Devletten Mesajlar
Son derece hareketli bir haftayı daha geride bıraktık. Özellikle 21 Mart Cumartesi günü Nevruz vesilesiyle gazetecilerin bir kulağı Diyarbakır’da, bir kulağı da Ankara ve İstanbul’daydı. Zira malum medyanın günlerce yaptığı PR ve yüklediği özel anlamla Diyarbakır’da açıklanacak Öcalan mektubu için yüksek beklentilere girilmişti.
Ama beklentilerin aksine bölücübaşı Öcalan, terör örgütü PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmadığı gibi silah bırakılması için yeni şartlar öne sürdü. En önemli şartını da şöyle açıkladı: “Parlamento üyeleri ve İzleme Heyeti’nden teşkil edilen Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu’ndan geçildikten sonra silahlı mücadelenin bırakılması için kongre toplanmalı.”
Yani Öcalan bu şartıyla bir yıl önceki Nevruzdaki silah bırakma ve sınır dışına çekilme çağrısının da gerisine düşmüş oldu.
Terör örgütünün bu taktiğini bir tarafa kaydetmek gerekiyor.
Öcalan’ın silah bırakma çağrısından daha çok dikkat çeken Dolmabahçe görüşmesine yüklediği anlam ile Eşme’ye yaptığı özel vurguydu. Dolmabahçe görüşmesiyle yeni bir merhaleye geçildiğini ve yeni mevzi kazanıldığını düşünen Öcalan’ın Eşme vurgusu çok manidardı.
Peki, “Eşme Ruhu” ifadesiyle neyi kastediyordu Öcalan?
Biliyorsunuz Süleyman Şah Türbesi Eşme’ye taşındı. Süleyman Şah Türbesi taşınınca bölgeye tamamen PYD güçleri yerleşti. Öcalan kendince buradan Şah-Fırat operasyonunun yapılış biçiminden de yola çıkarak ince bir mesaj vermek istiyor. Üstü kapalı biçimde bilinçaltındaki Kürt Birliği’nden söz ediyor. Zaten analistler Öcalan’ın bu mesajını ‘Kürtler için Avrupa Birliği’ni modellemek istiyor’ şeklinde yorumladılar. Daha önce pek çok defa dile getirdik; PKK’nın ipleri Anglosakson-Yahudi ittifakının elinde. PKK tarafı, üst aklın verdiği taktik ve stratejiyle bilinçli ve şuurlu biçimde çizilen yol haritasıyla ilerliyor.
Devlet tarafında ise bir kafa karışıklığı, zihin bulanıklığı, fikir ayrılığı yaşandığı artık ayan beyan gün yüzüne çıkmış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Dolmabahçe görüşmesi’ne dair açıklamaları ile Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın aksi yöndeki beyanları pek hayra alamet gelişmeler değil.
Malum medya ile muhalefet bu durumu ilerleyen günlerde tepe tepe kullanacaktır, fitne ateşini körükleyeceklerdir.
Temennimiz terör gibi Türkiye’nin istiklalini, istikbalini ilgilendiren bu son derece kritik meselede daha fazla görüş ayrılıklarının yaşanmamasıdır. En kısa sürede ortak bir aklın, devlet politikasının devreye sokulmasıdır.
Kader birliği yapmış yol arkadaşlarının medya önünde polemiğe girmemesidir.
Çünkü bu mesele milli bir meseledir.
O bakımdan meseleye falan parti filan parti, A ismi B ismi diye bakamayız.
Bu açıdan MHP’nin Cumartesi günü Arena’da gerçekleştirdiği kurultayı ve verilen mesajları önemsiyoruz.
Devlet Bey’in kurultayda birlik ve bütünlük içeren, “Türk milleti, devletinden, isminden ve milli kimliğinden asla vazgeçmeyecektir. Kürt kökenli kardeşle-rim bu milletin ayrılmaz ve yeri dolmaz mensuplarıdır. İmralı’daki katil Kürt kökenli kardeşlerime liderlik yapamayacaktır” şeklindeki değerlendirmelerine kim ne diyebilir ki?..
ABD, neredeyse büyük bir kıtanın yarısını kapsıyor; üzerindeki 51 devletin, eyaletin ittifakından oluşuyor. İngiltere, adı üstünde Birleşik Krallık... Hıristiyan birliğini aratmayan AB… Teröristbaşı dahi ‘Kürt Birliği’nden söz ederken biz ise 5 bin yıllık kadim bir medeniyetin temsilcileri olarak neden birliği, bütünlüğü, kardeşliği, vahdeti kendimize ideal ve şiar edinmeyelim?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.