “Haydi Namaza!” dedik... %75’i beş vakit namaz kılamayan insanımızın öncelikle namazla buluşmasını hedefledik. İkinci olarak, namazda huşûu yakalamayı, namazlarımızın içini doldurmayı arzuladık. Nihayet, fahşâ ve münkeri def eden namazlarımızla hayata müdahale etmeyi, yaşanan hayatın bütün alanlarını namaz bilinciyle güzelleştirmeyi, yeniden tanzim etmeyi amaçladık... Ve önemli mesafeler katettik, hamdolsun...
Şimdi ise, “Haydi Camiye!” diyoruz!
Camilerimizi, Allah’ın izni ile, tıklım tıklım doldurmayı... hep birlikte, “Allah’ın evleri”ni yeniden imar etmeyi ve camilerimizi yeniden hayatın merkezi kılmayı arzuluyoruz...
Camilerimizi yalnızca namaz kılınan yerler değil bir eğitim, kültür, dayanışma merkezi, bir huzur ve mutluluk mekanı, bir sığınak, kısaca hayatın kalbi haline getirmeyi arzuluyoruz.
Günde beş kez, “Hayye ale’s-salah, Hayye ale’l-felah” çağrılarının yükseldiği camilerimizi, canlı birer davet mektubu haline getirmeyi arzuluyoruz.
İnsanımızı camilerde cem olmaya, cemaat olmaya; omuz omuza vermeye... kardeşliğimizi, şefkatimizi, merhametimizi kuşanmaya çağırıyoruz... Konu komşu, eş dost, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek herkesi, cümbür cemaat camide buluşmaya, kaynaşmaya davet ediyoruz. Dünyanın gamını, kederini, stresini, zalimin zulmünü, nefsin aldatmalarını, şeytanın çelmelerini camide hep birlikte kıyama durarak, rükua ve secdeye vararak eritmeyi teklif ediyoruz.
İslâm medeniyeti cami medeniyetidir... İnsanlığın tarihi cami ile başlar: yeryüzünde yapılan ilk bina Kâbe’dir: Kâbe bir ibadetgâh, bir namazgâhtır(3/96). Efendimiz’in Medine’ye hicretinde ilk işi cami yapmak olmuştur. İslâm şehrinin merkezinde cami, camiin merkezinde de namaz vardır.
Öyleyse haydi, medeniyetimizi, namazdan ve camiden başlayarak tekrar ihyâ etmeye!
Gelin, modern dünyanın ifsad edici saldırıları karşısında, camileri yeniden bir sığınak haline getirelim! “İyyake na’budü ve iyyake nestaîn” bilinciyle, ben olmaktan çıkıp, biz haline gelelim. Modern ve postmodern iğvalarla kirlenen, parçalanan bilinçlerimizi yeniden onaralım!
Bilelim ki, "Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar imar eder. İşte doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır."(Tevbe/18)
Camiye gitmemek için birçok bahane üretmiş olabiliriz: İmamlara eleştirel bakmış olabiliriz, kimi isabeti tartışılır fetvalar bizi camiden-cemaatten uzak tutmuş olabilir, -eğri oturup doğru konuşalım- tembelliğimiz ayaklarımızı camiden kesmiş olabilir... her ne ise... Ama unutmayın ki, cami cemaatinin, cami görevlilerinin, özellikle de her geçen gün camilerde sayıları artan gençliğin sizlere ihtiyacı var!.. Sizin ilginize, bilginize, yazdıklarınıza, söylediklerinize, kitaplarınıza ihtiyacı var!..
Gelin, camilerimizi yeniden keşfedelim!
Gelin, camilerimizin ne büyük bir imkan olduğunu fark edip oraları yeniden şenlendirelim!.. Hem de ailecek; kadınlarımız, kızlarımız ve çocuklarımızla birlikte!..
Biliniz ki, ümmetin yeniden diriliş hamlesi, ancak ve sadece camilerden başlayarak gerçekleşecektir!”
O halde, Haydi Camiye! Haydi Namaza! Haydi Dirilişe!.. Haydi Kurtuluşa! (Es-selâm...)”
TAZİYE- Namaz Gönüllüleri Platformu kurucularndan can dostum sevgili Ahmet Bulut'un annesi vefat etmiştir. Merhume Refia Bulut Hanmefendiye Allah'tan rahmet, ailesine de sabr- cemil niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.